GeriSeyahat Parklardan göl manzarası harika vitrinler saat ve çikolata dolu
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Parklardan göl manzarası harika vitrinler saat ve çikolata dolu

Parklardan göl manzarası harika vitrinler saat ve çikolata dolu

Diş hekimi Engin Ersöz, yedi yıldır eşi Funda Ersöz’le dünyayı geziyor. Yılda iki ya da üç kez yurtdışına çıkıyor, çok yer görmek yerine bir şehri mümkün olduğunca derinlemesine keşfetmeyi tercih ediyor.

Dönüşte izlenimlerini, fotoğraflarını internette yayımlıyor. Geçen kış İtalya-İsviçre arasındaki Como Gölü kıyısındaki Lugano’ya gitti. Engin Ersöz, kentin bir günde gezilebileceğini söylüyor. "Euro’ya geçildiği halde hálá Frank kullanan, dil olarak hem Fransızca hem İtalyanca’nın konuşulduğu, kafa dinlemek için ideal bir şehir" diyor.

Doç. Dr. Engin Ersöz (41) ve Dr. Dt. Funda Ersöz (41) tam anlamıyla gezgin. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Diş Hekimliği bölümünde çalışan çift tüm izinlerini seyahat için kullanıyor. Başlıca seyahat alışkanlıkları, kısa zamanda çok şehir gezmek yerine tek şehre uzun zaman ayırıp, iyice öğrenmek. Ankaralı Doğa Gezginleri ve Ankaralı Gezginler gibi seyahat gruplarına da üyeler. İkilinin seyahatleri eskiden daha kısayken artık en az 10 gün sürüyor.

Seyahat etmenin ciddi bir uğraş olduğunu söylüyor Engin Ersöz: "Gittiğim kent hakkında her şeyi bilmek isterim. Geziye çıkmadan birkaç ay önce internetten gideceğim yerin haritalarını, özelliklerini ve hakkında yazılmış kitapları bulup getirtiyorum ve oturup çalışıyorum. Gittiğim her yere oranın bir vatandaşıymış gibi bilerek gidiyorum. Keşiflerimi, izlenimlerimi unutmamak için seyahatimin her anında not alıyorum. Dönüşte www.gezilerimiz.com isimli sitemde fotoğraflarla birlikte yayınlıyorum." Engin Ersöz şu ana kadar Nepal, İsveç, Hollanda, Fransa, İsviçre, Slovenya, Suriye, Lübnan, Mısır, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Macaristan ve İtalya’yı gezmiş. 30 günlük yıllık izninin her dakikasını seyahat için kullanıyor. Bu yılın geri kalan bölümü için planlarını çoktan yapmış: Fas turu yapacak, Moskova’ya gidecek. Ardından 14 gün sürecek Bankong, Hongkong, Singapur seferine çıkacak.

YOLUMUZ TESADÜFEN DÜŞTÜ

Engin Ersöz ve eşini Lugano’ya tesadüf sürüklemiş: "Aslında İtalya’ya gitmiştik ve aklımızda ne Lugano’ya ne de İsviçre’ye geçmek vardı. Milano’da sıkılınca başka bir yer aradık. Haritaya baktık. İtalya’nın kuzeyinde, Milano’dan kolayca gidebileceğimiz Como Gölü yakınlarındaki Lugano’yu gördük. Hemen yola çıktık." Sınırda pasaport kontrolünün hiç önemsenmediğini söylüyor Ersöz. "Milano’dan Basel treniyle iki saat sürüyor. Shengen vizeniz ya da yeşil pasaportunuz varsa trende yapılan pasaport kontrolü çok yüzeysel. Sadece zenci ve Meksikalıları didik didik arıyorlar. Bize pek dokunmadılar. Bu yarı İtalyan yarı İsviçre kentinin nüfusu 53 bin kişi. İsviçre Frangı ve Euro’yu bir arada kullanıyorlar. Şehir İsviçre’nin güneyinde olsa da başkent Zürih’e ve büyük şehirlere göre çok sapa. Özellikle İtalya gezisindeyseniz ve Milano taraflarındaysanız çok kısa bir yolculukla Lugano’ya ulaşabiliyorsunuz. Şehrin her köşesinde saatçi, pizacı ve çikolatacılar dikkat çekiyor. Merkür çikolatacısını, çikolatalarının lezzetini unutamayacağım. Lüks dekorasyon mağazaları, ünlü markaların mağazalarıyla dolu olan Lugano’da hayat biraz pahalı."

