Yüzde 80’i temsil ediyoruz

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, DEİK ayrılığı sonrası ilk yorumunda, “Dış ekonomik ilişkilerde yüzde 80 civarı bir temsil gücümüz vardır. Bu özelliklerimizle Türk özel sektörünü uluslararası ortamlarda temsil ediyoruz” diyor ve ekliyor: “Dış politika kararları sadece ekonomik çıkarlara göre alınamaz ama ekonomide etkileri göz önüne alınmalıdır.”

Haberin Devamı

DIŞ Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde dış dünyada iş insanlarını temsil etmek üzere 1987’de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin TOBB) öncülüğünde kuruldu. 30’uncu yılını tamamlamak üzere olan kurul, dış ilişkilerde çok başlılık gerekçesiyle 2014’te sürpriz bir torba yasa ile bakanlığa bağlandı. Başkanını Ekonomi Bakanı’nın atadığı yeni DEİK’te yeni bir yönetmelik yayınlandı. Yönetmeliğin kamuoyuna yansıması kurulun kurucularından Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’nin (TÜSİAD) devre dışı kaldığı yönündeydi. Ancak TÜSİAD, 2015’te Ekonomi Bakanlığı’na devirden sonra kuruldan ayrılmak için harekete geçmiş ve zorunlu üyelik ve gelirlerinin yüzde 1’ini verme zorunluluğuna karşı Danıştay’da dava açmıştı. TÜSİAD’ın gerekçesi “Gönüllülük esasına göre faaliyet gösteren bir dernek olarak kamu kurumunda görev yapmayı doğru bulmuyoruz” şeklindeydi.

Haberin Devamı

TÜSİAD’ın DEİK yönetiminden resmi olarak ayrılmasının ardından Başkan Erol Bilecik’in yorumunu almak istedim. Bilecik,  Danıştay kararı ile zaten DEİK üyeliğinden ayrıldıklarını ve yönetimden çıkmanın doğal olduğunu vurguluyor.

ULUSLARARASI TEMSİL

TÜSİAD’ın bir özel sektör sivil toplum kuruluşu olduğunu ve batı standartlarına sahip olduğunu hatırlatıyor ve “Dış ekonomik ilişkilerde yüzde 80 civarı bir temsil gücümüz vardır. Bu özelliklerimizle Türk özel sektörünü Avrupa ve uluslararası ortamlarda temsil ediyoruz” diyor.

Türkiye’yi anlatmak için yoğun bir dış temas içinde olan Bilecik, “Dışarıdan Türkiye nasıl görünüyor” sorumu da şöyle yanıtlıyor: “Türkiye son derece zorlu bir süreçten geçiyor. Unutmayalım ki içeride istikrar ne kadar önemliyse, dış ilişkilerimizde de kritik önemde. En büyük ticaret ortaklarımızla ve en yakın müttefiklerimizle dahi iş dünyasını şaşırtan ani beklenmedik gerilimler yaşıyoruz. Dış politika kararları sadece ekonomik çıkarlara göre alınamaz ama ekonomide yaratılacak etkiler de göz ardı edilemez. Batı ile ilişkileri güçlü, AB üyeliğine ulaşmak için üzerine düşen görevleri yerine getiren bir Türkiye’nin ekonomik öngörülebilirliği hem Türk iş dünyası hem de uluslararası çevreler için en çok arzu edilendir.”

Haberin Devamı

DEİK İŞ DÜNYASI İÇİN PLATFORM OLACAK

MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanlığını bıraktıktan sonra DEİK Başkanı olan Nail Olpak geçen perşembe günü bir sohbet toplantısı düzenledi, yönetmelikteki değişiklikleri ve yeni vizyonu anlattı. DEİK’in yönetimini TOBB, TİM, Müteahhitler Birliği ve MÜSİAD oluşturdu. Olpak’ın anlattıklarına göre bu kurumlar adeta bir eş başkanlık statüsü elde etti. DEİK dış gezileri düzenleme görevini sürdürecek ancak gideceği ülkelerdeki organizasyonları, bu dört kurumdan biriyle yapacak.

Olpak’ın anlattığına göre DEİK artık bir platform olacak. Stratejiler belirleyecek. İş konseylerinin seçimi 26 Aralık’ta yapılacak. Seçim sistemi de değişmiş. Başkan adayları listeleriyle seçime girecek. Olpak “Farklı adaylarla seçim yarışı da olabilir” diyor.

Haberin Devamı

Bu arada TÜSİAD, DEİK’te yok ama önemli iş konseylerinin başkanları üyeleri. Örneğin TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye-Rusya İş Konseyi Başkanı. 26 Aralık’ta yapılacak seçime katılacaklar mı? Merakla bekliyoruz!

‘ÇOBANA KIZ VERMEM’ DİYEN TOPLUMDA ET DOLARA ENDEKSLENİR

HÜKÜMETİN et fiyatlarını düşürmek için başlattığı et ithalatı, ne üreticiyi ne tüketiciyi memnun ediyor. İthalata rağmen fiyatlarda bir düşüş yok.

Ahmet Hacıince, Ulusal Et Konseyi Başkanı. Hacıince Şirketler Grubu’nun sahibi. Alanya’da kasaplıkla işe başlayan ve bugün 27 bin büyükbaş hayvan kapasitesine sahip modern üç büyük çiftliği olan bir üretici ailenin oğlu. Metro’ya Mc Donalds’a et satıyor.

Haberin Devamı

Konya’da yeni fabrikasına davet eden Hacıince, yıllardır yanlış politikalar uygulandığını söylüyor ve “Hayvancılık dolara endeksli artık. Hayvan, yem şimdi de et ithalatı. Bu koşullarda fiyatların düşmesi mümkün değil” diyor. Hacıince, bu koşullar devam ederse birkaç sene içinde Türkiye’nin hayvancılıkta tamamen ithalata mahkum olacağını da ekliyor. Nedir çözüm sorumu da şöyle yanıtlıyor: “Türkiye’nin bir an önce mera ve aile hayvancılığına geçmesi lazım. Çobana kız vermem diyen bir toplumdayız. Tarıma, çiftçiye, köylüye itibar kazandırılmalı.” Hacıince, müdahale kurumlarının da yeniden kurulmasını öneriyor. Hacıince işi sadece hayvancılık olan bir aile. Krize rağmen büyüyor, bu örneklerin artması için destek gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları