Eylül demek yaz tatilinin sonu, okulun başlangıcı demek. Mağazalarda rengarenk kırtasiye ürünlerinin vitrinleri süslemesi, çantaların tezgahlarda asılarak öğrencilere göz kırpması demek. Ailelerde ufak ufak hesapların yapılmaya başlanması, alınacak defter, kitapların listesinin hazırlanması demek.
Ya çocuklar için Eylül ayı ne ifade ediyor? Kimine yeni başlangıç, yeni arkadaş, yeni heyecan. Kimine sabah erken kalkmayla mücadele, akşam erken yatmamak için anneyle tartışma. Düzenin bozulması, uzun uyku saatlerinin azalması, aynı tip giysilerin giyilmesi, bir ayak kapıda, annenin kahvaltıyı ağıza tıkaması, telefondan okul saatleri içinden uzun süre ayrı kalma ve daha bir sürü şey.
Eylül onların kurtuluşu demek!
16 milyon öğrencinin bir kısmı pazartesi ders başı yaparken yaz tatilinin rehavetinden belki böyle ayrılacak. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan çocukların büyük kısmı da Eylül’ün gelişini birçok yaşıtına göre daha heyecan ve umutla bekledi. Çünkü 6-17 yaş arasındaki çocuklar 12-15 saat aralığında çalışırken Eylül onların bu koşullardan kurtuluşu demek.
Özellikle Günedoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde binlerce çocuk, ne okula uyum programına katıldı, ne de okulların başladığı ilk hafta sıralardaki yerini alacak. Buna tanıklık yapan Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü Metin İlci de bu durumu şöyle aktarıyor:
“Bazı okullarda az öğrenci olması nedeniyle sınıflar birleştirilerek dersler yapılıyor. Yüzüncü Yıl İlkokulu’nda da ders başladı ama çocukların tarlalarda olduğu için sınıflar boş kalıyor.”
Okula dönüşü kabus haline getirmemek için başlangıçta çocuğu hazırlamak en iyisi. Çocuğu özellikle ilk gün karşılacağı durumlar hakkında hazırlamak, ayrılma kaygısı yaşatmadan soğukkanlı ve kontrollü davranmak gerekiyor.
1.335.000’i aşkın çocuk ilkokula, 1.217.000’i aşkın öğrenci de ortaokula yarın başlıyor. İyisi mi paniğe kapılmadan, kaygılarınız her ne olursa olsun çocuğa yansıtmadan yeni bir yıla başlayın. Liselere başlayacak çocuğu olanlar için fazla söz söylemeye gerek yok. Onların maratonu devam ediyor. Birçoğunun ne okulları, ne de sınıfları belli. Eylül ayı sonunda ancak onlar okullu olduğunu anlayacak.
*
Teşviği kaçıranlar için ek zaman
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı açıkladı. 250 bin öğrenci için teşvik kontenjanı ayrıldı. Okul öncesinde her öğrenciye 2.500 TL verilecek. 50 bin öğrencilik kontenjan var. Ancak 24.342 başvuru olmuş. İlkokulda her öğrenciye 3 bin TL verilecek. 50 bin kontenjana 54.220 başvuru olmuş. Ortaokulda 3.500 TL veriliyor. 75 bin öğrenci kontenjanı var. Buraya da 61.339 başvuru yapılmış. Şimdi kontenjanları doldurmak için Bakanlık ek başvuru alıyor. Duymayan, başvurmakta gecikenlere duyurulur. 8-18 Eylül arasında hala şansınız var.
Aslında her şey iyi niyetle başlamıştı. Öğrenciler kendi okullarında, sınıflarında öyle pek de sınav havasına girmeden, kapıda veliler beklemeden belirlenen 6 dersten sınanacaklardı. Önce tek sınav kalktı, 6 sınav geldi eleştirileri oldu ama sonuçta adaylar da veliler de bu durumdan pek de şikayetçi olmadı. Üstelik sınavlara girdiklerinde sorular da korktukları gibi olmadı. Herkes mutlu, memnun hayatına devam ediyordu. İş tercihlere geldi. İşte en büyük sıkıntı orada başladı. Daha baştan özel okulu tercih edecekle, devlete gidecek ayrıştırılmadı. Hepsi tabir yerinde ise aynı sepete kondu. En önemli sorun da buradan çıktı zaten. Çünkü, önceki yıllarda özel okula gidecek 15-20 bin kişilik bir öğrenci grubu ayrılır, açık liseyi tercih edecekler zaten hiç bu işe bulaşmaz ki onlar da 100 bine yakın bir kitleyi temsil ederdi. Geride kalanlar da ya bölgelerindeki bir liseye, ya da meslek lisesi ile imam hatipe ailelerinin, çevrelerinin yönlendirilmesiyle giderdi. Yarış aslında 400-500 bin kişi arasında olurdu. Bunların iddialı olanları da ancak beşte biri kadardı. Ancak, sayı bu olmasına rağmen yerleştirmede her yıl burada da sorun yaşanır, yedek liste kayıtlarında bile öğrenciler diledikleri okula gidemezdi. İyi puan almasına rağmen, o iyi puanlı okulda boşluk bulunmasına rağmen nedense sistem bunları bir türlü buluşturmayı beceremezdi.
