AB önce ölümü gösterdi, sonra sıtmaya razı etti

BRÜKSEL’den akşamüzeri (dün) dönüyoruz. Conrad Otel boşaldı. İstanbul Conrad Oteli’nden gelen Rus kökenli Müdür Ivan Hiel, ‘Elhamdülillah... bu işi atlattınız’ diyor.

Avrupa Konseyi’nin binası öğle saatlerinde ancak temizleniyor. Canlı yayın araçları gitmiş. Herkeste bir rehavet, aynen hamamdan çıkılmış gibi... Birkaç kafede Türk gazeteciler kahve içerek Brüksel’i az da olsa tanımak istiyorlar, bitpazarını geziyorlar. Brüksel’in ünlü Sablon Meydanı çam ağaçlarıyla süslenmiş, Avrupa Noel’e hazırlanıyor.

AB nezdindeki daimi temsilcimiz Oğuz Demiralp, diplomatları uğurlarken bizlere ‘Merak etmeyin, yola devam...’ diyor... Bir başka diplomat ‘Aldıklarımıza ve verdiklerimize bakıyoruz; ama elimizde bir tarih olması önemli değil mi?’ diye konuşuyor.

Brüksel’in özeti, ‘Avrupa bize önce ölümü gösterdi, sonra sıtmaya razı etti!’

BRÜKSEL’ İN TÜRK TEMİZLİK BAKANI

Biz bu arada bir Türk bakanı tanıtalım:

Belçika’da yerel yönetimlere seçilmiş 25 belediye meclis üyesi Türk bulunuyor; bunlardan dördü belediye başkan vekilliği görevinde... İki de bölge milletvekili var. Bunlardan biri Emin Kır; ailesi Emirdağ’ın Keçili Köyü’nden ve 1967 Brüksel doğumlu... Brüksel yöresindeki hükümetin Sosyalist Partisi’nden (Valon) Devlet Bakanı olmuş. Görev alanını ‘temizlik, tarihi yapıların korunması, sosyal işler ve spor’ olarak tarif ediyor. ‘20 Ocak’taki Kurban Bayramı öncesinde Müslümanların başıbozuk kurban kesmelerini kontrol altına alacağını’ söylüyor.

Avrupa’nın başkentinde bayramda kesilen hayvan sayısı 10 bin dolayında, bunların bir bölümü evlerin banyolarında kesiliyormuş. Artık bu yönteme son vermek istiyormuş hükümet; belediyeler aracılığıyla yeni kesim yerleri hazırlanmaya başlamış.

Emin Kır, Avrupa’da camilerle ilgili ilk kez yeni bir uygulamadan söz ediyor:

‘11 Eylül’den sonra Belçika, Müslüman azınlıklarla yeni yeni barışıyor. Musevi ve Hıristiyanlara tanınan haklar Müslümanlara da tanınıyor. Çıkaracağımız kanunla, cami imamlarının parası bütçeden karşılanacak.’ (Yasa, F. Meclis’ten önceki gün çıkmış.)

Belçika’
da 140 bine yakın Türk’ün 60’ı Diyanet İşleri’ne ait olmak üzere 80 camisi var. Ülkede tüm Müslümanların sayısı başta Faslılar olmak üzere 400 bin; toplam cami sayısı da 240’a ulaşmış. Bütçeye 5 milyon Euro imam maaşı konulmuş. ‘Bir taraftan din eşitliği sağlanırken, bir yandan da camiler kontrol altında tutulmuş olacak böylece’ diyor Kır...

ÖĞRENCİLERE RESTORASYON DERSİ

Türkiye’
de olması arzulanan çevresel birçok uygulamayı ilgiyle dinliyoruz. Tarihi yapıların restorasyonu için 11 milyon Euro ayırdığını, bu arada Brüksel’deki çeşitli dönemlere ait mimari yapıların her öğrenim döneminde iki gün süreyle gezilip tanıtılmasında 12-18 yaş öğrencilerinin mecbur tutulduğunu söylüyor. Kır,‘Öğrencilere hem yapıları tanıtacağız, hem de restorasyon işlerini sevdireceğiz. Belki o öğrencilerden bazıları ilerde restoratör olabilir düşüncesiyle...’ diye konuşuyor.

