GeriSeyahat EVLER VE ÅžEHÄ°RLER (I) Muhafazakar görüÅŸlü sayılabilecek mimarlarımızdan birisi, 30 senede bir yıkılacak evler yapsak, ÅŸehirlerimiz bu hale gelmezdi der.
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
EVLER VE ÅžEHÄ°RLER (I) Muhafazakar görüÅŸlü sayılabilecek mimarlarımızdan birisi, 30 senede bir yıkılacak evler yapsak, ÅŸehirlerimiz bu hale gelmezdi der.

EVLER VE ÅžEHÄ°RLER (I) Muhafazakar görüÅŸlü sayılabilecek mimarlarımızdan birisi, 30 senede bir yıkılacak evler yapsak, ÅŸehirlerimiz bu hale gelmezdi der.

EVLER VE ÅžEHÄ°RLER (I) Muhafazakar görüşlü sayılabilecek mimarlarımızdan birisi, 30 senede bir yıkılacak evler yapsak, ÅŸehirlerimiz bu hale gelmezdi der. Tabii ÅŸehirleri iÅŸgal eden beton yığınlarını görünce insanın ona hak vermemesi imkansız. Ancak satırarasında baÅŸka bir ÅŸey var. Hatta arada deÄŸil çok da belirgin. Bir ev en fazla otuz sene sonra yıkılır, yerine yenisi yapılır, böylece kuÅŸakların sonrakiler üzerindeki tahakkümü ortadan kalkar. Postmodernist söylem bu. HerÅŸeyi iktidar iliÅŸkileri üzerinden tanımlayınca böyle sonuçlara varmak olası.Aslına bakılırsa haklı yönleri de var. Mesela ben Safranbolu evlerini dolaÅŸmaktan nefret ederim. Klasik Anadolu sivil mimarisinin örnekleridir. Bazı ayrıntılar dışında Kütahya'da, Safranbolu'da, Kastamonu'da aynı evlere rastlayabilirsiniz. Safranbolu evlerinin özelliÄŸi biraz da üzerine kurulduÄŸu topografyanın neticesi. Orada evler bir sinemanın, ama iyi bir sinemanın koltukları gibi bir vadinin yamaçlarına dizilirler. Åžimdi yazgünlüklerinde çok sık söze karışan çok bilmiÅŸ arkadaÅŸlardan biti Safranbolu'nun vadi deÄŸil kanyon üzerine kurulduÄŸunu söyleyecek. Bu neticeyi deÄŸiÅŸtirmez, diyeceÄŸimiz ÅŸudur, bu evler birbirinin manzarasını kesmez, her ev ÅŸehre doÄŸru bakar. Ancak bu Safranbolu'ya has bir özellik deÄŸil. Ankara'ya bir saat uzaklıkta ÅŸirin bir kasaba olan AyaÅŸ da bir vadinin dik yamaçlarına kurulmuÅŸtur, burada da ÅŸehir merkezi vadinin dibinde, yani, su nereden geçiyorsa oradadır. Hemen söyleyelim orada ÅŸehrin Cuma camisi de yeralır. Bakınız bu ikisi arasındaki bir baÅŸka benzerlik, belki buna Kastamonu'yu dahil edebiliriz, bu ÅŸehirlerde Osmanlı hükümet konakları, vadinin iki yanındaki yamaçlardan birinde yüksek bir yerine kurulur. Safranbolu'daki de, AyaÅŸ'taki de yanmıştır. Kastamonu'daki gayet saÄŸlam duruyor. Hükümet binalarının sık sık yanması ayrı bir mesele, bu hükümet binaları aslında bambaÅŸka bir konu... Biz evlerden söz ediyorduk... Evet, ünlü mimarın dediÄŸi gibi olsaydı, yani otuz yılda bir yıkılan evler, bugün Safranbolu diye bir ÅŸey de olmazdı. Aslına bakılırsa söz Safranbolu'ya gelince, insanın "yıkılsın yahu" diyeceÄŸi geliyor, çünkü burası son yıllarda Ankara'nın turla sosyalleÅŸen ahmak memurlarının haftasonu sayfiyesi haline gelmiÅŸ durumda, pek hoÅŸ deÄŸil, Antalya Kaleiçi