Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 2002 00:00
Onbir yıl önce ölen Fransız ÅŸarkıcı, besteci, sinemacı, ressam Serge Gainsbourg'un bir ÅŸanssızlığı vardı: 1960'larda ilk ÅŸarkılarıyla adını duyururken, anglosakson dünyası en büyük rock'çılarıyla dünyayı ele geçirmiÅŸti. Fransızca onlara yabancı bir sesti ve reddettikleri eskiyi hatırlatıyordu. Sonra 1969'da Gainsbourg o unutulmaz parçayı (Je t'aime... moi non plus) besteledi ve anglosaksonların kalbini fethetti. Ä°ngiliz sevgilisi Jane Birkin'le birlikte Ä°ngiltere'de meÅŸhur oldu. Ölümünden 11 yıl sonra artık bütün dünyada bir efsane. Åžu anda ÅŸarkıları iki albümle yeniden gündemde. Philips en ünlü bestelerini bir albümde topladı, Jane Birkin de yine onun ÅŸarkılarını EMI'dan çıkan bir baÅŸka albümde ‘‘arabesk’’ tarzda yorumladı. Jane Birkin, temmuzda Ä°stanbul Caz Festivali’ne gelecek ve muhtemelen Emek Sineması’nda sahneye çıkacak. Fransızların ‘‘lanetli ÅŸair’’ dedikleri soydan geliyordu. Yani asi ve alkolikti. Aslında Fransız bile deÄŸil, ikinci kuÅŸak göçmendi. Kırım Odessa'da doÄŸmuÅŸ olan babası Joseph Ginzburg, bütün 1917 devrimi göçmenleri gibi önce Ä°stanbul'a kaçmış, birkaç yıl sonra kapağı Paris'e atmıştı. Lucien Ginzburg (sonradan Serge Gainsbourg adını alacaktı) orada 1928'de doÄŸdu. Klasik müzik geleneÄŸinden gelen bir müzisyen olan babası, hayatını kazanmak için piyanist-ÅŸantör olarak çalışıyor, geceleri zenginleri Comparsita çalarak eÄŸlendiriyor, öğleden sonra uyanıp oÄŸluna piyanoda Bach, Scarlatti ve Chopin çalıştırıyordu.Ama Serge ressam olacaktı. Bu hayalini yıllarca yaÅŸattı. Andre Lhote'un ve Fernand Leger'nin atölyelerinde çalıştı. Ama sonunda kendini babası gibi bir barda piyanist olarak buldu. RESÄ°M BÃœYÃœK ÅžARKI KÜÇÜK‘‘Resimde entelektüel olarak beni dengeleyen büyük bir sanat bulmuÅŸtum. Åžarkı ve şöhret benim dengemi bozdu. Åžarkı küçük bir sanattır. Resim için Van Gogh gibi bir kulağımı keserdim, ama ÅŸarkı için? Asla!’’Buna raÄŸmen ÅŸarkıyı seçti. Hem de yenilikçiydi. O sıralar dünyanın hayran olduÄŸu Fransız sinemasındaki yeni dalga akımıyla kendisi arasında bir paralellik kuruyordu: ‘‘Yeni dalga, herÅŸeyden önce benim. Fransız ÅŸansonu ölmedi, sadece daha ileri gitmeli ve Amerika'nın peÅŸine takılmamalı. Ve modern olana açılmalı. Betonu, traktörü, telefonu, asansörü ÅŸarkılaÅŸtırmak gerek. Hem kelimeler hem müzik kökten deÄŸiÅŸmeli.’’1966'da Ä°ngiltere'ye gitti. Arther Greenslade, David Whitaker gibi yetenekli aranjörlerle çalışmaya baÅŸladı. Londra'da, dünyayı ele geçiren rock'ı keÅŸfetti. RAP’İ YILLAR ÖNCE KEÅžFETTÄ°Artık ÅŸarkı söylemeye çalışmıyor, müziÄŸin ritmine uyarak konuÅŸuyordu. Rap akımından yıllar önce keÅŸfetmiÅŸti bunu: KonuÅŸuyorum, demek ki ÅŸarkı söylüyorum!Söz de önemliydi. Cinsel özgürlük devrimini ÅŸarkılarına taşıyarak orta yaÅŸlıların yüzünü kızartmaya baÅŸladı. Ä°nsanlar dehÅŸete kapıldılar. Daha da büyük bir ÅŸok yaratmak için, 1979'da Fransız milli marşı Marseillaise'i alıp bir reggae parçası haline getirdi. Kıyamet koptu ama, plak da çok iyi sattı. Serge Gainsbourg provokasyondan hoÅŸlanıyordu. Bu sayede sevildiÄŸini düşünüyordu belki. 