Ampul patlarsa yeni logo korse

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Barack Obama’dan sonra Deniz Baykal’a da aynı ayarı verdi, aynı tavsiyede bulundu: "Dik dur, eleştiri ve zorluk karşısında eğilme..."

Güzel, günlük hayatta da cümle içinde kullanılabilecek bir tavsiye.

Örnek diyalog:

- Ne yapıyorsun?

- Görmüyor musun, gelen kömür çuvalını kaldırıyorum.

- Dik dur, eğilme.

- İyi, olur. Sen de dik dur. Kiss çoluk çocuk for miii; Söyle onlar da dik dursun. Baaaayyy!

* * *

Kamuoyu yoklamaları AKP’nin birinci parti konumunu koruduğunu gösterdiğine, Başbakan yoklamaya kuvvet "İkinci parti durumuna düşersek Genel Başkanlık görevinden istifa ederim" dediğine göre "Ampul"ün patlaması yakın gelecekte söz konusu değil.

Fakat olur da logo değiştirmek isterlerse bence yeni logo Başbakan Erdoğan’ın bu süper tavsiyesini çağrıştıracak şekilde "korse" olmalı.

Dik dur, korse giy.

Hem kemer sıkma edebiyatı da eskidi, korseyle yeni sıkılımlar sağlanabilir...

Çifte Vav’ı çiğnetmem arkadaş

TAKSİM Meydanı’nda polis araçlarının park ettiği alanda kurulu araçtan "tanıtım amaçlı" bir kadın sesi yükseliyor:

"...Hız kesmeden yatırıma devaaaam!"

Aracın önünde seyyar bir stand var. Üç görevli araca yaklaşan vatandaşa broşür dağıtıyor.

Bir adet İstanbul yatırımları kitapçığı, bir adet Beyoğlu yatırımları kitapçığı, bir adet İstanbul haritası, bir adet Beyoğlu haritası, karton torbaya konuluyor ve vatandaşa iletiliyor.

* * *

"Vayy Belediye kaynakları parti propagandasında kullanılıyor... Hem de seçim propagandasını diğer partilerden önce başlatıp haksız rekabet yaratıyor... Vayyy bu kadar kağıdın parası kimin cebinden çıkıyor?.." diye efelenmeyecek kadar uyanığım.

Pirincin, kömürün, kömürün doldurulduğu çuvalın, onu nakleden şirketin, belediyenin şehre saçtığı çiçeklerin kimden satın alındığını, kimlerin zengin edildiğini sormuyorum, kağıt broşürün hesabını mı soracağım?

* * *

Benim itirazım Beyoğlu haritasına.

Gümüşsuyu’nda, Alman Konsolosluğu’nun yanında, güzel Saray Arkası Sokağı’nı İnönü Caddesi’ne bağlayan dik ve karakterli bir yokuş vardır: Çifte Vav.

İlhan Berk’in "Pera" kitabında bahsi geçen, benim de Hacı Hanım’da otururken yıllarca kullandığım bir sokaktır, çetin bir yokuştur.

Haritada en sinir olduğum iş yapılmış ve sokağın adı "Çifte Yay" olarak yazılmış.

Onbinlerce haritada adının yanlış yazılmış olması Beyoğlu Belediyesi’nin saygısızlığıdır.

Düzeltin desek, ayrı masraf!

Çifte Vav’ın manasını öğrenmek ve bir süre utanmak işini de Doktor Topbaş ve Demircan’a bırakıyorum.

Sokağın hakkını yaya sorarmış.

Bizimkisi o hesap.

Çiğnetmem Çifte Vav’ın onurunu...



(Not: Geçen hafta da bir İrlanda viskisinin itibarını korumuştum. Benimki de farklı bir siyasi macera olsun işte, kime ne?..)
Yazarın Tüm Yazıları