nasıl oralarda dolaÅŸan Almanlar için inÅŸa edilmiÅŸ hissi verdiyse bana, bu Safranbolu da bir memur kantinine benziyor diyebilirim. Bütün numarası da bu müzeye dönüştürülmüş evler. Hadi yazgünlüklerinden alıştık, yazı bizi nereye götürüyorsa oraya gidelim...Bu ev gezilerinden birini de Kastamonu da yaptık. Liva Konağını gezdik, bunlardan artık neredeyse hemen hemen her yerde var. İçine garip garip plastik mankenler koyuyorlar, üzerlerinde yerel giysiler, iÅŸte burası gelin odası, burası misafir odası, burası selamlık. Ä°yi hoÅŸ, iÅŸte insanlar bir zamanlar nasıl yerlerde yaÅŸarlardı, öğrendin diyorsun. Ama o evin müze havası hiçbir ÅŸeyden zevk almamanızı saÄŸlıyor çünkü biliyorsunuz orada kimse yaÅŸamıyor, ev de yaÅŸamıyor, bir ÅŸeyler olmuÅŸ, deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ, baÅŸka bir hale sokulmuÅŸ. (Madem Kastamonu'dayız devam edelim.) Liva Konağı, Hükümet konağının karşı tarafında. (merak etmeyin oraya gidenler mecburen Hükümet Konağı'nın önünden geçerler, son derece kolay bulması), Liva konağının yanından hemen sola dönün ve yürümeye baÅŸlayın. Çok deÄŸil (küçük taÅŸra ÅŸehirlerinde yol sorarken, ahalinin orası çok uzak, yürünmez demesine aldırmayın) bir beÅŸ dakika sonra Karanlıkevliya Türbesi levhasını göreceksiniz. O yöne deÄŸil, sola gidince de 75. Yıl Cumhuriyet sokağına giriyorsunuz. Öbür sokağın adı türbeyle aynı. Bu sokakta bir ev, evin içinde odalar, odaların içinde ne var, bilmiyorum, çünkü girmedim, bu evin tam karşısında çok daha ihtiÅŸamlı olan Konağı dışardan seyretmeyi tercih ettim. Köylerin isimlerinin deÄŸiÅŸtirildiÄŸini biliyoruz, sokakların da deÄŸiÅŸmeye baÅŸlamış. Köy isimleri deÄŸiÅŸtirilmesi ilgi çekici bir konu. Sivas-Zara arasında Zara'ya baÄŸlı Tödürge köyü, Demiryurt olarak deÄŸiÅŸtirildi. Bu köyün tam karşısındaki göl de aynı ismi taşıyor. Bu isim deÄŸiÅŸikliÄŸi TürkçeleÅŸtirme adına yapılıyor. Ama deÄŸiÅŸtirilen, bir Türk boyunun ismi, Tödürge yani Dodurga. Yine Karadeniz'de adı Simriya (konuÅŸtuÄŸum kiÅŸi böyle söylemiÅŸti.) olmuÅŸ AÄŸaçseven köyü. Åžimdilerde, Ankara'nın çeÅŸitli yerlerine beton, kiÅŸiliksiz apartman dikmekle meÅŸgul bir babanın oÄŸlu Simriyalı da, belli ki "nerelisiniz?" sorusuna, yıllardır "siz ermeni misiniz ya?" diye bir ikincisiyle karşılaÅŸmaktan sıkıntıyla yanıt vermiÅŸ ki, köyün ismiyle müsemma olduÄŸunu, çünkü köyde herkesin aÄŸaçları çok sevdiÄŸini söylüyor. BahsettiÄŸi yer doÄŸanın resmen aÄŸaç fışkırdığı Karadeniz, sevsen de sevmesen de aÄŸaç var orada. Senin bu aÄŸaç sevgin eÄŸer bir çölün ortasında bir vaha yaratabildiysen dikkate deÄŸer. O zaman bizde o vahanın adının oraya yakıştığını söylerdik. Birileri yahu Kastamonu'da deÄŸil miydik, Zara'da, AÄŸaçseven Köyü'nde ne iÅŸimiz var diyor. Duyuyorum. Ama baÄŸlayacağım. Åžimdi Kastamonu'ya geri dönelim, 75. Cumhuriyet sokağından düz devam edelim. SaÄŸda 16 