Başkonsolos Häberle’den Egeli şirketlere bir öneri

Almanya’nın İzmir Başkonsolosu Margit Häberle, bir örnek verdi. Almanya’da bazı şirketlerde yeni kuşağın görev yapmak istemediğini, ama odaların devreye girerek bir çözüm ürettiğini söyledi. Ege’de de birçok aile şirketi benzer sorunlarla karşı karşıya değil mi?

Haberin Devamı

Almanya Federal Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosu Margit Häberle ile dün sohbet ediyorduk. Häberle dedi ki...
“Almanya’da uzun yıllar yaşadığım ve görev yaptığım bölgeyle İzmir’i ve Ege’yi çok benzetiyorum. Ağırlıklı olarak küçük ve orta boy işletmeler var. Ancak bu işletmeler aslında ekonominin lokomotifidir. Orta boy işletmeler karar mekanizmalarında çoğu zaman hızlı hareket ederler ve büyüme potansiyeline sahiptirler. Teknolojiyi iyi kullanırlar. Nitelikli personelin yetiştirilmesinde model oluştururlar...”
Aslında sohbet Margit Häberle’nin şu sözlerinden sonra daha da koyulaştı...
“Ancak Almanya’daki buna benzer işletmelerin son yıllarda bir sıkıntısı var. O da şirketlerin kurucu başkanların artık işten çekilmeleri ve yeni kuşağın da yönetimleri devralma konusunda istekli olmamaları... İyi çalışan, teknoloji üreten, karlı olan bu şirketler yeni yönlerini bulmak zorunda kalıyorlar. Yani bir kısmı ya el değiştirecek ya da kendilerine yeni bir yönetim modeli belirleyecekler...”

***

Haberin Devamı

Almanya Federal Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosu bir yıldan fazla süredir İzmir’de... Häberle’yi yakından takip ediyorum. Özellikle iş çevreleriyle yakın ilişkiler kuruyor, ekonomik ve kültürel diyalogların pekiştirilmesi için pek çok faaliyete imza atıyor.
Ege Bölgesi’yle ilgili çektiği bu fotoğraf da Almanya’da verdiği örneğe bire bir uyuyor.
KOBİ ağırlıklı bir bölgede yaşıyoruz. Çok başarılı kurucu başkanlar döneminden sonra, ikinci ve üçüncü kuşak şu an görevde...
Ancak herkes o başlangıçtaki başarıyı hala konuşuyor, İzmir’in girdiği durgunluğu da buna bağlıyorlar.
Almanya Federal Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosu Margit Häberle’ye Almanların nasıl bir formül geliştirdiğini sordum.
Şöyle yanıtladı...
“Almanya’da kimse şirketlerin nasıl yöneticiliğine karışmaz. Ancak sistemin kuvvetlendirilmesi ve çalıştırılması bizim için önemlidir. Örneğin; Almanya’da ticaret ve sanayi odaları çok kuvvetlidir ve farklı misyonlar üstlenir. Özellikle de şirketlerin yeniden yapılandırılmasında ve gelecekle ilgili planlar yapılması istenmesi halinde bu odalar aktif rol oynarlar. Şirket sahipleri odalardan ortaklık, yeni sahiplik ya da işletme modelleri konusunda fikir sorabilir, aracılık yapmasını isteyebilir. Bu sayede birçok şirket girdiği durgunluktan daha da güçlü çıkarak yoluna devam etti...”

***

Haberin Devamı

Şu da var.
Türkiye’de ticaret ve sanayi odaları farklı yapılar, farklı işlevleri olan kurumlar... Almanya’da ve birçok Avrupa ülkesinde bu tek bir çatı altında toplanmış durumda. Böyle olunca gücü ve işlevi de çok farklı algılanıyor.
Margit Häberle, son dönemde birçok şirketin Türkiye’de iş yapmak istediğini, Alman ve Türk iş dünyasının ortak hareket etmesinin stratejik bir önem kazandığını söylüyor.
Almanya’nın bilgi ve deneyimi, Türkiye’nin giderek büyüyen ekonomisi ve altyapısı, aslında iki ülkeyi daha da yakınlaştırıyor.
Margit Häberle’nin bir önerisi de şu:
“Almanya’da artık kariyer yapmış, iş sahibi olmuş, yanında yüzlerce insanı çalıştıran işletme sahibi Türk işadamları var. Onlar pekala bu şirketlere sahip olabilirler...”
Neden olmasın...

***

Haberin Devamı

Almanya Federal Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosu Margit Häberle’nin tespiti doğru... Bu bölgede birçok markamız, sırf yönünü tayin edemediği için, sırf doğru alıcılarla buluşamadığı için unutuldu gitti.
Türkiye’de de pekala odalar böyle bir misyona soyunabilir.

Yazarın Tüm Yazıları