600 yıl öncesine mi döneceğiz yani...

İNSANLARIN kendini savunma hakkı vardır. Cumhuriyet ve demokrasinin de kendini savunma hakkı vardır. O yüzden o 3 madde değiştirilemez hükmü konmuş...

İnsan haklarının korunması, insanca yaşamamız, yurdun selameti için... Şimdi Türkiye’yi 600 yıl önceye döndürmek istiyorlar işlerine geldiği şekilde... Develerle gezsinler görelim. Yüzde yüze yakınımız Müslüman. Kutsal kitabımız, ’size akıl ve irade verildi akıldan uzaklaşmayın’ diyor. İlim Çin’de ise gidip öğrenin, deniyor. ‘Konuşup danışmakta hayır vardır’ demiş Hz. Ömer ve düşünürler. Belli bir kaynağa bağlı kalmak, kendini, iyileşmeyi sınırlamaktır. Her şey açıkça yazılı olmalıdır. Kimsenin tefsirine kalmamalıdır dinin hesabını Allah sorar. Yarın önüne gelen bizden din hesabı sormaya kalkabilir. Kafir derler. Bütün bu değiştirme gayretleri insanlarımız üzerinde baskı kurmak isteyenlerin işidir. İslam akıl ve iradeyi emretmiştir. Dinden menfaat sağlamak haksız ve günahtır. Cumhuriyet çocukları kimseye kapılmasın, günaha girmesin.
Kıymayın, kanmayın.
Dinçer ÖNAL

BİLGİ... Akdeniz’de doğalgaz rezervinin parasal değeri 7 trilyon dolar!
EPDK’ya doğalgaz müracaatı HES’lerin 6 katı!
EPDK’ya lisans müracaatı yapılan doğalgaz santrallarının kurulu gücü hidroliklerin 6 katı...
Peki hangi yatırım daha avantajlı!

‘Benim küçük askerim’

DANIEL Colagrossi deyince kimdir diye sormayın. Bilen biliyor ününü, candanlığını... İtalyan asıllı bir Fransız. Siz onu Radikal’de başlayıp Cumhuriyet’te süren Mine G. Kırıkkanat’ın yayınladığı fotoğraflarından tanıyabilirsiniz.
Çok yönlü bir sanatçıdır; şiir yazar, resim yapar, fotoğraf çeker. Tenor sesiyle şarkılar da söyler. Ama Daniel Colagrossi’nin diplomalı ilk mesleği, Fransız mutfağının seçici ve seçkin aşçılığıdır.
Türkiye sevdalısı Daniel, önceleri pek iştahla tattığı Türk mutfağının 17 yıldır hep aynı yerde durmasından, yenilenmeye kalktığı zaman da kişiliksizleşmesinden dertliydi. Tutmuş, kendi deyişiyle “Arşivlere gömülüp unutulan Osmanlı mutfağının yitik zarafetine bir saygı duruşu” olarak, Fransız saray aşçılarının halka mal ettiği tekniklerle Türkler için bir saray mutfağı hazırlamış ve ortaya, göz ziyafeti desenlerini de kendi çizdiği muhteşem bir kitap çıkartmış. ‘Alafranga Türk Sofrası’ (Boyut Yayınları, Mine G. Kırıkkanat). Kitap da kendisi gibi sıra dışı... Yaratıcılığını 100 yemek tarifi ile göstermiş. Bunlardan 20’sinin tadına ‘görsel bir iştiha’ ile baktık akşam Beyoğlu Zarifi’de... Bazı lezzetlerin adlarını merak ediyorsanız ‘Soğan marmelat, soğuk makarna salatası, kuzu böreği, yarı pişkin torik simidi, tavada kuzu böbrek, safranlı limonlu midye çorbası, kuzu dili güveci, börülceli pilav, fıstıklı pandispanya...’ diye sayabiliriz.
Daniel... Sıra dışı bir adam olduğunu, hayat arkadaşı Mine’ye “Benim küçük askerim” diye teşekkür ederek de gösterdi.
Onu kitabı yazması için teşvik eden Türkiye’nin en önemli rehberlerinden olup şimdiye kadar 107 ülkeyi gezen Hürriyet’te seyahat yazarlarından Saffet Emre Tonguç, Daniel için bakın ne diyor:
“Bize bizden çok benzeyen bir Fransız... Akdeniz ateşi, İtalyan kanı var genetik kodlarında... Bir gün elindeki rakı kadehini gösterip ‘Yahu Türk olan sizsiniz, ama hepiniz şarap içiyorsunuz. Atatürk’ün içkisini içen bir ben varım ve Fransız’ım’ dedi. Hepimiz Fransız, öylece kalakaldık, Daniel’in bu Türk çıkışı önünde...”

