Ayşe Aral - Kelebek

Hayvanlar alemi...

22 Eylül 2016
Ben kötü bildiğimiz şeyleri, canımızı yakanı ve hatta bir başkasının canını yakanı “hayvan” diye adlandırmayı, tanımlamayı sevmiyorum.

Kızgınlıkla, bir anlık öfkeyle “Hayvan herif!” ya da “Bu kadın hayvan ya, şunu bunu yaptı!” denilmesini sevmiyorum.
Hayvan deyince benim aklıma gerçek hayvanlar geliyor çünkü, öyle de kalsın istiyorum.
Allah’ın sessiz kulları olan, şirin, tatlı, korunmaya ve şefkate muhtaç sadık dostlarımız onlar.
O kadar canlar ki, o kadar arkadaş canlısı ki hepsi... Sen onu bir sev, o seni bin sever, öyle yani...
Kim beslediği bir kedinin, köpeğin ya da olası başka bir hayvanın yanındayken nasıl mutlu olduğunu hatırlamaz?
Ve göçüp gittikleri zaman yaşattıkları acıyı unutabilir?
Ailemizin birer ferdidir çünkü onlar...

Yazının Devamını Oku

Şortumu giydim bekliyorum

20 Eylül 2016
Yanarım yanarım şu zibidi herif bana rast gelmedi diye yanarım.Ah o tekmeyi bana atsaydı vallah billah parçalardım adamı.

Bu tekme benim inancıma, sizlerin inancına, hayattaki duruşumuza atılan bir tekmeydi.
Yahu sen nasıl bir eziksin adam kılıklı yaratık?
Hangi dinde var kadını tekmelemek?
İster şort giyerim, ister mini etek, ister kırmızı rujumu sürer gezerim!
Kılığımın kıyafetimin ortama uygunluğuna sen mi karar vereceksin...
Benim namus bekçim misin sen?
Nereden geldin buraya, hangi gezegenden?

Yazının Devamını Oku

Sinan Çetin’in oğlu...

16 Eylül 2016
Ben bir yazı yazmıştım daha önceleri, hem Sinan Çetin’in hem de Fahir Atakoğlu’nun oğulları hakkında... Ama olmadı, gün denk düşmedi ve yayınlanamadı maalesef.

İkisi de kazaya sebebiyet verdiler.
Hele bir tanesi, yani Sinan Çetin’in oğlu, ölümle sonuçlanan bir kaza yaptı.
Bu çocuğun daha önceden kırdığı cevizler var, aldığı cezalar var...
Ne yapıyor genç abimiz?
Alkol alıyor, sonra arabasına biniyor, Allah ne verdiyse basıyor gaza!
Onun içtiği ve sokaklarda gezindiği gecelerde velev ki yolunuz kesişti...
Biçer geçer, her şey beklenir.

Yazının Devamını Oku

Çok şükür...

15 Eylül 2016
Şükür kelimesi çok önemli, inanın ki.

Her gün şükür ettikçe, her şeye ve yanınızda olan herkese şükür; büyük mucizeleriyle geri dönüyor size.
“Çok şükür, Allah’ım şükürler olsun” demek büyük bir etki yaratıyor evrende.
Dinimizde de, Metin Hara’yla çalışırken de, Aylin’le kendini iyileştirme ve Beki’yle melekler çalışması yaparken de, Ho’oponopono ile uğraşırken de hepsinin ortak son sözü “çok şükür”.
Şükrediyor muyuz sizce yeterince?
“Ben şükrediyorum valla” diyenleriniz var, “Aman ya neye şükredeyim, hayatım çok kötü”, “Parasızlık, annem hasta, ülkenin durumu malum” diyenleriniz var.
Size önce bir şey anlatacağım.
Ben 7 yaşındaydım, arada derede bir yaş. Ne bebeğim ne de tam çocuk, öyle bir ara yaş ki bu içim kavruluyor.

