Sefa KAPLAN
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2002 01:44
Londra'nın dünyaca ünlü müzayede salonu Sotheby's, 28 Mayıs'tan başlayıp 30 Mayıs'a kadar, müzayede tarihinin en büyük satışına ev sahipliği yapacak. 10 milyon doların üzerinde bir satış grafiğini yakalaması beklenen eserler, Şefik Atabey koleksiyonuna ait.
Tamamına yakını antika değerinde olan kitap ve gravürlerin hepsi Türkiye ve Türk kültürüyle ilgili. Uzmanların ifadesiyle, birkaç yüzyıl içerisinde bile yeniden bir araya getirilmeleri de mümkün değil üstelik...
Konuyla ilgili yerli ve yabancı bütün uzmanların, ‘‘dünyada tek’’ diye nitelediği Şefik Atabey koleksiyonu, 28-30 Mayıs tarihleri arasında Londra'da Sotheby's'de açık artırmaya çıkıyor. Aralarında tek nüsha eserlerin, krallara armağan olarak hazırlanmış el yazmalarının, markalı antika kitapların ve Tatikian gravürlerinin de bulunduğu 1600 nadide parçanın açılış fiyatı yaklaşık 6 milyon dolar ediyor. Yunan ve İspanyol hükümetlerinin yanısıra, başta Amerikan Kongre Kütüphanesi olmak üzere büyük kütüphanelerin ve zengin iş adamlarının kıyasıya mücadelesine sahne olması beklenen müzayedede, 10 milyon doların hayli üzerine çıkılacağına kesin gözüyle bakılıyor.
KOLEKSİYON İÇİN ÖZEL EV
Dünyanın en ünlü koleksiyonerleri arasında yer alan Şefik Atabey'in 50 yıl boyunca topladığı eserler, Osmanlı tarih ve coğrafyasına ilişkin İngilizce, Almanca, İtalyanca, Latince ve İspanyolca kitap ve gravürlerden oluşuyor. Kitap ve gravür toplamaya İstanbul'da başlayan Atabey, 1960'ların hemen başında uluslararası bir şirketin yöneticisi olarak gittiği Paris'te, kendisini bir antika kitap cennetinin içinde buluyor. Üstelik o yıllarda kitaplar, şimdiki kadar pahalı değildir ve Türkiye ile ilgili kitaplara yüzünü çevirip bakan da pek yoktur. Kısa sürede önce Paris, arkasından da Londra sahaflarının en önemli müdavimlerinden biri olur Şefik Atabey. Bir süre sonra da bütün müzayedelerin aranan ismidir artık.
Atabey, sayısı bini geçen birbirinden değerli kitap ve gravürleri muhafaza edebilmek için Londra'da bir ev tutar ve evi kütüphane olarak düzenler. Ancak, bu tür kitap ve gravürlerin, özel bir ortama ve bakıma ihtiyacı vardır. Bunu da sağlar Atabey ve evin ışığını, nemini kitap ve gravürlere zarar vermeyecek şekilde yeniden düzenlettirir. Bu nadide koleksiyon, artık güven altındadır.
KATALOGBİLE 600 STERLIN
1998 yılında Atabey, dünyada dillere destan olan ve sayısı artık 1370 parçayı bulan koleksiyonu için, Londra'nın ünlü sahaflarından Bernard J. Shapero'ya bir katalog hazırlattırır. İki büyük ciltten ve koleksiyona ait yüzlerce renkli resimden oluşan bu katalog, sadece 750 adet basılır. Koleksiyondaki kitap ve gravürlere dair ayrıntılı bilgilerin de yer aldığı bu katalogun şimdiki fiyatı 600 sterlin (yaklaşık bir milyar 200 milyon lira) ve maalesef sahaflarda bile bulmak mümkün değil.
Yakın dostu 25 yıllık sahaf Emin Nedret İşli'nin verdiği bilgiye göre, Şefik Atabey, üç yıl önce koleksiyonunun tamamını, İsveç'te İkinci Dünya Savaşı sırasında göçmen Yahudilere yardım için kurulmuş bulunan Valender Foundation'nın yöneticisi olan çok zengin bir işadamına, yaklaşık 4.5 milyon dolara satar. İşadamı da, kendisindeki 300 kitabı da ekleyerek Sotheby's'in kapısını çalar.
Bir kültür hazinesi olan bu nadide koleksiyon, şimdi yeni sahiplerini bekliyor.
SAHAF EMİN NEDRET İŞLİ
Dünyada benzeri yok
Şefik Atabey koleksiyonunun önemi nedir?
- Ben 25 yıllık sahafım. Büyük bir gönül rahatlığıyla dünyada tektir, böyle bir koleksiyon yok ve bir daha da toplanamaz diyorum.
İsveç'e satılmadan önce Türkiye'den herhangi bir kimseye teklif yapıldı mı? Yoksa doğrudan İsveç'e mi satıldı?
- Şefik Bey, öyle özel bir teklifte bulunmadı. ‘‘Ben koleksiyonumu satıyorum, almak isteyen var mı?’’ gibisinden bir tavır içerisinde olmadı. Bildiğim kadarıyla, satış konusunda katalogu da hazırlayan Bernard J. Shapero'ya talimat vermişti.
Sizce niye sattı Atabey yıllar süren bir emeğin ürünü olan böyle bir koleksiyonu?
- Şefik Bey, 70'inin üzerinde bir insan. Tek varisi olan kızı bu işlerle pek ilgili değil. Daha da önemlisi, bir koleksiyoner olarak zevkini almıştı artık. Pek çok koleksiyoncunun, belli bir zaman toplayıp doyuma ulaştıktan sonra vazgeçtiğini çok gördüm ben.
Koleksiyonu Türkiye'ye kazandırmak daha anlamlı olmaz mıydı?
- Şefik Bey, hayatının önemli bir kısmını yurtdışında geçiren bir insan. Dolayısıyla, koleksiyonun Türkiye'de bulunmasının veya bulunmamasının kendisi için özel bir anlam taşıdığını sanmıyorum. Hatta bir yönüyle, Türkiye'de olmamasının daha anlamlı olduğunu düşündüğünü de söyleyebilirim. Çünkü, Türkiye'de bu tür koleksiyonların akibetinin ne olduğunu, herkes kadar Şefik Atabey de biliyor.
Bu koleksiyonun dağılacak olması, Türkiye açısından ne ifade ediyor?
- Türkiye ve Osmanlı İmparatorluğu üzerine yazılmış kitapların dağılması büyük bir feláket. İspanyollar da, Yunanlılar da, Kongre Kütüphanesi dahil Amerika'daki büyük kütüphaneler de, eminim ki büyük bir sabırsızlıkla bekliyorlar müzayedeyi.
Ya Türkiye?
- Çok özel bir gelişme olmazsa, bu ekonomik koşullar altında Türkiye nal toplar.