Güncelleme Tarihi:
Fransız Le Suroit Araştırma Gemisi, Marmara'da fay avına başladı. Le Suroit, ‘‘fay tek parça kırılır’’ ve ‘‘fay çok parçalı kırılır’’ hipotezlerini araştıracak. Sonuçların alınması ise aylarca sürecek.
MARMARA Denizi'ndeki fayları araştıracak olan Fransız Deniz Araştırma Kurumu IFREMER'e ait Le Suroit Gemisi dün, Türk ve Fransız bilimadamlarıyla Marmara'ya açıldı. Proje yürütücülüğünü TÜBİTAK MAM (Marmara Araştırma Merkezi) Başkanı Prof. Dr. Naci Görür'ün, proje başkanlıklarını ise İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör'le, Fransız Prof. Dr. Xavier Le Pichon'un yaptıkları araştırmanın deniz üzerindeki bölümü, 4 Ekim'de bitecek. Verilerin değerlendirmesinin ise aylar süreceği belirtildi.
MARMARA'DA 2 HİPOTEZ
TÜBİTAK MAM Başkanı Prof. Dr. Naci Görür, basın toplantısı ve şampanya partisi ile Marmara'ya açılan gemide yaptığı konuşmada 1999 depremlerinden sonra tüm bilimadamlarının Marmara'daki tehlike üzerine yoğunlaşmasının en büyük nedeninin Kuzey Anadolu Fay'ının doğudan batıya doğru davranışı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin dikkatinin Marmara'ya çevrilmesinden sonra denizdeki fayın tek ya da çok parçalı kırılacağına dair iki ciddi hipotez ortaya atıldığını belirten Prof. Dr. Görür, Le Suroit'le bunlardan hangisinin doğru olduğunun test edileceğini söyledi.
ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR IŞIĞINDA
Prof. Dr. Görür, TÜBİTAK şemsiyesi altında İTÜ'lü bilimadamlarının MTA'nın Sismik I ve Deniz Kuvvetleri Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi'ne ait Çubuklu Gemisi'yle yapılan araştırmaların, Fransız gemisiyle ve daha sonra yapılacak araştırmaların alt yapısını oluşturduğunu söyledi. Deniz araştırmalarının milyonlarca dolara mal olduğunu ancak Le Suroit'nin yapacağı araştırmaya Türkiye Cumhuriyeti'nin tek kuruş harcamadığını belirten Prof. Dr. Görür, ‘‘Bu araştırmanın sonunda Marmara Denizi'nin depremsel niteliği hakkında bilim dünyasının kabul ettiği verilerle konuşacağız. Araştırma sonrasında halkı korkutacak, yanlış imaj verecek, bilgiye dayanmayan açıklamalar defteri kapanacaktır’’ dedi.
DENİZALTI DA GELECEK
Marmara'da kimyasal araştırmalar yapılacağı haberlerini de yalanlayan Prof. Dr. Görür, 2001 yılının ilk aylarında da bir Fransız denizaltısının, Marmara tabanında araştırma yapmak üzere Türkiye'ye geleceğini söyledi.
Türkiye'ye gelecek İtalyanların Urania Gemisi'nde de İtalyan, Türk ve ABD Columbia Üniversitesi'nden bilimadamlarının birarada çalışacaklarını anlatan Prof. Dr. Görür, bu çalışmanın ağırlıklı olarak İstanbul'un depremden nasıl etkileneceği yönünde olacağını söyledi.
2002'DE HERŞEY BELLİ OLACAK
Prof. Dr. Görür, ‘‘Bu çalışmalar bittikten sonra, 2002 yılında, Marmara'da nasıl bir tehlike, nereden gelecek, gelirse ne olacak, bunlar belirlenecek’’ dedi.
FELAKET TELLALI MISINIZ?
Prof. Dr. Celal Şengör'le yaptığı çalışmada Marmara'daki fayın tek parça halinde kırılacağını ve büyük bir deprem oluşturacağını iddia eden Prof. La Pichon, ‘Siz gerçekten söylenildiği gibi felaket tellalı mısınız?’ sorusuna ‘‘Ortada kanıtlar var. Kanıtlara dayalı konuşmak felaket telallığı olur mu, olmaz mı bilmiyorum?’’ yanıtını verdi.