Bütün öğrenciler aynı havuzda
Bu yıl gelinen noktaya bakalım. Koleje gidecek de, iddiası olmayıp meslek lisesi ya da imam hatipe yazılacak da, açık liseye devam edecek de biraraya toplandı. Çünkü, genel lise kavramı kalktı. Yani eskilerin deyimiyle “düz lise” diye birşey kalmadı. Hepsi anadolu lisesi, fen lisesi ya da meslek lisesi oldu. İmam hatipleri de burada unutmamak gerekiyor. Bütün okulları tek havuza toplayınca çocukları da lise zorunlu olduğu için 600 bin aday için yerleştirme yapacağına bu yıl 1 milyon 291 bin adayı aynı havuza koydu. Karmaşa tercihlerde başladı, yerleştirmede tavan yaptı.
İşin ilginç yanı normalde yüzdelik dilime 11 bini aşkın öğrenci girerken bu yıl bu sayıya 2.400 öğrenci daha eklendi. Geçen yıl 1.000.049 öğrenci sınava girmişti. Yani her yüzdelik dilime giren öğrenci sayısı arttı, puanlar birbirine yakın oldu, okulların da yüzdelik dilimleri değişti.
Ayrıca genel başarı sıralaması verilmediği için özellikle kolejler öğrenci kaydında sorun yaşadı.
Avcılar’da oturanı Şile’ye, Erenköy’de oturanı Çatalca’ya gönderen, gayrimüslim öğrencileri imam hatipe yerleştiren sistem özel okullara yerleştirmeyi de etkiledi. Her ne kadar Bakanlık, kolejlere “alternatif yerleştirme” soruşturması açsa da olan veliye oldu. Kafası daha da karıştı, okul okul dolaşmaktan umudunu kaybetti.
Sıra nakillerin açılacağı bu haftaya gelince herkes umut içinde listeleri bekledi. Ama öğrendiler ki, boşluklar sadece cuma günü görülecekti. Bu da yığılma ve endişeyi arttırdı. Yüzler güleceğine asıldı. Bakanlık 15 bine yakın kontenjan açığı olduğunu açıkladı. Pazartesi bakalım bu açıklar sadece meslek liseleri mi, yoksa öğrencilerin gerçekten gitmek istedikleri Anadolu Liseleri mi?
750 ve üstü puan alanlar hayallerindeki okula uzaktan bakarken, bu puanın altı alanlar ise yabancı okullardan neredeyse vazgeçip Türk özel okullarının kapısını çalmaya başladı. Aslında bu durumun böyle olacağı önceden belliydi. TEOG sonuçlarına göre öğrenci alacak devlet liselerinin kayıt takvimi öne çekilseydi, özel okullarınki sonraya alınsaydı veliler de bu durumda kalmazdı. Sistemi suçlamak tek başına olmaz. Çocuklarının geleceğini garantiye almak isteyen birçok veli aynı anda birkaç okula hem ön kayıt, hem de kesin kayıt yaptı. Bir velinin üç ayrı okula kesin kayıt yaptığını duydum. TEOG sonuçlarına göre karar verecek. Çünkü panik içinde ve endişeli. Her okuldan 3’er milyar kesintiden 9-10 milyar kaybı da göze almış durumda.
Aslında bütün bu ihtimaller düşünülüp karar verilseydi zorluklar yaşanmazdı. Şimdi aynı zamanda Anadolu lisesi kayıtları ve özel okulların üçüncü kayıt dönemi başlayacak. Sonrasında nakil koşturması yaşanacak. Kilit, okulların açılmasına bir iki hafta kala ancak çözülür. Ya veli koşturmaktan vazgeçer, ya da sistemde düzeltmeler yapılır. Benden söylemesi.