Caddebostan’da artık korkuyoruz

CADDEBOSTAN İskele Caddesi’nde (Barlar Caddesi) neler olduğunu, iki kişinin öldüğünü, kimlerin burada kol gezdiğini dehşetle okuduk. Bu sokakta yürüyoruz. Burası artık cinayet işlenen bir yer. Ne yapacağız bilmem? Az önce (dün öğleden sonra) burada yürüyordum. Bazı kadınlar polis arabasının etrafını sarmış, olayı konuşuyorlar ve şikâyet ediyorlardı genel gidişatı... Polis de “Mahalle olarak burada alkol istemiyoruz, alkollü yer istemiyoruz diye yazın, işlem yaptıralım” demez mi?
Dikkat, işi başka yere çekiyorlar!
Polise sordum. İki gecede bir nöbet tutuyorlarmış. İnanılır gibi değil. Bu kadar bar, meyhane, taverna var; her gece polis yok. Burada nasıl yaşayacağız?
Nilüfer-Noufaro DEFNE- NGO

Manyetik alanlar arıları öldürüyor

DOĞU Karadeniz bölgesinde kurulacağı açıklanan füze kalkanı radarlarının sonunda Malatya’nın Kürecik bölgesinde kurulacağı açıklandı.
Hemşinli bir bal üreticisi olarak ülkem ve ‘arısever’ bir kişi olarak son derece üzgünüm.
Çünkü, bir arının ölümü yüreğimi dağlar.
Bilimsel araştırmalar ayrı... Ben pratik uygulamalarımla yaşadıklarımı paylaşmak istiyorum.
Öncelikle; manyetik dalgaların arılar üzerindeki etkisini test etmiş bulunuyorum. Daha önce köy merkezinde olan kovanlarımda anlaşılmaz arı ölümleri oldu. Sonunda daha uzak bir bölgeye taşıdım. (Kovanlarımı koyduğum yerde cep telefonu çekmiyor.)
Ve gördüm ki hem ölümler azaldı hem de üretim arttı.
Ayrıca cep telefonum yanımda iken yaklaştığımda arıların daha bir saldırgan olduğunu gördüm.
Ayrıca bu yıl ilginç bir şekilde bal üretimi yeterince olmadı. Tecrübeli arıcı arkadaşlarımızla değerlendirme yaparken, aynı durum daha önce de Çernobil patlamasının olduğunda olmuştu dediler.
Japonya’daki kazayla bağlantı kurdular. Yine bu yıl Kızılağaç yapraklarının elek-elek olduğu ve kuruduğu görülüyor. Bütün bu olanların bilimsel olarak araştırılması ve füze kalkanı projelerinin yeniden değerlendirilmesi gerek.
Bu dalgalardan arılar yönünü mü şaşırıyor. (Ayrıca Malatya Kürecik bölgesinin arıcıların üretim merkezi olduğunu hatırlatırım.) Musa ABAY- Arıcı-ANKARA

BİLİYOR MUSUNUZ

DİL Derneği’nin Ömer Asım Aksoy Ödülü’nü bu yıl şiir dalında Ozan Halim Yazıcı’nın, ‘Küçük Taşlar İklimi’ adlı yapıtıyla, ‘Dil Derneği Kerim Afşar Ödülü’nü Zeynep Kaçar’nın ‘Medine’ adlı oyunuyla kazandıklarını, ödül töreninin pazartesi günü ‘79. Dil Bayramı Töreni’nde verileceğini...
Yazarın Tüm Yazıları