no'lu bir eski, terkedilmiÅŸ ev var. Ama o ev yaşıyor. Hemen ilerde solda 19 numaralı ev de yaşıyor. Hatta onun içine girin. Arkadaki bahçedeki aÄŸaçlardan erik koparıp yiyin. Her adımda gıcırdayan merdivenlerden yukarı çıkın. Orada, iÅŸte bir zamanlar o erik bahçesinde koÅŸan çocukların sesleri hala duruyor, orada eyvanda aÄŸlayan gelin kızın söylediÄŸi gurbet türküsü de çalınabilir kulağınıza. O evin ne ismi var, ne plastik poÅŸetlerle gezilen düzenli odaları ama yaşıyor...Mesela ben Ãœnye'de gezdiÄŸimiz bir sokağı ve o sokakta gördüğüm bir evi hiç unutmam. Ãœnye'nin merkezi küçük. Hükümet binasını, onun önündeki meydanı bulun. Arkanızı denize verin. Solda bir hamam göreceksiniz. Hamamın arkasından yukarı doÄŸru yürüyün. Ä°lerde bir yokuÅŸ var. O yokuÅŸ zaten sizi yıllar önce döşenmiÅŸ arnavut kaldırımlarıyla kendine çağıracaktır, direnmeyin, gidin. "Kadılar YokuÅŸu", sizi çağıran. Osmanlı yıllarında buralarda Kadılar otururmuÅŸ. Üç tane ev var bu yokuÅŸta. Üçünün de muhteÅŸem kapıları. Ä°lki hemen solda, biri ilerde saÄŸda, öbürü yokuÅŸun tepesinde. Ortadaki evin sahibinden izin alabilirseniz içeri girin. Liva Konağı denilen yerde olduÄŸu gibi, çift merdivenden yukarı çıkıyorsunuz, çok hoÅŸ sahipleri de var. Ev yaşıyor iÅŸte, 30 deÄŸil 100 yıldan fazladır yaşıyor. Ãœnlü mimara nazire yapıyor. Hem evin kendisi hem de içindekileri. Öyle ya ne kadının ne adamın yüzünde hallerinden ÅŸikayet eden bir ifade vardı. Olsa bile giriÅŸte saÄŸda duran çerçevesi sedef kakmalı aynaya her baktıklarında utanırlardı kendilerinden.Bu tür evlerden çok kalmadı artık. Müzeye çevrilenlerin ruhlarını kaybettiÄŸi aÅŸikar. Mimarın söylediÄŸi gibi 30 yılda bir deÄŸiÅŸmiyor belki ama bir zamanlar eyvanlı, bahçeli, sofalı evlerde yaÅŸayan bir ahfadın çocukları ÅŸimdilerde mutfağıyla salonu, tuvaletiyle banyosu bir evlerde yaşıyor. Sokakların isimleri, köylerin isimleri deÄŸiÅŸiyor. Ne güzel,yeni nesiller eskilerinin tahakkümünden kurtuldu iÅŸte. 30 yılda bir referandumla ÅŸehirlerin isimlerini deÄŸiÅŸtirelim. Cumhuriyet'in yüzüncü yılında Ä°zmir'in isminin "100" olarak deÄŸiÅŸtirilmesini istiyorum. Çünkü Ankara-Ä°stanbul arası bir ÅŸey olan, o liman ÅŸehrinde her sokağın bir ismi deÄŸil, numarası vardır. Eskidendi, evlerin içinde oturan ailenin ismiyle anılması. Sanki her ÅŸey postacılara kolaylık olsun diye yapılıyor. 26.cadde, 122. Sokak, 3/10, Atakent- Ä°stanbul adresinde, farkındayız Ä°stanbul çok eski kalıyor ve bu bizim gibi modern bir millete bu yakışmıyor efendiler!Evet, evet ben de numaramı istiyorum! Lisedeki hocam gibi çağırsın beni herkes bundan böyle. 468 Hakan. Buradayım sayın okur kitlesi. Ruhsuz müze evlerin tozlu odalarında gördüğünüz, sakallı mankenlerin size bakan donuk gözleri gibi gözlerim, oradayım, sizi gözlerim. Hepimiz, hepimizin büyük biraderleriyiz, buradayız.HaKan KAYNAR - 6 Ekim 2000, Cuma Â
False