300 puana bile Gökçek'e oy vermem

HEM Galatasaray hem Fenerbahçe bu hafta "Belediye" takımları karşısında galip geldi. Maraton'da Erman Toroğlu bu duruma "şeytana külahını ters giydirecek" türden bir yorum getirdi şakayla karışık: "Belediye seçimleri yaklaştı ya, ondan..."

Gülüp geçilecek bir tespit olarak bakan da çıkar, ciddiye alıp "Oy peşindeki Belediye Başkanları, özellikle geniş taraftar tabanına sahip takımları üzmek istemiyor demek..." diye kurtlanan da.

Erman Toroğlu durumu Şansal Büyüka'ya şöyle açıkladı Maraton'da:

"Futbolcu cin gibidir ağbicim... Belediye seçimleri yaklaştı ya..."

* * *

Siyaset ve spor birbirine ne kadar dokunursa o kadar kirlenir. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de ikisini ayrı köşelerde tutmak pek mümkün olmuyor.

Siyasiler spor camiasını şımartarak, ayrıcalıklar sağlayarak sempati toplar; kimi kulüp başkanları ve yöneticileri kişisel rant sağlar vesaire. Fakat oy hatırına maç satmak ne kimsenin aklına gelir, ne bir futbol adamının (oyuncu, hoca neyse...) içine siner.

Haydi bunlar oldu diyelim...

Sandığa gidince "Ankaraspor'u yenmiştik ben oyumu Melih Gökçek'e vereyim bari" diyecek bir Fenerli veya "İstanbul B.B. zorlamadı ya bizi, artık oyumu Kadir Topbaş'a vermem şart oldu" diyecek bir Cimbomlu çıkmaz.

Olayı örnekleyerek toparlayayım:

"3 puana değil, 30 puana, 300 puana bile Melih Gökçek'e oy vermem..."

Örnekte adı geçen Gökçek'e oy vermeyi kafasına koyan vatandaş da, formasının rengine bakmadan gider sandığa atar oyunu.

Şu siyasileri ötelemek dururken iyice sardırmayalım spor dünyasına, lütfen!

Fenerbahçe'nin golcü stoperleri

FENERBAHÇELİ Lugano, geçen hafta Galatasaray'a, bu hafta da Ankaraspor'a gol attı, toplamda 3 gole ulaştı ve Güiza'yı solladı.

Bu enteresan durumun spor programlarının dikkatinden kaçması mümkün değildi.

% 100 Futbol'da Rıdvan Dilmen her zamanki gibi Fenerbahçe hassasiyeyiyle ele aldı konuyu ve "Fener her zaman golcü stoper bulur"a bağladı.

Şöyle devam etti Rıdvan Dilmen:

"...Luciano da golcüydü... Uche de atardı gol... Edu da iyi fakat, kendi kalesine!.."

Topukla gol atmak suç mu

ALİ Sami Yen'de topukla atıldığını hatırladığım son gol Erhan Önal'a aitti. Hafızam beni fena halde yanıltmıyorsa Eski Açık tarafındaki kaleye, tesadüfle karışık atılmış bir goldü.

Gözlerimi kapattığımda zihnimdeki projeksiyon makinesi pozisyonu hala tüm netliğiyle yansıtıyor... Pazar gecesi Lincoln "kasten" topukla gol attı.

Futbolseverler topukla, makas vuruşla vesaire atılan gollere ayrı bir muhabbet besler.

Sıradışı golün yeri ayrı olur, hatıralarda farklı bir yere taşınır.

Fakat baktım maçtan sonra Lincoln'e "Niye öyle atıyor ki?.." gibilerden yükleniliyor bazı programlarda.

Lincoln rakibi aşağılayacak bir tavırla yapsa ben de katılırım bu eleştiriye.

Fakat alakası yok. Bastı çalımı, koydu topuğu, direkt tribüne yöneldi.

Hakaret yönü bulunmayan, estetik bir numara yapmış oldfu Lincoln.

Hem böyle durumlarda abanılarak topun tavana asılması daha büyük bir hakaret gibi algılanmaz mı? Boş bir eleştiri, güzel bir gol, tatlı bir hatıra...
Yazarın Tüm Yazıları