A’dan Z’ye sosyolojimiz ve sosyologlarımız

M. Çağatay Özdemir’in derlediği iki ciltten oluşan Türkiye’de Sosyoloji (İsimler-Eserler) kitabı yalnız sosyoloji ile ilgilenenleri, uzmanları değil, her aydını, her okuru, Türkiye’nin Türk toplumunun ve siyasetinin doğru haritasını çıkarmak isteyen herkesi ilgilendiren, kütüphanelerinde de mutlaka bulunması gerekli bir başvuru kitabı.

Birinci cilt, Ahmet Cevdet Paşa ile başlıyor, Hámide Topçuoğlu ile son buluyor.

İkinci cildin ilk ismi Kemal Haşim Karpat, son adı da; Kadir Cangızbay.

Yer alan sosyologların, düşünce adamlarının önce hayatı yazılmış, sonra eserleri, eserleri hakkında bilgi, yorum, değerlendirmeler yer alıyor, sözkonusu isimlerin Türk sosyolojisindeki yerleri ve tüm bu bilgileri de kaynakça izliyor.

Makaleleri ayrı kişiler yazdığından bu söylediğim sıralama düzeni, yöntemi değişebiliyor.

M. Çağatay Özdemir, Sunuş’ta Sosyoloji’nin çıkış amacını özetliyor: "Sosyoloji, Batı Avrupa’da 19. yüzyılda sanayi devrimi ve Fransız ihtilalinin etkisiyle dönüşüm geçiren ve bir yığın sarsıntı ve krizlerle karşı karşıya kalan toplumun sorunlarına çözüm aramak amacıyla ortaya çıkmış bir bilimdir.

Özellikle, Fransa’da devleti yönetenlerin dönüşüm karşısındaki şaşkınlığını gidermede sosyolojinin yardıma yetiştiğini, toplumun her kesimini ilgilendirmeye başlayan sorunları irdeleyen ele alışların sosyoloji olarak tanımlanmaya başladığını görüyoruz.

Sosyoloji Batı orijinli bir bilim dalı olmasına rağmen, Türkiye’de, dünyanın birçok ülkesinden daha önce ve yakından izlenmiştir. Ülkemizde sosyoloji adı altına giren bu bilim dalı için, belli bir süre, -ilm-i muaşere, hikmet-i içtimaiye, ilm-i cemiyet, mebahis-i ilmülmuvasene, ilm-i içtima, ilm-i içtimaiyat, içtimaiyat gibi deyimler kullanılmıştır."

Sunuş’ta bizde sosyolojinin kısa bir tarihçesini de bulabilirsiniz.

Sosyologlar dışındaki bazı adları da bu kitaba almasının gerekçesini ben doğru buldum. O adlar her ne kadar sosyolog olmasalar da, gerçekten bizim sosyolojiye yönelmemizde önemli etkileri vardır: "Ahmet Cevdet, Ahmet Rıza, Yusuf Akçura, Sabri Ülgener, Cemil Meriç, İdris Küçükömer, Aydın Sayılı, Nurettin Topçu, Kemal Karpat ve Kurtuluş Kayalı’yı Türkiye’de sosyolojik düşüncenin anlaşılmasını kolaylaştırdıkları ve Türk düşüncesine sosyolojik anlamda katkıda bulundukları için esere dahil ettik."

Bugün toplumu inceleme masasına yatırdığımızda, çoğunlukla tarihi gelişim konusunda, farklı fikirlerin, siyasal iktidarlara yaklaşımın, çözüm önerilerinin çoğulcu anlayışa bizi götürdüğünü söyleyebiliriz.

Hepimizin, ülkenin sorunlarını çözme konusunda düşüncelerimiz, önerilerimiz vardır, çoğumuz ben olsam diye söze başlarız, eğer okuduklarımızdan edindiğimiz bilimsel gerekçelerimiz varsa, sosyologların, düşünce adamlarının saptamalarına dayanabiliriz. Ya içlerinden birini fikir önderi olarak seçer, günlük çözümlerimizi ona göre yönlendiririz veya değişik hattá zaman zaman birbirine karşıt düşüncelerden oluşan eklektik bir çözümü tercih ederiz.

İkisini de yapabilmek için, bu kitapta adı geçen sosyologlara ihtiyaç duyarız.

Türkiye’de Sosyoloji’yi okurken, bizim sosyologlarımız, düşünürlerimiz hakkında yazılanlar, bizi asıl kaynağa da götürebilir. Meraklı bir okur, onlardan birinin kitaplarının tümünü okumak isteyebilir. Meraklı bir okurun ayrıca yapacağı başka bir sağlama yöntemi de vardır. Yazılan, savunulan düşüncelerin siyasal iktidarlar tarafından ne kadarı, nasıl uygulanmıştır. Teori ile pratik arasındaki ilişkiler nasıldır? Böyle bir karşılaştırma da bana kalırsa bugüne bakışın gerçeklik oranını etkileyebilir.

