Aman cebe bıraktığınız mesaja dikkat

27 Aralık 2011 akşamı.

Hürriyet’in yeni yıl partisinden çıkıp, başka bir yere akıyoruz.

Haberin Devamı

Bild gazetesinin genel yayın yönetmeni Kai Diekmann’la, Nişantaşı’nın yeni gözde yeri “Sess”e doğru gidiyoruz.

Bana, Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’la aralarında geçen olayı anlatıyor.

-  “Cumhurbaşkanı asla yapılmaması gereken bir hatayı yaptı” diyor.

“Arkadaşından aldığı borcu açıklamadığı için mi” diye soruyorum.

-  “Tabii o büyük bir hata. Ama asıl hatası başka. Cep telefonuma not bıraktı” diyor.

Ve olayı anlatıyor.

* * *

-  Diekmann bir toplantı için New York’a gidiyor.

Bir gün önce, Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’a cevaplaması için bazı sorular göndermişler.

Sorular, ev almak için işadamı bir arkadaşından aldığı borçla ilgili. Bu olayı, cumhurbaşkanı olmadan önce açıklamamış.

Wulff iki gün boyunca bu sorulara cevap vermiyor. Bunun üzerine gazete haberi yayınlamaya karar veriyor.

Bunu öğrenen Cumhurbaşkanı apar topar Kai Diekmann’ı arıyor.

Diekmann o sırada uçakta ve telefonu kapalı. Diekmann’ın cep telefonuna ağzına geleni söylüyor.

Bu haberi yayınlarlarsa, gazete ile ilişkilerini gözden geçireceği tehdidinde bulunuyor.

* * *

-  Diekmann haberi yayınlıyor.

“Kanunen, izin almadıkça telefon konuşmalarını kaydedemiyoruz. Ancak burada durum farklı. Çünkü cep telefonuna mesaj bırakan kişi, bunun kaydedileceği konusunda önceden otomatik olarak uyarılıyor. Bu durumda benim, Cumhurbaşkanı’nın yaptığı tehdidi kamuoyuna açıklama hakkım var.”
Bild o mesajı yayınlamadı ama olay Alman medya çevrelerinde duyuldu ve iki gazete Cumhurbaşkanı’nın bıraktığı mesajı haber yaptı.

Bild ve Kai Diekmann öteki Alman gazeteleri tarafından pek sevilmese de, gazeteler Cumhurbaşkanı’nın bu tavrını eleştirdi.

Haberi atladık, onları sevmiyoruz gibi bahanelere sığınmıyorlar.

Haberin Devamı

Sayın Başbakan, sizden beklediğimiz duruş budur

DÜN Başbakan Tayyip Erdoğan’ın grup konuşmasını dinlerken içimden şu geçti: “İşte budur...”

Uludere’deki elim olay konusunda, her önüne gelenin küçük, küçücük, mide bulandırıcı bir popülizm yaptığı günlerde, ülkenin başbakanından beklenen ses budur.

Ne mi? Onu da açık açık özetleyeyim:

-  Evet, orada vahim bir hata yapılmıştır.

-  Ama bu ülkenin ordusu, güvenlik güçleri, silahlı bir örgüte karşı görevini yapmaktadır.

-  O görevi onlara kim mi vermiştir? Ülkenin seçimle işbaşına gelmiş sivil hükümeti.

-  Bu bir savaştır ve her savaşta ne yazık ki hatalar olmaktadır. Dünyanın en gelişmiş ordusuna sahip Amerika bile geçmişte bundan daha ağır hatalar yapmıştır.

-  Evet bu hatanın üzerine gidilmeli, sonuna kadar araştırılmalı, sorumlular ortaya çıkarılmalıdır.

-  Ama bunu yaparken, orada savaşan insanların gururunu, moralini tarumar edecek sorumsuzluklardan kaçınılmalıdır.

-  O insanlar orada kahramanca bir mücadele vermektedir. Bu mücadele sizin, benim, onun, bunun siyasi ideolojisine, düşüncesine uygun olmayabilir.

Ama o görevi ona bu ülke vermiştir.

-  O nedenle Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın orada savaşan insanların arkasında durması doğrudur ve alkışlanması gereken bir duruştur.

-  En üzücü olanı, artık Cumhuriyet ordusunu savunmanın bile cesaret kabul edilecek hale gelmiş olmasıdır.

-  Evet Sayın Başbakan. Doğru olanı yaptınız. Siz ordumuzun arkasında durdunuz; biz de sizin arkanızdayız.

Orada kahramanca savaşan subaylarımızı, çocuklarımızı bir avuç aydına, bir avuç ona buna yedirtmeyeceğiz...

Yazarın Tüm Yazıları