Bikini mevsimi, göğüs estetiğine talebi artırıyor

Kadınlar için göğüslerinin boyutu önem taşıyor. Göğüsleri olmayan bir kadının kendini yeterince "kadın" hissetmesi mümkün değil. Ancak protezler sayesinde artık göğüsler normal boyutlarına getirilebiliyor. Bu da özellikle yaz mevsiminde estetik operasyonlara olan ilgiyi artırıyor.

Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Barış Çakır’dan, yaza girmeden kadınların rağbet ettiği göğüs estetiğindeki yeni trendler hakkında bilgi aldık. Çakır, memeyi büyütmek için meme dokusunun altına silikon denen protezler yerleştirildiğini belirtiyor: "Bu ameliyat için önemli değişkenlerden birisi, protez tercihi. Protezler çeşitli. Ama temelde yuvarlak ve damla protezler tercih ediliyor. Damla protezler memeye daha doğal görünüm sağlar. İyi bir protezin konturları uygun olmalı. Hastanın memesi tarafındaki yüzü dış bükey, göğüs kafesine temas edecek kısmı iç bükey olmalı."

PROTEZ SEÇİMİ ÇOKÖNEMLİ

Op. Dr. Barış Çakır, protezin yerleştirileceği yer için iki temel noktadan bahsedildiğini belirtiyor; kas altı ve kas üstü. Ancak kas altına yerleştirilen protezlerde 10 yıl sonra bile ağrı oluşabileceğine dikkat çekiyor. İkinci önemli detay ise protezin nereye yerleştirileceği: "Meme dokusu hiç olmayan bir kadına protez koyduğunuz zaman, doğal olmayan bir görüntü oluşur. Bu nedenle protezi örtsün diye daha derin dokulara yerleştirme gibi bir çaba mevcuttur. Ayrıca vücudun protezi kabul etmeme olasılığı kas altında daha azdır. Vücut, yabancı cismi kapsül denen zarla sarar. Eğer o kapsül büzüşüp, onu sıkarsa şekil bozukluğu oluşur. Bunun sonucunda da meme sertleşir ve ağrı yapar. Kas altında bu avantajlar mevcut. Ancak çok büyük dezavantajları da var. Kası yeteri kadar iyi ayıramazsanız farklı noktalarda şekil bozukluğu oluşabilir. Kas altının diğer dezavantajı da ağrı. Siz normalde memenin anatomik pozisyonu kas üstüyken altına yerleştirirseniz, kası da yapıştığı yerlerden ayırmak zorundasınız. 10 yıl önce ameliyat olmuş kişilerde ters bir hareket yapıldığında bile ağrı oluşabilir. Kas üstü planı daha anatomik. Normalde de meme kas üstünde bir organ çünkü."

Çakır’a göre kas altına yerleştirilen protezler, yaklaşık bir ay süren ciddi ağrılara sebep oluyor. Protezi daha iyi örtmesi ve kapsül oluşumunun daha az olması avantajlarının yanında ağrı ve sonuçların yeteri kadar doğal olmaması görülüyor.

EN YENİ YÖNTEM: PROTEZİ KAS ZARININ ALTINA YERLEŞTİRMEK

Protez yukarıda kasa temas etmediği için fazlasıyla hareket ediyor, bu yüzden vücut onu hem önünden hem arkasından sarabiliyor ve ayrı bir blok haline getirebiliyor. Protezin kenarları görünüyor; adeta "Ben buradayım" diyor. Op. Dr. Barış Çakır, bu iki yöntemin dışında hareket ettiklerini belirtiyor; "Kas zarı 1 mm. civarındadır. Protezi kas zarının altına koymak için kibar davranmak gerekir. Aksi durumda parçalanabilir. Kas zarı altı hem ağrısızdır hem de çok doğal sonuçlar elde edilir. Daha uzun süren ve zor bir ameliyattır. Ancak sonuçlar aynı ölçüde tatmin edicidir. Protez kas üstü plana göre daha iyi saklanmıştır, yine de hafifçe belli olur. Görünse dahi problem yaratmasın diye damla protez tercih ediyoruz."

Kas zarı altının avantajları

Kas altının örtücü etkisi olan etkisi kas zarı altında da var.

Protez, kas altında olduğu gibi kas zarının altında da kas dokusuna temas halinde. Kas zarı altı planında kasın, masaj etkisi nedeniyle kapsül oluşumu daha az olabilir.

Ağrı, kas altı plana göre daha azdır. Hasta operasyonun 3. veya 4. günü rahatlıkla işine dönebilir. Hatta 2 hafta içinde denize bile girebilir.

Meme, kas hareketleriyle birlikte istenmeyen şekillere girmez.

Protez daha doğal durur, yukarı çıkmaz.

Meme başından yapılmadığı için süt bezlerinin zarar görme riski yoktur.


