BAL’lı rektörden Ata’ya mektup

GEÇENLERDE, ödüllü “Bornova Bornova” filminden yola çıkarak Bornova Anadolu Lisesi (BAL) ve İzmir Koleji (İK) mezunlarından bir demet sunmuş, dallarında çok başarılı pek çoğunun olduğunu söylemiştim.

Haberin Devamı

10 Kasım’da Denizli’den gelen bir anma haberinde de onlardan biri vardı. BAL’83 mezunu Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç, Atatürk’e bir mektup yazmıştı. Çok ilginçti ve biraz da gözden kaçmıştı sanki.
******
Ardıç, mektupta önce uzun pembe bir tablo çizdi, özetle şöyle dedi:
“Vatanımız güllük gülistanlık. Madenlerimizin hepsini bulduk, ekonomimize kazandırdık. İşçilerimiz refah içinde ve mutlu. O çok önem verdiğin eğitim sistemimiz süper. Çiftçimiz her zamanki gibi baştacımız, köyde olmak eğitimsiz olmak anlamına gelmiyor.
******
Devletin parası çok titiz harcanıyor. Borçlarımızın hepsinden kurtulduk, hatta bazı ülkelere boyunduruk altına girmesin özgür kalabilsin diye borç bile verebiliyoruz. Kurduğun tarih kurumları sayesinde, kendi tarihimizi hem materyalist çıkarcı batı bakışından, hem İslamik Arap emperyalizminden, hem tek yanlı kindar Çin söylemlerinden kurtardık.”
******
Ve Prof. Dr. Ardıç’ın mektubunun ikinci bölümünden özet:
“Doğrusunu istersen, senin gibi liderler artık bu günlerde pek muteber sayılmıyor. Seni bekarlık partilerindeki dansözler gibi pastadan çıkarıyorlar. Senin gösterdiğin yolun değil de, senin yarattığın gücün etrafında toplananların hepsi yolda döküldü.
******
Kimisi paranın gücüne, kimisi iktidar nimetlerine dayanamadı. Kimisi dünyada popüler olmayı, ülkesinde onuruyla yaşamaya yeğ tuttu. Kimisi korktu. Anlık rüşvetleri, çocuklarının geleceğine tercih etti. Kimisi kendine iktidar alanı açmak için, bugüne kadar bu ülkeyi yüzlerce kere dolandırmış kişilerle işbirliği yapıp, onları idare edebileceğini sandı.
******
Ama hepsinin vicdanı, 128 yıl önce doğan senin görüşlerinin, günümüzde de hala geçerli olmasını kaldıramadığından, bütün yapılanların senin görüşlerine uygun olduğunu anlatmak için neler uyduruyorlar neler, yaratıcılıkta sınır yok, keşke görebilseydin. Ağaları, şeyhleri, savaş zenginlerini, saltanat meraklılarını, din bezirganlarını yeniden hortlattık.
******
Senin yönetimine diktatörlük diyenlerin, demokrasi diye diye nasıl kendi krallıklarını kurduklarını zamanında fark edemedik. Ama artık daha tecrübeliyiz. Kolay kolay, gazete haberlerinin, kimin çektiği belli olmayan filmlerin, yalancı kahramanların tuzaklarına düşmüyoruz. Bütün hatalarımıza rağmen uğraşıyoruz, didiniyoruz, anlatıyoruz, uyandırmaya çalışıyoruz.
******
Ama, seni özledik. Bağımsız karakterini, barışa hasretini, gerektiğinde çizmelerini çekip savaşa hazır olma kararlılığını özledik. Davet edilmeden hiçbir uluslararası kuruluşa yüz vermeyişini, dış seyahatlere gitmeden bütün kralların seni ziyarete gelişini, milletine uşak dedirtmeyen özgüvenini özledik. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ deyişini özledik.”
******
Bir hafta sonra, BAL kökenli rektörün mektubuyla, O’nu yine anıyoruz.

 

Yazarın Tüm Yazıları