41 kişi Adnan Saygun’u anlatıyor

Serhan Yedig, ‘Anılardaki Adnan Saygun’ kitabında 41 kişinin onun hakkındaki düşüncelerini bize iletiyor. Bu anılarda, müzikçi Saygun kadar, insan Saygun da anlatılıyor.

Haberin Devamı

Türk Beşleri içinde en tanınmışı, dünyaca en çok bilineni Adnan Saygun’dur.
Yalnız Türkiye sınırları içinde değil yurtdışında da Yunus Emre Oratoryosu ile ünlenmiştir. Dahası, yalnız Türkçe olarak değil başka dillerde de bu eser icra edilmiştir.
Ben de bir Saygun dinleyicisiyim! Senfonilerinden başlayarak hemen hemen bütün bestelerini dinledim, Türkiye’de çok sesli müzik açısından önemini her zaman yazılarımda savundum. Kendisini de tanıdım.
Serhan Yedig, ‘Anılardaki Adnan Saygun’ kitabında 41 kişinin onun hakkındaki düşüncelerini bize iletiyor.
Saygun’un müzik tarihimizdeki önemlerinden biri; Türk müziğini de halk müziğini de bilmesinden doğar. Halk türkülerini, folklorumuzun ürünlerini de kendi bestelerinin içinde yeniden yaratmıştır.
Ünlü besteci Bela Bartok ile birlikte bütün Anadolu’yu dolaşmış, türkü derlemiştir.
Bir kişi hakkında birçok kişinin anılarını okumak, o kişinin bütüncül bir portresini öğrenmemizi sağlar.
Kitap ithafları bilirsiniz beni çok ilgilendirir.
Yedig de kitabının ilk sayfasında çalışmasını kime adadığını belirtiyor:
“Halit Refiğ ile Adnan Saygun’un dostluğuna ithaf edilmiştir.”
Gerek Halit Refiğ’in gerek eşi piyanist Gülper Refiğ’in Adnan Saygun sevgisini yakından bilirim.
Türk müzikçileri kadar yabancı müzikçilerin düşünceleri de bu kitabı ilgi çekici kılıyor.
Dünyaca ünlü, bizim ülkemizdeki müzik severlerin de kendisini ve CD’lerini dinlediği çellist Yo-Yo Ma’nın yazısındaki bilgiyi okuyalım:
Çellist, Kofi Annan’ın Birleşmiş Milletler’deki veda töreninde Adnan Saygun’un Partita’sını çalmış. Şimdiki genel sekreter Ban Ki-moon, eser ve bestecisi hakkında bilgi aldıktan sonra bakın ne demiş:
“Vefat ettiğimde, arkamdan bu eseri çalar mısınız lütfen?”
Bu anı bile Adnan Saygun’un sanatçı yönü ve eserlerinin kudreti hakkında bize fazlasıyla fikir verecektir...
Bu anılarda, müzikçi Saygun kadar, insan Saygun da anlatılıyor.
Kızgınlıkları, bazı kişisel ısrarları, insanlarla ilişkisi...
Bunlar bir bestecinin kimliğini iyice bize tanıtıyor.
Sevdiğim, dinlediğim bir müzikçi hakkındaki değişik görüşler, anılar, doğrusu benim çok hoşuma gitti.

KİTAPTAN

Haberin Devamı

ÖYLEYSE BEN GİDEYİM

Haberin Devamı

(Özer Sezgin anlatıyor) Müdürlüğüm döneminde, Cemal Reşit Rey’i ders vermek üzere İstanbul Devlet Konservatuvarı’na davet etmiştik. Rey gibi bir değerin konservatuvar kadrosunda bulunması bize onur getirecekti. Bakanlığa başvurdum, onay geldi. Tam o günlerde, bu girişimimi Adnan Saygun’a söyleyince tepkisini tek cümleyle ifade etti: “Öyleyse ben gideyim!”

SÖYLEYIN DAĞLARCA’YA ŞİİRİNİ DEĞİŞTİRSİN

 Yanlış anladığını söyledim, biraz yumuşattım. Bunun üzerine, Rey’in ne dersi vereceğini sordu. Partisyon okuma dersi vereceğini söyledim. “Öyleyse olur” dedi. Kompozisyon bölümünde ders vermesini istememişti Cemal Reşit Rey’in. Her ikisine de farklı ders günlerini verdik.
Bir başka ilginç olayı 50’nci yıl marşı gündeme geldiğinde yaşadık. Cemal Reşit Rey’e Nihat Sami Banarlı’nın, Adnan Saygun’a ise Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın birer şiirini götürdük. Cemal Reşit şiiri okudu, bazı ezgiler mırıldandı. “Haftaya bugün gelip alın” dedi. Bir hafta sonra gittiğimizde eser hazırdı. Saygun ise şiiri inceleyeceğini söylemişti. Birkaç hafta sonra gittiğimde “Fazıl Hüsnü’yle konuşun şiirinin bir bölümünü değiştirsin” dedi. Prozodi uymuyordu çünkü. Tabii Dağlarca bu talebi reddetti. Bunu Adnan Bey’e söylediğimizde çok kızdı, yazdığı notaları da yırtmaya kalktı. Elinden zor aldım. ‘Bari bana verin’ dedim. “Sözle müziği uydurmak için ne kadar uğraşmıştık,” notunu yazıp bana verdi, hâlâ saklarım.

Haberin Devamı

SAHNEDE KALAKALDIM

 (Suna Kan anlatıyor) Kahire Senfoni Orkestrası harika sayılmasa da kötü bir orkestra değildi. Üyeleri entelektüel müzikçilerdi. Notalar önceden yollanmıştı. Orkestra esere çalışmıştı. Orkestrayı Adnan Saygun yönetiyordu. İlk iki prova olaysız geçdi. Üçüncü provada yaylı çalgılardaki bir üyeyle Adnan Bey arasında bir küçük tartışma yaşandı. Fransızca konuşuyorlardı, dil problemi yoktu. Ben tartışmayı takip edemedim. Fakat sanıyorum ki müzikçi, “Biz bu bölümde gerektiği gibi çalıyoruz ama diğer gruplar tarafından bastırıldığı için duyulmuyor, sorun eserden kaynaklanıyor” gibi bir yorum yapmıştı. Adnan Bey, sustu, partisyonu topladı, şef sehpasından inip salonu terk etti. Projeyi izleyen büyükelçi şok geçirdi. Orkestra üyeleri çok şaşırdı. Ben de sahnede kalakaldım!

Haberin Devamı

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Ertuğrul Özkök                                Yedi Büyük Günah                                                                          Doğan Kitap
Etienne Cabet                                   İkaria’ya Yolculuk                                                                           Say Yayınları
Metin Eloğlu                                      Canım Oğuzcuğum - Oğuz Tansel’e Mektuplar                               YKY
David Vann                                       Caribou Adası                                                                                 Can Yayınları
Orhan Koçak                                      Kopuk Zincir                                                                                Metis Kitap

Yazarın Tüm Yazıları