Berlin’de İstanbul’u hatırlamak

UZUN yıllardır Berlin’de yaşayan, oranın kültüründen yaşama biçimine kadar bütün özelliklerini sindiren, kadim dostum/dostumuz Fuat Conkman, arada bir, bir e-postayla beni/bizi/İstanbul’u anar, bu kenti ve dostlarını unutmadığını ispatlar.

Yazdıkları çoğunlukla orayla buranın mukayesesidir.
Batı’dan Doğu’ya bir rüzgâr estirir, kimi zaman kasırgadır, kimi zaman imbat.
Heykelden kitaplara, meydanlara kadar geniş bir listeyi iki ülke arasındaki gelgitlerle bize yansıtır.
Geçenlerde aldığım bir e-postada, bu kentte yaşadığımız için farkına varmadığımız bir siteden söz ediyordu, hakbilirliğe de toz kondurmadan.
Bu işi yapanları da ayrıca kutlamamı istiyordu.
Ben bu haklı isteği yerine getiriyorum, bugünkü yazımda.
¡ ¡ ¡
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı sitenin adı: Seyristanbul.
Altındaki not şöyle:
“İstanbul’un en güzel noktalarında bulunan kameralarımız sayesinde dünyanın her yerinden İstanbul’u canlı izleyebilirsiniz.”
Sitede nereleri, neleri izleyebiliyorsunuz?
Miniatürk, Pierre Loti, Galata Kulesi, Sultanahmet, İstiklal Caddesi, Taksim, Kadıköy, Kız Kulesi, Büyük Çamlıca Tepesi, Beyazıt Kulesi, Hıdiv Kasrı, Ulus Parkı, Eminönü, Küçük Çamlıca.
¡ ¡ ¡
FUAT CONKMAN gibi İstanbul’da yaşamış, onun güzelliklerini bilen, niteliklerini gören ve okuyan biri için gerçekten hoş bir site.
Çünkü buradaki her semt nice anıları çağrıştırır, nice mısraları hafızaya çağırır, nice romanlardan, hikâyelerden satırları ezbere okutur.
Bazı şehirler var ki, bir kez yaşayanda, görende öylesine derin izler bırakır ki, onu zaman zaman özlersiniz, bir anıt, bir semt, o şehrin bütün coğrafyasını, tarihini önünüze getirir.
İnsanın içine hasret bir kor gibi düşerse, o zaman Yahya Kemal Beyatlı’nın dediği dudaklarınızdan dökülebilir: “Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde...”
Bazen bir şarkı, bir türkü de bir memleketi, bir şehri, oturduğumuz masaya, sohbet meclisine getirir.
Attilâ İlhan, İstanbul Ağrısı şiirinde Birader Mırç’ı da hayatımıza sokarak, içindeki özlemi büyük bir isyanla dile getiriyordu, yurtdışındayken yazdığı şiirinde.
“(...)
ulan bunu sen de bilirsin istanbul
kaç kere yazdım kimbilir
kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken
1949 eylül’ünde birader mırç ve ben
sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık
sana taptık ulan
unuttun mu
sana taptık”
¡ ¡ ¡
BÜTÜN belediyeler, yönettikleri şehri, teknolojinin yardımıyla bütün dünyaya açmalılar, buraya gelmek isteyenler de o şehri tanırlar.
Şehirlerinden uzakta olanlar da özlem gidermiş olurlar.
Şair ne demiş:
“Gâh gurbet olur vatan gâhi vatan gurbetlenir.”
Yazarın Tüm Yazıları