**
7 bin okul yöneticisi açığa alındı
Okulların açılmasına kısa bir süre kala okul müdürleri ve müdür yardımcılarının yarısına yakını değişti. Bazı okullara yeni atamalar yapıldı, bazıları da yerlerine yenileri gelinceye kadar koltuklarında oturmaya devam edecek. Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki 40 bin okul yöneticisinden 16 bini 4 yıl ve üstü sürede aynı koltukta oturuyordu. Bakanlık geçtiğimiz Mart ayında bu konuda yeni bir düzenleme yaparak 75 puanın altında kalanları değiştireceklerini ve başka okullara yönlendireceklerini açıkladı. Bunun için de veli ve ilçe milli eğitim müdürleri ile okuldaki kıdemli öğretmenlerden oluşan bir komisyon karar verdi. Ve bütün bu komisyon kararlarının ardından 7 bin okul yöneticisi 75 puan altında aldığı için görevden alındı.
Bu müdür ve müdür yardımcıları bulundukları okulda yöneticilik yapamayacak, ancak başka bir okul müdürlüğü ya da müdür yardımcılığı için başvuruda bulunabilecek. Bu yöneticiler, yerlerine başka bir yönetici atanana kadar görevlerini sürdürecek.
Milli Eğitim Bakanlığı, bu yıl ilk kez özel okullara gideceklere para yardımı yapacak. Bu miktar 2.500-3.500 TL arasında değişecek. Toplam 250 bin öğrenci bu yardımı alabilecek. Özel okullar her ne kadar “ayrım yapılmadan” bu desteğin verilmesini ve halen eğitim görenlerin de bundan yararlanmasını istiyorsa da henüz gelişme yok. Meraklısına hatırlatmakta yarar var. Başvurular 18 Ağustos’tan 25 Ağustos’a kadar uzatıldı. Okul öncesi ve ilkokullarda 50’şer bin, ortaokul ve liselere ise 75’er bin öğrenci destekten yararlanacak.
En fazla destek de sanılanın aksine İstanbullu öğrencilere verilecek. Kentte 78 bini aşkın öğrencinin bu destekten yararlanacağı tahmin ediliyor. Ankara, İzmir de aslan payın en fazla kapan iller arasında yer alıyor. En az kontenjan ise Artivin’e ayrıldı. Lisede özel okul bulunmayan illere kontenjan verilmedi.
Her ne kadar İstanbul’a fazla pay verilse de eğitim ücretleri düşünüldüğünde en fazla Anadolu’daki velinin bu destek işine yarayacak.
İşte destek almak için yapılması gerekenler:
? Veli olarak e-okuldaki “Özel Kurumlar Eğitim ve Öğretim Desteği Menüsü” üzerinden başvuruda bulunabileceksiniz.
? Sizin yaptığınız bu başvuruyu özel okul ilçe onayından geçirecek.
Geçmiş yıllarda bu süreci yaşayanların işi kolay değildi, ama bu yıl kayıt karmaşası var. Çünkü, bu yıl özel okullarla devlet liselerinin kayıt takvimi çakıştı. Aynı tarihlerde olunca veliler de çocuğunu güvenceye almak için özel okula da kayıt yaptırdı. Hem de bir değil, birkaç okula ön kayıt yaparak, çocuğunun açıkta kalmasını önlemeye çalışıyor. İstanbul’daki yabancı okul kayıtlarının listelerini inceleyin ilk 50 öğrencisinin 4 okulda da ön kaydını görmeniz mümkün. Büyük ihtimalle kesin kayıt hakkı elde ettikten sonra da, TEOG sonuçlarının açıklanacağı 22 Ağustos sonrasında tablo yine değişecek. Ama lise yerleştirmelerindeki asıl karmaşa nakil başvurularının alınacağı 25-28 Ağustos sonrasında düzelecek.
Birinci ön ve kesin kayıtları biten özel okullar için veliler heyecanla 18-19 Ağustos’u bekliyor. Çünkü, ikinci ön kayıtlar olacak. Sonrasında 20-21 Ağustos’ta kesin kayıtlar açıklanacak. Burada da her ne kadar Türkiye Özel Okullar Birliği Eş Başkanı Cem Gülan, özel okul puanlarının sürpriz bir şekilde yükseleceği mesajını verdiyse de 25 Ağustos sonrasını beklemek gerekiyor.
İmam Hatip yazmayan gitmeyecek
Bu yıl velilerin kafasındaki en büyük soru işaretlerinden biri de, devlet liselerinde bir yere yerleşemeyen çocukların imam hatibe gönderilmesi endişesi idi. Çünkü, Bakanlığın bir liseyi kazanamayanı boş kontenjanı olan okullara gönderebileceğini açıklaması endişe yaratmış, bu durumda da birçok veli özel okulun kapısını çalmıştı. Ama, hem Bakan Nabi Avcı, hem de Müsteşar Yusuf Tekin, kesin bir dille hem A grubunda 15 okulda, hem de B grubunda 4 lise türünde imam hatip okullarını yazmayanı bu okullara göndermeyeceklerini açıkladı. Müsteşar Tekin, öğrencilerin bu durumda kendi ilçeleri dışında bir yerde yazdıkları okul türüne gönderebileceklerini ve kesinlikle istemediği okul türüne yönlendirmeyeceklerini kesin dille vurguladı.