1968'de Initials B. B. adlı albümdeki ünlü ÅŸarkının sözleri şöyleydi:‘Dr. Jekyll bir gün anladı ki / Ä°nsanlar ondaki Mr. Hyde'ı seviyordu.’Hayatındaki en ünlü kadın Brigitte Bardot'ydu şüphesiz, ama hayatının asıl aÅŸkı Jane Birkin'di. Onun kendisini terketmesi, Serge Gainsbourg'u gerçekten yıktı. Son on yılını kendisinin bir gölgesi gibi geçirdi. Filmleri (Stan the Flasher, Charlotte For Ever) ve kitabı (Eugenie Sokolov) hayal kırıklığı yarattı, son iki albümü Love On The Beat ve You're Under Arrest hiç beÄŸenilmedi.Ama olay yaratmadan duramıyordu. Bir gün televizyonda Fransa'nın en zengin ÅŸarkıcılarından biri olarak ekonomik sıkıntıları nasıl yaÅŸadığını soran bir gazeteciye cevap verirken cebinden bir 500 Frank çıkardı ve şöyle dedi: ‘‘Benim gelirimin yüzde 74'ü vergiye gidiyor. Geriye ne kaldığını göstereyim size. Belki yaptığım yasadışı ama yine de yapacağım. Yüzde 74'ünü yakacağım.’’ Ve zippo çakmağını çıkarıp banknotu ateÅŸe verdi.TV EKRANINDA SKANDALLARBir baÅŸka gün, yine televizyonda birlikte talk show programına çaÄŸrıldığı Amerikalı ÅŸarkıcı Whitney Houston'a döndü ve durup dururken ‘‘I want to fuck you’’ dedi ona. Kadıncağız dehÅŸet içinde ‘‘Neeeee?’’ diye bağırdı, program sunucusu atılıp ‘‘yok yok bir ÅŸey, size çiçek vermek istiyormuş’’ diye durumu düzeltmeye çalıştı ama, bu 'espri' fazla beÄŸenilmedi. Serge Gainsbourg yine kantarın topuzunu kaçırmıştı.Daha beterlerini yapmaktan da kaçınmıyordu. ÖrneÄŸin kızına adadığı ‘‘Charlotte For Ever’’ filminin müziÄŸini alenen Haçaturyan'ın bir melodisinden aşırmıştı. Bu yüzüne vurulduÄŸunda umursamaz bir halde ‘‘Ne yapayım! Kızım her gün piyanoda bu parçayı çalıyordu!’’ diye savundu kendini.BB VE CATHERINE DENEUVE Ä°LE DÃœETÖldükten on yıl sonra 2001'de son yıllarındaki gafları unutuldu, Serge Gainsbourg bir efsane olarak geri döndü. Bütün dünya basını, ölüm gününden daha büyük yer ayırdı ona. Yıllardır birlikte çalıştığı Philips, iki yıllık bir çalışma sonunda 18 CD'den oluÅŸan bir set hazırladı. Bununla yetinmeyen Universal Philips, ÅŸimdi en ünlü ÅŸarkılarını Initials SG The Ultimate Best of Serge Gainsbourg adlı bir albümde topladı. Bu albümde Chez les ye-ye, Docteur Jekyll et Monsieur Hyde, Bonnie and Clyde (Brigitte Bardot'yla düet Initials BB, Je t'aime moi non plus, Ballade de Melody Nelson, Sea Sex and Sun, Dieu fumeur de havanes (Catherine Deneuve'le düet), 69 Annee erotique ve La Decadanse (Jane Birkin'le düet) gibi ünlü parçaları var.BÃœYÃœK BÄ°R STAR OLABÄ°LÄ°RDÄ° AMA NE YAZIK KÄ° FRANSIZDIÄ°ngiliz Independent Gazetesi Serge Gainsbourg için ÅŸunları yazıyordu: ‘‘Serge'in rock starı ünvanını almasını engelleyen bir kusuru vardı ki, kör ya da sağır olsa daha iyiydi: O 'Fransız'dı. Bu bir müzik starı için en büyük lanetti.’’ Ä°ngilizler yıllarca Fransızların pop müziÄŸini küçümsediler. Gerçekten de 60'lı yıllarda Ä°ngilizlerin Beatles'ı, Rolling Stones'u vardı. Sonra zaman deÄŸiÅŸti. Serge Gainsbourg kültü anglosakson dünyasına da sıçradı. Beck, Marianne Faithfull, David Holmes gibi sanatçılar ona duydukları hayranlığı saklamıyor. BirçoÄŸu onun ÅŸarkılarını söylüyor, Ä°ngilizceye çeviriyor. Jane Birkin sevgilisini Arap ruhuyla yorumladıSerge Gainsbourg deyince akla gelen ilk kadın Jane Birkin. Ä°kisi 1969'da Paris'te tanıştılar. Kızları Charlotte Gainsbourg, daha çocukken sinemada önemli bir yer edindi, ÅŸu sırada vizyondaki ‘‘Benim Karım Artist’’ filminde baÅŸrolde. Jane Birkin ‘‘Arabesque’’ adlı yeni albümünde Serge Gainsbourg'un ÅŸarkılarını söylüyor. Albümün en büyük özelliÄŸi, Cezayirli çellocu Djamel (Cemal) Benyelles'in viyolonseli. Elisa, Babe Alone In Babylone, L'amour de moi, Comment te dire adieu, She Left Home, Valse de Melody gibi parçalar var albümde. Philips'in Inıtials SG albümüyle EMI'ın bu albümünde iki ortak parça var: La Javanaise ve Couleur Cafe. Â
button