Az seçilen yol

Her başarının arkasında bir öyküsü var ya, Ferzan Özpetek’inki de öyle.

Haberin Devamı

51 yaşında, sekizinci filminde (şu anda vizyonda olan Serseri Mayınlar kariyerinin en iyi filmlerinden) yine alkış, yine alkış.

Baba tepkisine rağmen başlıyor Ferzan Özpetek sinemaya.

Babasının kendisine Ankara’da bir turizm ofisinde ayarladığı işi reddediyor ve ona “Ben sinema yapmak istiyorum, hayal kurmak istiyorum, düzenli bir işe girersem bunların hiçbirini yapamam” diyor.

Bu sözlerin karşılığı sert bir bakış oluyor ve baba oğlunu kaderine bırakıyor.

Babasının “sirkte çalışıyorsun, yarının garanti değil” gibi ithamlarına (bu arada Ferzan’ın “sirkte çalışmak da harika bir şey aslında” dediğini yazayım da alınanlar olmasın) rağmen vazgeçmiyor.

Ve yıllar sonrası...

Kalabalık bir ortamda babaya “Ferzan Özpetek’in nesi oluyorsun?” diye soruyorlar. “Babasıyım” deyince “oğlun çok güzel filmler yapıyor, hayranıyız” diye giriyorlar lafa.

Gurur anı.

Bir anne babanın çocuğunun başarısıyla gururlanması kadar güzel bir şey olabilir mi?

Ferzan Özpetek’inki kendi seçimiyle, aile baskısına karşı çıkarak ilerleyen bir başarı öyküsü.

Robert Frost’un “The Road Not Taken” (Gidilmeyen Yol) diye bir şiiri vardır. ınsanın önündeki iki yoldan söz eder.

Ve işte bütün farkı, o iki yolun az geçilmişinden gitmek yaratır bazen.

Ferzan Özpetek az seçileni, bağımsızlığını seçerek başarmış.

Hayatlarının dönüm noktasındaki gençler ve onları zorla kendi istedikleri yola sokmak isteyen aileler bu satırları okurken belki biraz düşünür, belki de biraz değişirler.

Haberin Devamı

Pasaporta zam geliyor

Siz bu satırları okurken ben Hint Okyanusu’nda bir yerlerde, denizin içindeki rengarenk balık ve mercanları izliyor olacağım.

Dokunmadan, zarar vermeden, gözlemci olarak doğayla iç içe olmak, sevdiğin bir filmi izlemek kadar keyifli.

Balık tutulan tekne turlarına katılıp, milletin tuttuğu balıkları çaktırmadan denize atma planlarım da yok değil tabii.

Tatil, yurtdışı demişken, bu seyahate hazırlanırken öğrendiğim yeni uygulamayı sizlerle paylaşayım.

Bizim pasaportlar 2015 yılına kadar geçerli ama yeni pasaport alacaklara bir uyarım var; ilk tatillerine ciddi bir pasaport bütçesi de eklesinler.

Türkiye, haziran ayından itibaren biyometrik pasaporta geçiyormuş. şu anda 138 lira olan defter ücretinin çipler nedeniyle 500 lira civarında olması, 10 yıllık pasaport bedelinin de 1000 lirayı aşması bekleniyor.

Az para değil. Üstelik emsal ülkelere bakarsak, ciddi bir meblağ.

İşte bazı ülkelerin pasaport değerleri: ABD 107 dolar, ıspanya 20, Yunanistan 26 Euro. Yaza yurtdışı tatili planı yapanlar, pasaporta verecekleri 1500 lirayı unutmasınlar.

Haberin Devamı

Rock aşkı büyüyünce geçer mi?

Cumartesi gecesi TRT’de Gripin rüzgarı esti.

2007’de Yılın En ıyi Grubu olarak Altın Kelebek aldıklarından beri takipteyim.

En çok da Osmantan Erkır’ın tavsiyesiyle başlayan cover maceraları ilgimi çekiyor. Erkır sayesinde “Dalgalandım da Duruldum”u kendi düzenlemeleriyle yeniden yorumlamışlardı.

“Beyaz Show”a katıldıklarında da Nilüfer’in “Yolcu Yolunda Gerek” adlı şarkısını söylediler. 1970’lerde “Türkiye’de rock müzik iş yapmaz” diyen Nilüfer’in Gripin’i nasıl hayranlıkla izlediğini programı seyredenler hatırlarlar.

Gripin’in “M.S. 05 03 2010” adlı son albümlerine cover koymama kararını bozan da o program olmuş.

Beyaz’ın “mutlaka albüme koyun” dediği ve benim de bu köşede hayranlıkla söz ettiğim “Yolcu Yolunda Gerek” cover’ı, böylelikle son anda albüm repertuvarına dahil edilmiş.

Türkiye’nin en iyi cover grubu diyebileceğim Gripin’in albümünde yer alan kendi şarkıları da şahane.

Kısa sürede listelerde bir numaraya çıkmalarına şaşırmadım.

Gördüğüm kadarıyla, sevdiğim müzik rock yükselişte.

Mutluyum, Gripin gibi grupları da dinledikçe “büyüyünce geçer” dedikleri rock aşkımın büyüdükçe daha da artmış olmasına çok seviniyorum.

Yazarın Tüm Yazıları