Yükseköğretim kurumlarındaki her bir diploma programının hazırlık sınıfı dahil her bir sınıfı için Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi kılavuzlarında öngörülen öğrenci kontenjanının yüzde 30’u kadar yıllık kontenjan ayrılacak. Yani bir bölümü kazanan öğrenci, dilerse ve puanı da uygunsa başka bir alana geçiş yapabilecek. Yatay geçiş için son tarih 30 Ağustos. Kayıtlar ise Eylül’de yapılacak. Tek kriter öğrencinin kayıtlı olduğu programa yerleştiği yıldaki ÖSYM yerleştirme puanları.
Bu uygulama aslında hangi mesleği seçeceğine karar veremeyen ya da birkaç bölüm arasında gidip gelen üniversite adayları için ideal. Çoğunlukta aslında bu durumda. Üniversite kapısında hangi mesleği seçeceği konusunda kafası karışık milyonlarca aday var.
Hangi mesleği seçeceği konusunda kararsız olan bu adayların birçoğu da ya ailesinin ya da rehber öğretmenlerinin veya arkadaşlarının etkisinde kalarak tercih yapıyorlar. Kendi ilgi alanları, neyi yapabilecekleri konusunda kararsız olanlar ya üniversiteye gittikten sonra yeniden sınava giriyor ya da istemeyerek, sevmeyerek o bölümü bitirmeye çalışıyor.
Aslında YÖK iyi bir karar alarak, kararsız adaylara büyük destek veriyor. Uygulama yatay geçişlerde öğrencinin kayıt olduğu yıldaki merkezi yerleştirme puanlarının başka bir diploma programına girdiği yıldaki taban puanına eşit veya yüksek oması gerekiyor. Örneğin, İşletme (puan türü TM1) programında kayıtlı bir öğrenci merkezi yerleştirme puanları arasında MF4 puanı varsa ve bu öğrencinin MF4 puanının geçmek istediği İnşaat Mühendisliği programının taban puanına eşit veya yüksek ise uygulama esasları çerçevesinde yatay geçiş yapabilecek.
Geçişler hazırlık sınıfında olabildiği gibi ara sınıf veya son sınıfta bile yapılacak. Üniversiteler de bunun için öğrenci kontenjanının yüzde 30’u kadar yıllık kontenjan ayracak.
Başvurular her yıl eğitim öğretim dönemi başlamadan önce yapılacak. Bahar döneminde başvuru alınmayacak. 30 Ağustos’a kadar bölüm değiştirmek için başvurudu bulunacak, 15 Eylül’e kadar da kimin hangi bölümde okuyacağı netlik kazanacak.
Önce ortaokul son sınıf öğrencilerinin iyi bir liseye kayıt olmak için girdiği Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) ile başlayalım. 1 milyon 200 bini aşkın ortaokul 8’inci sınıf öğrencisinin birinci dönem girdiği merkezi ortak sınavın yürütmeyi durdurmasına Milli Eğitim Bakanlığı’nın itirazı ve ardından puanların yeniden hesaplanmasının gündeme gelmesi velilerin kafasını karıştırdı.
Bir yandan devlet liseleri için TEOG için tercihleri düşünürken, bir yandan da özel okullar takvimini araştırıyorlar.
Velilerin kafası karışırken Bakanlığın hukuk bürosu da yaz boyunca çok terleyecek. Öğrendiğime göre sınavlarla ilgili onlarca dava ile tek tek uğraşıyorlar. Bu davaları mazeret sınavı ile asıl sınavlar arasında haksızlık olduğuna yönelik açılan davalar izleyebilir.
En iyisi mi iyi bir tatil yapıp, bunlara fazla kafa yormadan tercih dönemine yoğunlaşmak. Zaten Temmuz sonuna kadar da bütün bu konular da açıklık kazanır.
Üniversitelerin tanıtım bütçesi
LYS’lerde durum daha da zor. 7-17 Temmuz arasında yapılacak tercih döneminde üniversitelerin kıyasıya yarışı var. Sokak ilanlarından, televizyonlara, gazete sayfalarından sosyal medyaya kadar her alanı değerlendiren vakıf üniversiteleri, bütün tanıtım stratejilerini son 15 güne sığdırıyorlar.
Yıl boyunca adaylara kendilerini tanıtmak, açtıkları bölümlerle ilgili bilgi vermek, marka değerlerini oluşturmak yerine bu birkaç güne neredeyse 24 saat adayların tercihlerinde etkili olmaya çalışıyorlar.