Ben, Maria Callas'ı severim

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Opera ve operacılar konusundaki hassasiyetimi başta Hadi Uluengin olmak üzere, bir çok dostum ve okurum bilir.

Herhalde benim İstanbul'da olmayışımdan bilistifade, opera dışındaki bir çok düşüncesiyle ters düşmediğimiz Hadi Uluengin'in, Anti-Callas başlıklı yazısını okudum:

‘‘Cehaletimi bağışlayın, benim opera kültürüm yoktur,’’ diyor ilk cümlesinde.

Arkasındaki hinliği hemen farkettim. Onun yaptığına tecahül-ü arifane derler, eski kuşak lafa bu cümleyle girip ardından her türlü zarif melaneti yapardı.

***

Yıllardır Avrupa'da yaşayan, bilgisine, kültürüne güvendiğim Hadi Uluengin operayı bilmediğine beni inandıracağını mı sanıyor?

Hayır, operayı sevmediğini yazacak, böylece bu da ön özür olacak.

Üstelik Schubert'i, Schumann'ı, Mahler'i seveceksin, operadan nefret edeceksin. Olur mu? Laf aramızda, olur.

Ancak onu bağışlayabilmem için, bu 'lied'leri dinlediği sanatçıların adını vermeli. Yoksa opera düşmanlığının (!) peşini bırakmayacağım.

Operada 'bel canto'ya sevgi duyarım.

Ancak ben de Alban Berg'in hem 'Wozzeck'ini hem de 'Lulu'sunu dinlediğimi söylersem, bir adım önüne geçeceğim .

Philip Glass'ın 'Plajdaki Einstein'ını, minimal müziği senin kadar seviyorum. Satyaragha'yı da o kadar dinleyebiliyor musun, sevebiliyor musun?

Operanın çağdaş ve avantgard eserlerinin listesinin biraz gerilere düştüğünü söylemeliyim.

Corigliano'dan, Janacek'ten de söz etmeni beklerdim.

Hadi Uluengin'in yazısının ikinci paragrafı şöyle başlıyor:

‘‘Efendim operadan söz edişimin gerekçesi Maria Callas'tan kaynaklanıyor.’’

Callas'a kızgınlığını anlıyorum. Gazetelerde, dergilerde her yerde onun fotoğrafıyla karşılaşman bu usancı yaratmış olabilir.

Ama burda üzüldüğüm, onun sesinden çok fiziğiyle ilgilenmem. Bir gerçeği itiraf edeyim ama bunu operanın ve benim aleyhime kullanma. Kaç tane beğeneceğin - fiziğini - opera sanatçısı bulabilirsin?

Her opera sanatçısı kaprislidir, onlara yakışır da.

Türkiye'de yaşamadığın için bilmiyorsun, dün ekrana çıkıp bugün kaprise kalkışanların ülkesinde yaşasaydın, Maria Callas ne uyumlu kadınmış, derdin.

Master Class oyununu seyretseydin, bir sopranonun ıstırabını anlayabilirdin. Sesin esiri olmanın bütün trajedisini burada görürdün.

Ünlü bir sopranonun, Stratas'ın dediği gibi, akşam üç saate adanmış bir ömrün gerilimini olağan karşılardın.

Ben bu yıl çok Callas dinledim, anma yıldönümlerinde o yazarları, şairleri okur, o sanatçıları dinlerim.

Yıldönümleri benim için yeniden hatırlama ve hatırlatma günleridir. Sanırım buna itirazın yoktur.

‘‘N'apim, Maria Callas'ın hançeresinden çıkan sesleri anlamıyorum,’’ sözüne inanmıyorum.

Eğer bir gün Callas'tan Puccini'nin Madama Butterfly'ından 'Un bel di vedremo'sunu dinlersen düşünceni değiştirirsin.

Philadelphia filminde Andrea Chenier operasından aryasını dinlerken ürperdim.

***

Kardeşim Hadi, bu bir sitem yazısıdır. Bilirsin ki, 'sitem aşinalardan gelir biganelerden gelmez.'

Dilerim bir gün başbaşa Callas dinleriz.

Yazarın Tüm Yazıları