Arkadaş misafirsen misafirliğini bil

Biz kimiz?

Haberin Devamı

Biz, zamanında 500 bin Kürt’e kucağımızı açan bir ülkeyiz.

-Biz kimiz?

Biz, Beşar Esad yönetimine ilk başkaldıranlara kapısını, kucağını açan ülkeyiz.

-Biz kimiz?

İnsan haklarının beşiği olan Avrupa ülkeleri, Tunus ve Libya’da mezalimden kaçanları denizlere geri püskürtürken, başımıza bir de mülteci meselesi çıkmasın diye, kapılarını kapatırken, kucağını Suriyeli mazlumlara açan ülkeyiz.

* * *

Oralara dünyanın çok az ülkesinde görülecek kalitede ve konforda mülteci kampları kurduk.

Bölgedeki halkımızın imkânları üstünde imkânlar sağladık.

Şimdi bu arkadaşlar ayaklanıyor.

Neymiş, oraya zulümden kaçan 1200 Türkmen getirmişler.

Onları istemezlermiş.

Neymiş, elektrikler kesiliyormuş.

Adam sadece itiraz etmiyor, oraya bir de bayrak çekiyor.

Polisimizi rehin alıyor, görevliyi yaralıyor.

Tabiatıyla bizi de yaralıyor.

Acaba bende bir tuhaflık mı var?

Sizin de içinizden gelmiyor mu şöyle haykırmak:

Arkadaş misafirsen misafirliğini bil”.

Oranın parası, bu ülkenin vatandaşının vergisi ile ödeniyor.

Bahaneye bak, klima yokmuş, elektrik kesikmiş.

Bizim cezaevimizde daha dün onlarca kişi öldü.

Ona yapamamışız, sana yapıyoruz...

Yine de yaranamıyoruz mu yani...

Biraz saygı yahu...

* * *

Haberin Devamı

Bölge cehenneme dönmüş, Türkiye kimsenin almadığı riskleri almış, dibinde kendi eliyle yeni bir sorun yaratma pahasına desteğini sürdürüyor.

Sen orada isyan bayrağı çekiyorsun...

İsyana bu kadar meraklıysan, için bu kadar kaynıyorsa, ne işin var orada?

Hadi bırak eşini, çoluğunu çocuğunu, yaşlı anneni babanı. Kendin git katıl içeride canı pahasına mücadele eden insanlara.

Yaptığın hem oradakilere, hem buradakilere saygısızlık...

Daha bugünden zorla örttürürse

AŞAĞIDA yazacaklarımı anlatan kişi, bir Beşar Esad sempatizanı değil.

* * *

Tam aksine Suriye’de, muhalif güçlere sempatiyle bakan bir kadın gazeteci.

Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş anlatıyor.

Önce kimdir biraz bilgi vereyim.

Çok iyi bir gazetecidir...

Yine çok iyi bir iş yaptı ve muhaliflerin eline geçen Azaz şehrine giren ilk gazeteci oldu.

* * *

Dün kendisini aradım ve uzun uzun konuştum. Kilis’e dönmüş.

Bana çok ilginç şeyler anlattı. Yazacakmış.

Onun dünkü Milliyet’te yayınlanan yazısından bazı bölümler aktaracağım.

Bakın muhalif güçlerin elindeki Azaz’da nelerle karşılaşmış:

Sakallı bir komutan var elimi sıkmıyor. Diğerleri de elimi sıkmaya çekiniyor.

Savaşmaya gelenlere eline silah almadan önce Kuran okumaları söyleniyor.

Mihmandarımız Suriye’ye vardığımızda başımızı örtmemizi tavsiye ediyor.

Bölgenin komutanı Abu Sacit elimi sıkmıyor, birliğine geldiğimizde yanlışlıkla örtümün açıldığı konusunda beni uyarıyor.

Geleceğin Suriye’sinde başı açık kadınlara yer olmayacak mı” diyorum. “Olacak. O insanın kendi seçimi. Ama bir kadın başını kapatmazsa o zaman iyi bir Müslüman olarak benim gözlerimi indirmem lazım.”

* * *

Haberin Devamı

Aslı Aydıntaşbaş’ın konuştuğu muhalifler, “demokrasi istediklerini, Sünni, Alevi ve Hıristiyanların eşit yaşadığı bir ülke” hedeflediklerini söylüyor.

Kendi gözlemi olarak, “çok ağır bir dini ortamla karşılaşmadığını”, bu bölgeyi çok gezdiği için de bu tablonun kendini şaşırtmadığını belirtiyor.

Ama yukarıda anlattıklarına bakınca ne yazık ki ben o kadar iyimser olamıyorum.

Çünkü aklıma şu soru geliyor: Müttefiklere en çok ihtiyaç duyduğu şu dönemde bile, başka ülkeden gelen bir kadının başını örttüren zihniyet, iktidarı tam olarak ele geçirdiğinde, yani artık müttefiklere ihtiyaç duymadığı bir dönemde neler yapar?

* * *

Bu bir komplo teorisi değil.

Bir tahmin.

İran’da Humeyni rejimi bile, Şah’la mücadele ettiği günlerde, müttefiklerinin başını zorla örttürmeye kalkışmadı. Ne yapacaksa, iktidara geldikten sonra yaptı.

Tabii şunu da diyebilirsiniz. Adam hiç olmazsa, daha bugünden yarın ne yapacağını dürüstçe söylüyor.

Ben Suriyeli bir Kürt, bir Alevi, Hıristiyan veya laik Sünni olsam, daha şimdiden başımın çaresine bakardım.

Çünkü bu kadar açık görünen bir köye gitmek için kılavuza gerek yok.

Gitmemek için ise çok neden var...

O nedenle artık, üç ayrı devletten oluşan eski bir Suriye fikri için egzersiz yapmaya başlamanın zamanıdır.

Bir de bu kampları dağıtmayalım.

İleride bir Sünni mezaliminden kaçacak Aleviler ve Hıristiyanlar için gerekli olabilir.

Yazarın Tüm Yazıları