Belediyeler ve mimar odaları böyle bir projeyi kendi bölgelerinde uygulamayı düşünür mü? İsteyen Kır’dan bilgi alabilir. (0032-499 588 333) Bir başka projesi de futbol sahalarında artık çimin yerine sentetik çim döşenmesi. Yağışlı havalarda 3-5 maçta bozulan zeminde her an maç yapma olanağı sağlanıyormuş. Bir stat zemininin sentetik çimle döşenmesinin maliyeti 500 bin Euro tutuyormuş. Bunun yüzde 60’ını bakanlık olarak karşılıyorlarmış. Bu arada Kır’ın yanında hemşerisi Afyon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Emin Güzbey var. ‘Siz de AB için mi geldiniz?’ diye soruyoruz.

‘Hayır. Emirdağlılar için geldim. Bizim sorunumuz başka. Emirdağlılar, daha yakın olduğu için Eskişehir’e yatırım yapıyorlar... Artık kendi illerine yatırım için yönlendiriyoruz. Nitekim bazı Emirdağlıları Afyon’a yönlendirdik’ diyor.

İz bırakanlar

AB ile tam üyelik müzakerelerine başlama kararının alınmasıyla birlikte bu süreçte katkısı olan devlet adamlarımızı, bürokratlarımızı da hatırlamak, onlara emeklerinden dolayı teşekkür etmek gerekiyor.

Belki Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşmesinin en hararetli savunucusu olan ve 1958 yılında AET ile ilk resmi ilişkiyi tesis eden Demokrat Parti döneminin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile başlamak gerek. Ardından 1963 yılında Başbakan sıfatıyla Türkiye ile AET arasındaki ortaklık anlaşmasını imzalayan İsmet İnönü’yü hatırlatmak gerekiyor.

Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit’in 1970’li yıllarda başbakan oldukları dönemde Türkiye-AET ilişkilerinin parlak bir dönemi olmadı. Ancak her ikisi de 1990’lı yıllarda işbaşına geçtiklerinde AB ile ilişkileri savundular. Onların AB karşısında oynadıkları rolle ilgili yargıyı ileride tarihçiler verecek.

Kuşkusuz 1987 yılında tam üyelik başvurusunu yapan dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın çok ayrı bir yeri var.

Başbakanlarla devam edersek, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’in katkılarını belirtmek gerekiyor. Dışişleri bakanları arasında da İhsan Sabri Çağlayangil, Hasan Esat Işık, Hayrettin Erkmen, Prof. Turan Güneş, Vahit Halefoğlu, Ali Bozer, Murat Karayalçın, Hikmet Çetin, İsmail Cem’in isimlerini altını çizerek vurgulamak gerekir.

Bu yolda en çok emeği vermiş olanlar ise Dışişleri mensupları. AB ile ilişkiler konusunda 1950’li yıllardan itibaren rol oynamış belli başlı Türk diplomatlarını sayarsak akla hemen şu isimler geliyor: Oğuz Gökmen, Tevfik Saraçoğlu, Kamuran Gürün, Semih Günver, Suat Tuygan, Cenap Keskin, Sönmez Köksal, Nazif Cuhruk, Şükrü Elekdağ, Tanşuğ Bleda, Pulat Tacer, İlter Türkmen, Oktay İşcen, Adnan Bulak, Özdem Sanberk, Cem Duna, M.Ali İrtemçelik, Yaman Başkut, Yıldırım Keskin, İsmet Birsel, Yalım Eralp, Volkan Vural, Faruk Loğoğlu, Uğur Ziyal, Volkan Bozkır, Ahmet Acet, Oğuz Demiralp.

Brüksel’
de 17 Aralık kararlarının alınmasında etkili olan diplomatları da hatırlatalım: Uğur Ziyal, Oğuz Demiralp, Murat Sungur, Ali Tuygan, Ertuğrul Apakan ve Oğuz Demiralp.

Sivil toplum temsilcileri arasında da Ertuğrul Soysal, Meral Gezgin Eriş, Jak Kamhi ve Arzuhan Yalçındağ’ın da ayrı bir yeri var. Unuttuğumuz başka isimler varsa af ola...

Yılbaşı yanılgısı

HER yıl, yılbaşı yanlış anlaşılıyor ve bunun bir Hıristiyan bayramı olduğu sanılıyor. Hıristiyan bayramı, 24 Aralık’ı 25’e bağlayan, adına Noel denen ve İsa’nın doğum gecesini kutlama bayramıdır. Yılbaşına yakın olduğu için, doğum demek olan Noel gecesiyle karıştırılmamalı ve halkımıza yanlış bilgi verilmemelidir. Yılbaşını, bu yanılgıya kapılmayan bütün dünya kutlar.

Haluk TARCAN

GÜNÜN SÖZÜ

‘Başarının sayısız babası vardır, yenilgiyse yetim kalır.’

(Alexander Kaufman)
Yazarın Tüm Yazıları