Bekir Coşkun: Deniz kıyafetleri...

Bekir COŞKUN
Haberin Devamı

Ben hiç böyle deniz kıyafeti görmemiştim.

Ceket, uzun don, ayakkabı...

Başında şapka...

Bir eliyle burnunun deliklerini tıkadı, öbür eliyle şapkasını tuttu, kendini kıçüstü suya attı. Tabii ki şapka suyun üzerinde artık tek başınaydı.

Sıcaklar, çok sıcak...

Bu yıl turistler gelmedi. Kıyılar, kumsallar, koylar, deniz ve dalgalar bizimkilere kaldı.

Ama bunlar daha uzak bir yerden, sanki uzaydan-muzaydan gelmiş olabilirler mi?..

Baktım, adam çorabını giyiyor.

Hah, demek ki denize girecek.

Bilmeseniz, onun dağcı olduğunu ve dağa çıkacağını sanabilirsiniz. Kiloşlu uzun donunun paçalarını çekiştirdi, ceketini giydi, şapkasını geçirdi, durduğu yerde bir-iki zıpladı, aklına geldi demek, ceketini ilikledi.

*

İşte Bo Derek'i orada gördüm.

Dolma tenceresi ile piknik tüpü arasından denize bakıyordu. Üzerinde yere kadar uzun bir elbise vardı. Kilosu doksan-yüz. Kıçüstü yavaş yavaş suya yaklaştı.

Demek ki bir tarafını erkekler görmesinler diye elbisesini eliyle iyice düzeltti, başörtüsünü kontrol etti, eteğini iyice örttü, mahrem gözlerden ırak etrafına bakındı.

Suya süzüldü.

Çıktığında... Islak elbisenin altında kafam büyüklüğünde memeler tüm yarı çapıyla oradaydı. Eğer kaymışsa, başörtüsünü daha sıkı bağlamak için arkasını dönüp eğildi ki...

Yani o malzemeden otuz tane Bo Derek çıkar.

Eğildi baktı, bileğini dahi görmesinler diye elbisesi yerinde duruyor mu?..

Duruyor...

*

Öbürü suda şapkasını kovaladı.

Ve çıktı...

Ceket sırtında da, su yemiş beyaz uzun don altında alet-edavat ortada. Bo Derek ağzını kapatarak güldü ve sabun durulamasındaki arkadaşına ‘‘Adamın kıçı gözüktü’’ dedi.

Ve yere kadar uzun elbise ile denize girdiği için şükretti.

Bu yaz turistler gelmedi, havalar sıcak, kıyılar-deniz bize kaldı. İşte o an baktım, öbür denize girecekler geliyorlar.

Sırtlarında palto, birer battaniye...



Yazarın Tüm Yazıları