Tüm hücreleriyle şarkı söyleyen kadın

Salı gecesi People’a girer girmez Deniz Seki’nin sesi de sözleri de cayır cayır yüzüme çarpıyor:

Haberin Devamı


“Bu neyin bedeli böyle? Maalesef yanmadan, yanmadan sönmüyor insan.”
Deniz’in çok çok acayip bir yanı var.
Şarkıları resmen tüm hücrelerinde hissederek söylüyor.
O yüzden iki saniye bile kayıtsız kalamıyor, illa ki sahneye dönüp ona kilitleniyorsun.
Normalde canlı müzik mekanlarında dikkatler çabuk dağılır, yanındaki arkadaşınla vır vır sohbete dalarsın, solist ise kendi kendine takılmaya başlar.
Ta ki sevdiğin bir şarkıyı söyleyene kadar...
Deniz Seki’nin performansı sırasında ise böyle bir durum olmuyor.
Ağzına kadar dolu mekanda herkes pür dikkat onu dinliyor.
Ama bunun için ekstra bir çabası yok Deniz’in.
Zaten içinden gelen bu. Kendinden taşıyor.
Hele Ahmet Kaya’dan “Nereden Bileceksiniz”i söylediğinde bu durum zirve yapıyor.
Onun hissettiklerini, dağ gibi sitemini tüm mekan hissediyor, içi ürperiyor insanın:
“Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz?”

“NE ANLATAYIM Kİ?”

Bir ara kulise gidiyorum. Demet Akbağ da orada.
Akbağ bir ara diyor ki Deniz’e; “Biraz konuşsan mı aralarda?”
“Ne anlatayım ki” diye yanıt veriyor Deniz, çocuklaşıyor, “Şarkı söylemek istiyorum ben”.
Tekrar sahneye çıktığında bu kez yanına Demet Akbağ’la beraber Oya Başar’ı da alıyor yanına Deniz.
Ortam bir anda kabareye dönüyor.
Zaten Deniz ondan sonra peş peşe neşeli şarkılar söylüyor.
Ajda’lar, Hovarda’lar, eski Türkçe poplar...
Az evvel Ahmet Kaya şarkısıyla dipsiz kuyularda gezinen kalabalık bu kez de ayakta çalkalıyor.
Bu halden hale ani geçişlerimizi bir yabancı sosyolog filan gelip görse/incelese herhalde işin çıkamaz. “Deli bunlar” der, “Hiç ayarları yok”.
Nitekim gecenin finalini şu şarkıyla yapıyor Deniz, acının hakkını teslim ediyor:
“Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir
Acının insana kattığı değeri bilirim, küsemem
Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir”

ÇÜNKÜ ZATEN ÇIRILÇIPLAK...

Şunu da söylemeli:
Gece boyu kimsenin aklına Deniz’in aldığı kiloları konuşmak gelmiyor.
Normalde sahneye çıkanın kıyafeti, saçı başı, kilosu filan illa konu edilir, cümle arasına sıkıştırılır.
Deniz hepsini unutturuyor.
Çünkü öyle içini açıyor ki, aslında çırılçıplak sahnede. Kimsenin bir şey diyecek sözü olmuyor.

Haberin Devamı

Yakında kadınlar matinesi başlar

Haberin Devamı

Daha önce bin kez yazdım.
Mekanları ayakta tutanların artık kadın arkadaş grupları olduğunu...
Salı gecesi Deniz Seki’yi izlemeye gelenler arasında da bir hayli kadın masası vardı.
Eskiden gazinolarda kadınlar matinesi yapılırmış ya.
Yakında o matinelerin daha modern versiyonu yapılırsa şaşırmayın.
Çünkü gidişat o yönde.

Popüler kültür notları

◊ RAKİP...
Şahan ve Cem’e
sıkı bir gişe rakibi geliyor: Enes Batur.
YouTube fenomeninin filmi tüm dengeleri altüst edecek gibi.
◊ ÇOK YENİ... “Aile Arasında”nın Behiye’si Ayta Sözeri de La Boucherie’nin kadrosuna katıldı. Her çarşamba sahne alacak Ayta’nın sahnesi mini bir gazino kıvamında.
◊ DİZİ... Peşinden sürüklendiğim yeni dizi “Manhunt: Unabomber”. Dizinin doktoralı bombacısı Ted Kaczynski’nin felsefesine, yaşam tarzına insan kendini kaptırmadan edemiyor. Hele ki sosyal medyanın bizi esir ettiği bugünlerde...
◊ FAL KRİZİ... Kadıköy’deki Bina’ya gelenlerin sosyal medyadan dile getirdikleri ilginç ve bir o kadar haklı şikayetleri var: Fal bakamamak!
Çünkü Türk kahvesini fal seansı yapılmasın diye siyah espresso fincanında veriyormuş Bina’cılar. İyi de neden? Fal bakmak güzeldir. Çok da ‘cool’dur.
Üç vakte kadar beyaz fincanlara dönün derim sevgili Bina’cılar, ayıptır.

Yazarın Tüm Yazıları