Türkiye’de Sosyoloji gibi kitapların, derlemelerin çok önemli başka bir özelliğine değinmeliyim. Sosyologların aynı kitapta değerlendirilmesi, birbirleri arasındaki etkileşimi de -varsa- ortaya çıkaracaktır. Tüm bu saydıklarım, iyi bir okur için başka bir çalışma alanı da açılabilir. Seçtiği bir sosyoloğun, düşünürün kitabını okuduktan sonra, bu kitaptaki değerlendirmeyi eksik ya da farklı bulabilir. Ama unutulmamalıdır ki buradaki inceleme sayesinde karşıt düşüncelerini oluşturma olanağını bulmuştur.

Çeşitli adların makalelerinden oluşan kitaplar, bizim sosyoloji konusunda prizmatik görüşleri öğrenmemizi sağlıyor, ayrıca siyasal toplumsal çözümleme çabalarımıza bilimsel katkıda bulunuyor. Geçmişten bugüne bakışımızı donanımlı kılıyor.

Türkiye’de Sosyoloji, bazı konularda yapılan araştırmaların önemini anımsatma, öğretme açısından işlevsel bir derleme. Kitaptan aldığımız bazı örnekleri okuduğunuzda, farklılıktan bir bileşimin doğacağını anlayacaksınız.

GÜNLÜK GİDİŞAT ÜZERİNE DÜŞÜNCELERİNİ AÇIKLAYAN İKİ SOSYOLOG

Nur Vergin’i Ayşe Azman yazmış. Azman, Vergin’in bilimsel kimliğinin oluşma sürecini aşama aşama çalışmalarıyla bize aktarmakta, Türk Sosyolojisindeki Yeri’ni şöyle belirlemektedir: "Belki de ilk vurgulanması gereken onun Türk toplumunun sorunlarına olan bitip tükenmez ilgisi, duyarlılığı ve sorunların çözüleceğine dair olan umududur."

Emre Kongar
’ı yazan İlhan Tomanbay, gerçekten başarılı bir portre çizmiş, bildiğim gelişim çizgisini bana bir kez daha anımsattı. Özellikle dil konusundaki özeninin altını çiziyor.

Onun Türk sosyolojisindeki yerini Tomanbay şu saptamalarla iletiyor: "Kongar bugün Türk sosyolojisinde önemli bir yere sahiptir. Yayınladığı alan araştırmaları ile inceleme araştırmaları bugün hálá güncelliğini korumaktadır.

Kongar, salt araştırmaları ile değil, bu araştırmalarının önlerine yazdığı, araştırma yöntem ve teknikleri ile ilgili yazılarıyla da açıklayıcı ve betimleyici araştırmacı tavrını sergilemektedir."


ALINTILAR

CAHİT TANYOL (..) kültür ve düşüncenin bir dalı olarak Batı’daki felsefe ve geleneği yerine, tarih ve geleneği olduğu için, bizim sosyolojinin temelinde felsefe değil tarih rol oynar. Tanyol’un tarih temelli sosyoloji bakış açısının oluşmasında özellikle Yahya Kemal Beyatlı’nın etkisi çok büyüktür.

MÜBECCEL KIRAY Türkiye’de metropoliten alanların oluşumunda sanayilerin kent merkezlerinin dışına çıkarılmasında ortaya çıkan özgün bir sanayi ve seçim tipolojisi tanımlamaktadır. Kıray’ın "saçaklanma" olarak kavramlaştırdığı bu özgün mekánsal dönüşüm süreci, kent ve sanayi coğrafyası yazınına çok değerli bir katkı yapmıştır. Türkiye’nin kentleşme sürecini dünya kentleşme tarihinin genel kategorisinden okumanın riskinden bahseden Güvenç gibi pek çok çağdaş kent bilimci ve coğrafyacı, Türkiye’de metropoliten alanlarda sanayinin yer seçiminin neden olduğu mekánsal dönüşüm süreçlerinin analizinde Kıray’ın "saçaklanma" kavramına başvururlar.

HİLMİ ZİYA ÜLKEN... felsefedeki karşıtlık problemini bütün hayatı boyunca düşünmüş ve bunu dyadoloj diye adlandırmıştır. Aslında Ülken, sosyal bilimlerin hepsinin temelinde felsefenin yattığına inanır ve o yoldan geçmeden sosyal bilimci olunamayacağına kanidir.

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Alexandre Dumas Binbir Hayalet İş Bankası Kültür Yayınları

Semra Daşçı Avrupa Resminde Çocuk İmgesi Bağlam

Ali Püsküllüoğlu Dile Karışılmaz mı? Can

Ali Emirî Efendi Osmanlı Doğu Vilayetleri Babıali Kültür Yayınları

Werner Sombart Burjuva Doğubatı
Yazarın Tüm Yazıları