Bir hafta içinde tam iyileşme

Op. Dr. Barış Çakır, kas zarı altından yaptıkları ameliyatların hiçbirinde sorun yaşamadıklarını belirtiyor: "Özellikle yaz mevsimine girerken ve mevsimin başlarında kadınların bu operasyona ilgisi artıyor. Memesi küçük olan kadınlar kendilerini daha az ’kadın’ hissediyorlar. Ne bikini giymek ne denize girmek istiyorlar. Oysa bu operasyon sonrasında bir hafta içinde tamamen iyileşme sağlandığı ve iki hafta içinde ise rahatlıkla denize bile girildiğinden kadınlar gerçekten çok mutlu oluyor.


Kışın solgun ciltlerine elveda

Uzun zamandır yolunu gözlediğimiz güneş artık yüzünü iyiden iyiye gösteriyor. Peki, sağlıklı ve pratik bronzlaşmanın en uygun yolu hangisi? Tabii ki otobronzanlar...

Sprey, mendil, köpük ya da akıcı ürünler ister açık ister koyu tenli olun her türlü isteğe cevap veriyor. Ünlü kozmetik markalarının yarattığı lüks tenler ise adeta nefes kesici görüntüler oluşturuyor. Son birkaç senedir hayatımızın içinde olan otobronzanlarla kötü deneyimleriniz mi var? Güneşin öptüğü kusursuz bir vücuda sahip olmak sizin de hakkınız. Doğal içerikli hafif dokulu otobronzanlar ya da belli belirsiz brozluk efekti veren vücut losyonları gerçekten de ciltlere mükemmel bir renk kalitesi sunuyor. Bunda, yakın geçmişin önemli modacılarından Gabrielle Chanel’in parmağı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Chanel, yaşadığı dönemde kadınların pek de rağbet etmediği vücut bronzluğunu yaygınlaştıran isim. Güneş banyolarını seviyordu ve açık havada, deniz kenarında çokça vakit geçirmekten hoşlanıyordu. Hoş bir kehribar teni onun için doğal ışıltı ve mükemmel bir güzellikle eş anlamlıydı. Siz de ışıldayan doğal bir tene sahip olmak istiyorsanız, özellikle şu dönemlerde otobronzanlara uzak olmamalısınız. Yüz ya da vücut için geliştirilmiş serileri cildinize, sahil kenarında yaptığınız bir yürüyüş sırasında güneşin bıraktığı doğal bir bronzluk olarak yansıyacaktır.

Uzun yaşamın sırları

Hangimiz uzun bir ömür sürmek istemeyiz? Uzun yaşama arzusu yapımızda var. Bizler birer canlı varlık olarak bir tehlike karşısında kendimizi korumak için tepki gösteririz. Bedenlerimiz, birer organizma olarak, hastalıklarla savaşmak ve yaraları iyileştirmek için doğal savunma sistemini harekete geçirir. Toplumsal varlıklar olarak yeni nesiller doğarken ve büyürken onları sevgiyle gözlemlemeyi umarız. Hepimiz bireyler arasındaki görünürde gizemli farkları düşünürüz.

Çinli tıp doktoru Dr. Maoshing Ni, uzun yaşamanın sırlarını anlattığı kitabında, aslında her şeyin basit yaşam kurallarıyla bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. İşte, bahar ve yaz mevsimine dair öğütleri...

Baharda detoksla temizlenin

Bahar uyanma mevsimi. Çin hekimliğine göre bahar aylarında özellikle karaciger ve safrakesesi aktifleşiyor. Evlerde bahar temizliği yapma içgüdümüz de karaciğerin vücudu temizlemek ve toksinlerden arındırmak için yaptığı doğal tepkiyi yansıtıyor. İşte bu, doğal sağlık uzmanının denetimi altında karaciğeri temizleyen diyetlere girişmek için en uygun dönem.

5 bin yıllık Çin İmparatorluğu’nun tıp klasiği şunu öğütlüyor:

Erken yat,

Erken kalk,

Soğuk sabahlarda ve akşamlarda giyin,

Duygularını özgürce dile getir. Böylece kendini bahar hastalıklarına karşı güçlendirmiş olursun.

Yazın erken kalkıp geç yatın

Yaz olağanüstü bir gelişme ve ısınma mevsimi. Yüksek sıcaklık aşırı genişlemeye neden oluyor ve su kaybını artırıyor. Bu durum sinir sisteminin dengesini bozuyor, mide özsularının üretimini azaltıyor, bağırsak hareketlerini yavaşlatıyor, besin zehirlenmesine ve dizanteriye yol açabiliyor. Yine Çin hekimliğine göre yaz aylarında kalp ve ince bağırsak oldukça aktif.

Ve yine bir Uzakdoğu öğüdü;

Erken kalk,

Geç yat,

Gün ortasında dinlen,

Bedensel faaliyetler sırasında aşırı ısınmayı önle,

Bolca sıvı tüket,

Beslenmene acı yiyecekleri ekle,

Öfkeden uzak dur,

Yaz hastalıklarına karşı yakalanmamak için soğukkanlılığını koru...

(Kaynak: 100 Yıl Yaşamanın Sırları/ Dr.Maoshing Ni)
Yazarın Tüm Yazıları