MUTLAKA GÖL TURUNA ÇIKIN

Engin, mutlaka göl gezisine çıkılmasını tavsiye ediyor: "Şehri çevreleyen Lugano Gölü’nde yapılan tekne gezilerine katılmanızı öneririm. Bir saatlik olanlarından yemekli tam günlüğe kadar değişik alternatifler mevcut. Turların hareket ettiği nokta, tren istasyonuna beş dakikalık yürüyüş mesafesinde. Finüküler yoluyla da göle ulaşabilirsiniz. Şehir gölde bir yarımadanın başlangıcına, iki koy arasına kurulmuş. Yerleşim bölgeleri üçe ayrılmış. Lugano Gölü’nün etrafında farklı özellikleri bulunan tepeler var. Bu tepelerde park ve bahçelerden lokantalara kadar turistler için yapılmış pek çok mekan bulunuyor. Bahçeleri ve tepeleri gezmek çok kolay ve az zaman alıyor. Yani isterseniz bunlardan hepsi olmamak kaydıyla dolaşılıp bir günde dönülebilir. Ama tüm turistik mekanları gezmek istiyorsanız günü birlik turları hergün farklı farklı kullanıp dört günde şehri bitirebilirsiniz."

TRENLE KENT TURU

"Lugano, gölün üst tarafında kalan Lugano ve Malcantone bölgeleriyle alt tarafında kalan Mendrisiotto bölgesinden oluşuyor. Ana yerleşim alanı Lugano bölgesi. Önemli turist aktivitelerinin başında gölü çevreleyen tepelere çıkış yer alıyor. Bunlardan 912 metre yüksekliğindeki Mount San Salvatore’ye, Paradiso’dan yarım saatte bir hareket eden kablolu sistemle ulaşılıyor. 933 metrelik Mount Bre’ye finükülerle çıkılıyor. Mount Lema ise tam 1624 metre yüksekliğinde. Teleferikle 10 dakikada ulaşılıyor. Çevredeki dağların en yükseği ve önemlisi Mount Tamaro 1961 metre yüksekliğinde."

Lugano’nun güzelliklerinin önemli bölümü park ve bahçelerde. Bunlar tepelerin üzerine kurulu. Belvedere, Ciani Park, Tassino adlı botanik bahçeleri arasında en önemlisi: San Grato. Eğer bitkilerle, doğayla pek ilgilenmiyorsanız şehri gezebilirsiniz. Tur konusunda Ersöz’ün önerilerine gelince: "Çok fazla vaktiniz yoksa, hızlı bir Lugano turu istiyorsanız; Indirizzo (La Ferrica Rossa, The Red Arrow) adı verilen turist tren tam size göre. 10 kilometrelik bir parkurda 40 dakika süren bu tur, şehirdeki hayat pahalılığı göz önüne alınırsa sudan ucuz: 5 CHF."

Engin Ersöz, kentin turist danışma merkezinin çok iyi çalıştığını, ücretsiz geziler düzenlediğini özellikle vurguluyor. Haftanın neredeyse her günü farklı bölgelere ücretsiz geziler düzenleniyor. Her pazartesi klasik Lugano turu, her perşembe Lugano tarih turu, her pazar park ve bahçeler turu, her cuma Monte Bre turu yapılıyor. Ayrıca her salı sadece 65 İsviçre Frangı karşılığında günübirlik Milano turuna çıkmak mümkün.

Lugano’da otel alternatifi de çok. Fiyatlar 40 ila 300 Euro arasında. Grand Hotel, Grand Hotel Eden gibi otellerde iki kişilik odanın geceliği 200-300 Euro arasında. Tek yıldızlı otellerde iki kişilik oda fiyatı gecelik 40-70 Euro’ya düşüyor.

TEKRAR GİDEBİLİRİM

Engin Ersöz Lugano’nun güzelliğiyle büyülenmiş. Kış aylarında gittiğinden, nem nedeniyle biraz üşümüş. Ancak tekrar gidebileceğini söylüyor. "Ufak ve şirin bir kent. Kafa dinlemek için ideal. Biz kış aylarında gittik ama eminim ki ilkbaharda ve yaz aylarında muhteşem oluyordur. Sırf o zamanlarını görmek için bile tekrar giderim..."

seyahatte ne okuyor

Lonely Planet isimli rehberi

ne yiyor ne içiyor

Yerel lezzetleri tadıyor, açık su içmiyor

ne giyiyor

Rahat giysiler, spor ayakkabı, sırt çantası

neyle seyahat ediyor

Uçakla ve trenle

kiminle seyahat ediyor

Eşi ve seyahat grubuyla

oradan ne alıyor

Orayı hatırlatacak ufak objeler
False