Yazının Devamını Oku

Siz kendinizi ne sanıyordunuz?

13 Eylül 2016
Sahi siz kendinizi ne sanıyordunuz?Yani hangi burç?Benim gibi kova mısınız? Yalan o yalan, siz direkt oğlak burcusunuz.

Benim her kötü huyumu kova burcuma bağlayan, bir halt ettiğimde “Kova bu işte kova” diyen ve kendini balık burcunda sanan annem, meğerse kovaymış!
Kızım “Çok dengeliyim ben, burcumdan kaynaklanıyor olsa gerek!” der hep.
Sus otur aşağı Begüm, bir kere sen terazi değil başaksın.
Bu durumda bir tek kardeşim Ayça yırtıyor, çünkü aslanlar aynı burçta kalmaya devam ediyor.
O burcun da tarihlerinde farklılıklar var ama bizimki ayın 11’i, oradan yırtıyor.
Burçlara pek inanmam ama burçsuz da kalmam.
Fala inanmamak, falsız da kalamamak gibi bir şey bu.

Yazının Devamını Oku

Ben lucid oldum

9 Eylül 2016
“Ay yine ne oldun Ayşe?” demeyin.Bu bir hastalık değil, ishal gibi falan değil, böbreklere karaciğere oturmuş bir virüs değil.

Evvelsi gün bir kız arkadaşımla sohbet ediyoruz.

Bana diyor ki “ya Ayşe senin geçen günkü rüyalarla ilgili yazdığın yazıyı okudum, hep uçuyorum diyorsun mesela sıklıkla.”
“Evet” diye cevap veriyorum ee?
“Kızım sen lucid olmuşsun bence hem de çok kere!”
“Ne olmuşum?”
“Bak şimdi” diyor, “lucid dreaming (lucid rüya görmek) diye bir şey var, hayret hiç duymamana inanamadım. Ay senin kadar rüya gören biri! Şaşkınlıktayım!”
Ben suratına bön bön bakmaya devam ediyorum, “ee anlatsana biraz, nasıl bir şey bu?” diyorum.

Yazının Devamını Oku

Kendini kendin iyileştir

6 Eylül 2016
Yazdım size defalarca Aylin’i. Şimdi yazacağım o çalışmalardan sonra olan biteni.

Pek merak ediyorsunuz çünkü haklı olarak, e-postalar geliyor sürekli Aylin’in telefonunu, ne yaptığını soran...
Ben çok dertliydim, her şeyi kendime dert ederdim.
Bir de çok mutsuzdum.
Gece uyumak beni rahatlatan şeydi. Ama sabah uyanmak bir nefretti.
Kendimi güçsüz ve mutsuz hissediyordum hep.
Depresyonda da değildim, biliyorum çünkü depresyonun ne olduğunu. Daha önce yaşamışlığım var.
Yok, bu aynı şey değildi.

Yazının Devamını Oku

May neym iz Aslı

30 Ağustos 2016
Bodrum’da dolanıyorum...Çocuklar görüyorum ufacık tefecik, yaşları üçle yedi arası.

Bazıları arkadaşlarımın çocukları, bazılarını hiç tanımıyorum.
Benim Begüm’üm koca bir kazık olduğundan, ne sevdiriyor kendini ne öptürüyor.
Hal böyle olunca seviyorum bu çocukları, ya o kadar temiz ve saflar ki...
Birinin yanına gidiyorum mesela “na’pıyorsun, çok sekersin” diyorum, cevap geliyor “thanks (sağol)” diye.
Bir diğerine adını soruyorum “(benim adımı mı soruyorsun yani hı ben Aslı’yım) “you mean my name hi ay am Aslı” diyor.
Her seferinde bu böyle oluyor, işin tuhafı anneleri de onlarla İngilizce konuşuyor.
“Give my toy back (oyuncağımı geri ver)”

Yazının Devamını Oku