İmam-ı azam Baykal hazretleri

Bu işi ilk başlatan kişi Ruhat Mengi’dir...

Artık tüyoyu hangi "Çağdaş din adamı"ndan aldıysa...

Ruhat Hanım dostumuz günlerden bir gün, "İslam’da başörtüsü farz değildir" dedi ve meydan okudu:

"Ey ulema! Ey alem-i İslam’ın kendine güvenen ilahiyatçıları! Çıkın karşıma, tartışalım."

Kendinden o kadar emindi ki...

Ha bire "Gelin" diyordu, "Gelin tartışalım... Nur Suresi’ni tartışalım... Ahzap Suresi’ni tartışalım."

Fakat ne yazık ki...

Ruhat Mengi’nin İslam düşünce tarihine geçecek bu "meydan okuması" bir türlü karşılık bulamadı...

İlahiyatçılarımız, gayet gerçekçi bir tutum takınarak, "Biz zavallı aciz ilahiyatçılarız... Ruhat Mengi ile nasıl baş edebiliriz ki?" diye düşündüler ve bu topa girmediler.

Ruhat Hanım da ne yapsın, baktı kimse meydana gelmiyor, bir süre sonra bu "Amatör fetva oyunu"nu eskisi kadar şevkle oynamamaya başladı.

* * *

Ancak...

Dün bir de ne görelim?

Koskoca CHP Lideri Deniz Baykal da Ruhat Mengi’nin açtığı yoldan ilerlemeye kalkışmasın mı?

Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, "Ey Baykal! Sen ne anlarsın din diyanet işlerinden?" şeklindeki posta koymasına fazlasıyla içerlemiş olacak ki...

"Biz imam-hatip tahsili görmedik ama icabında sana fıkıh dersi veririz" edasıyla meseleye dalıverdi...

Hem de öyle böyle değil...

Mübarek sanki İmam-ı Azam Hazretleri!

"Örtünme ayeti"nde geçen "Hımar" kelimesini tefsir etti, arada hadis okudu, değişik mezheplere göre açıklamalar yaptı, dinimize göre kadın saçının kaçta kaçının görünebileceğine dair değişik fetvalardan bir demet sundu, yetinmedi, "İslam’da büyük günahlar" meselesine girdi, baş açmanın büyük günahlar arasında geçmediğini söyledi...

Öyle bir yemiş yutmuş ki...

Bu ilimle Süleymaniye Camii’nde vaaz verir ve cemaat tarafından da "Bu hoca tam bir derya!" diye takdis edilir...

Sadece Deniz Baykal mı?

Bakıyoruz...

Son günlerde "Türban karşıtı direniş komitesi" başkanı gibi çalışan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Akaydın’a...

O da tıpkı Baykal gibi "içtihat kapısı"ndan müthiş bir dalış yapıyor...

"İslam dininde kaza uygulaması vardır" diyerek, kızlara "Namazı nasıl kazaya bırakıyorsanız, başörtüsünü de kazaya bırakın" diyerek bir "fetvacık" bahşediyor...

* * *

Ben ki...

Hayatı boyunca dini tedrisattan başını alamamış bir adamım...

İlkokuldan sonra bir buçuk yılımı İstanbul’daki Yeşil Camii Kur’an Kursu’nda geçirdim...

Tam 7 yılımı memleketin değişik imam-hatip mekteplerine adadım...

Ayrıca uzatmalı ilahiyat talebeliğim de vardır...

Ancak bu tahsile karşın...

"Din iman" mevzularında...

Ne Baykal kadar, ne de Rektör kadar rahat konuşamam...

Bu özgüven karşısında vallahi de billahi de şapka çıkarıyorum.

* * *

"Din İman" konusunda rahat konuşamam ama Deniz Baykal ile Rektör Bey’in gittikleri yolun "yol" olmadığını anlayacak kadar izan sahibiyimdir...

Dolayısıyla...

Bu "yeni fetvacılık akımı"nın önderlerine şunları söylemek isterim:

Bu gittiğiniz yol, yol değildir... Burası çıkmaz sokaktır...

Siz "İslam’da örtünün yeri" konusunda "Böyle" konuşursanız, karşı taraf da "Şöyle" konuşma hakkına sahip olur...

O zaman siyaset, yani "laik" kimliğe sahip olması gereken siyaset, "Fetvalar savaşı" ile yapılır hale gelir...

Yani referansı İslam olan bir savaş...

Bu mudur istediğiniz?

Siz İslam’dan kendi siyasi duruşunuza uygun bir fetva bulabilirsiniz...

Ama unutmayın, kutsal metinler çok farklı okuma biçimlerine elverişli metinlerdir...

Dolayısıyla aynı metinlerden karşı taraf da kendi siyasi tezlerine uygun başka fetvalar çıkarabilir...

Hem karşı taraf, bu konularda sizden çok daha mahirdir...

Ayrıca...

Diyelim ki "İslam’da başörtüsü yok..."

Ama buna rağmen bazı kadınlar başlarını örtmekte ısrarlı...

Ne yani?

"Bu dinde yok... Hadi işinize" mi diyeceksiniz...

Peki laik bir devlet, böyle bir yanıt verebilir mi?

Laik devlette referansı din olan izaha yer var mı?

Sözün özü şudur:

Ey "Laik cephe"nin büyük komutanları!

Lütfen fetva vermenin dayanılmaz cazibesinden kendinizi kurtarınız...

Bindiğiniz dalı kesmeyiniz...
Yazarın Tüm Yazıları