GeriSağlık Aşk bir hastalık mı?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Aşk bir hastalık mı?

Aşk bir hastalık mı?

Bilim adamları araştırmaya devam ediyor, biz de aşık olmaya!

Bir kitap düştü elime - gökten zembille. Farklı hayatlar, zamansız hikâyeler, değişik karakterler. Hepsinin ortak noktası: AŞK. Aşkın dili, dini, şekli şemalı, yeri yurdu yok. Kitabı okudukça bunu bir kez daha anladım. Kitabın yazarı, ‘Aşk bir hastalık mı?’ sorusuna cevap arıyor.

Ağrı, sızı, çarpıntı, migren, kramp, obsesif hareketler, dehşet verici bir motivasyon, kuruntu. Bitmedi; iştahsızlık, depresyon, uykusuzluk. Bitmez de... Tüm bu belirtileri gösterebilen bu olağandışı ruh durumuna hastalık demek mümkün mü? Bu soru aklıma takılmışken, aşk yüzünden ne hallere düştüğümü hatırlamışken, aşkın peşine düştüm ve başka bir açıdan ele almak istedim.

Aşkın kimyası

Dopamin; vücutta doğal olarak üretilen kimyasal bir madde. Beyinde, dopamin reseptörlerini aktive ederek nörotransmitter olarak görev yapıyor. Aşık olduğumuzda beynimizdeki faaliyeti hızla artıyor. Dopaminin uyuşturucu bağımlılarının beyin kimyasında önemli bir rol üstlendiğini dikkate alırsak, aşıkken sergilediğimiz bazı ‘acayip’ hareketlerimiz anlam kazanmış oluyor galiba. E yani, aşık olduğumuz kişi de bir bakıma bizim için bir uyuşturucu değil mi? Ne pahasına olursa olsun, yanı başımızda bizi mutlu etsin diye neler yapmazdık. Ya olmadığında o çaresizlik, o özlem. Bir türlü aklımızdan çıkmaması.

Serotonin; beynin merkezinde bulunan L-trytophan adındaki amino asitten üretiliyor. İştah, uyku düzeni, ruh hali gibi birçok fizyolojik ve duygusal durum üzerinde etkili. Düşüklüğü depresyona, fazlalığı anksiyete neden oluyor. Aşık olduğumuzda Serotonin’in faaliyeti düşer. Serotonin düzenleyici meşhur ilaç Prozac’ın obsesif kompulsif kişilik bozukluğu tedavisinde kullanıldığını düşünürsek, obsesif şekilde aşık olunan kişiyi düşünme, olayların, konuşmaların tekrar tekrar aklımızda fır dönmesi, hatta uykularımızın kaçması mantıklı geliyor.

Norepinefrin; bu da hormon ya da nörotransmitter olarak görev yapan bir katekolamin. Aşık olduğumuzda Norepinefrin aktivitesi yükseliyor. Kalp çarpıntısı, heyecan, iştahsızlık ve bitmez tükenmez bir enerjiyle kendini belli ediyor.

Sonuç: Yazar 476 sayfa yazmış, ama bu soruya net bir cevap bulamamış. Bilim adamları araştırmaya ve denemeye devam ediyor, biz de aşık olmaya. Hayatının son günlerinde, otuz yıl boyunca kadın ruhunu inceleyen Freud, Marie Bonaparte’ye boşu boşuna ‘bu kadınlar ne ister?’ diye sormamış.

Ebru Gülsel

False