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Namık Kemal Pak da Fransız Le Suroit Gemisi'nin çalışmasını, ‘Türkiye’deki çok önemli tektonik ve sosyolojik problemlerin çözümünde uluslararası ilk adım' olarak niteledi. Toplantıda İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ekrem Ekinci, Fransız Kültür Ateşesi Jean Pierre Debaere ve projeye 54 kişinin giderlerini karşılayarak destek veren AB İnsani Yardım Ofisi görevlisi Oytun Yılmaz da birer konuşma yaptı.
Aktif faylar belirlenecek
İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör, 1509 ve 1766 depremlerine de gönderme yapan ‘tek fay’ hipotezinin Sismik 1'in araştırmaları sonrasında ortaya atıldığını belirterek, ‘‘Bu gemiyle, tek fay hipotezinin detaylarını kontrol edeceğiz’’ dedi.
Le Suroit'in 19 Eylül-4 Ekim arasındaki 2'nci bölüm araştırmalarıyla Marmara'daki aktif fayların belirleneceğini anlatan Prof. Dr. Şengör, ‘‘Bunların görülmesi demek, deprem tehlikesinin, konsantrasyon bölgelerinin görülebilmesi demek. Bu da bizim için çok önemli bir şey. Deniz araştırmalarının başta İstanbul olmak üzere, Türkiye'nin sağlığına olan etkisini görüyorsunuz’’ dedi.
Prof. Dr. Şengör, Türkiye'nin kendi finans kaynakları ve bilimadamlarıyla bu çalışmaları yapması gerektiğini, ancak yeterli para verilmediği için kaliteli insanların yurt dışına gittiklerini, üniversitelerin de çöktüğünü öne sürdü.
Le Suroit ne yapacak?
Karaköy'den dün saat 12.00'de Marmara'ya açılan gemi, Ganos Fayı'nın Marmara içindeki bölümünü araştırmak üzere Tekirdağ çukuruna oradan da Orta Marmara Çukuru'na yönelecek. Le Suroit daha sonra Çınarcık Çukuru, Körfez çevresinde araştırmalar yapıp, Kuzeydoğu'ya Adalar'ın güneyine gelecek.
Doğu-Batı ve Kuzey-Güney yönlerinde kesitlerle basimetri çalışmaları yapacak Le Suroit'in ilk bölüm çalışması 19 Eylül'de sona erecek. Bu çalışmalarla belirginleşecek rotada yapılacak ikinci bölüm çalışmalarında ise yüksek frekans dalgalarıyla deniz dibindeki yapı belirlenecek. Le Suroit, Marmara'daki araştırmasını 4 Ekim'de bitirerek, Türkiye'den ayrılacak.
Çalışmaların ilk bölümüne Prof. Dr. Xavier Le Pichon başkanlığındaki Fransız ekibe Prof.Dr. Celal Şengör. Doç. Dr. Emin Demirbağ, ve Dr. Caner İmren katılacaklar. Doç. Dr. Demirbağ ve Dr. İmren'in devam edeceği ikinci bölüme MAM'dan Doç. Dr. Ruhi Saatçiler ve İTÜ'den Prof. Namık Çağatay katılacak.
NATO'dan 2 proje
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Namık Kemal Pak, depreme yönelik diğer girişimleri şöyle anlattı:
‘‘NATO'nun gelecek hafta yapılacak toplantısında benim de içinde bulunduğum bir grup tarafından iki proje onaylanacak. Bunlardan biri binaların gaçlendirilmesine, diğeri de Türkiye'deki kuvvetli hareket ağının güçlendirilmesine yönelik. Bunların 20 Aralık tarihinde Türkiye Bilim Teknoloji Yüksek Kurumu'ndan çıkan 3 büyük projeye ulusal destek sağlayacağını düşünüyorum. NATO projelerinin toplantıdan geçmesinden sonra ulusal kaynaklarımızı harekete geçirmek için hükümet nezdinde çalışmalara da başlayacağız. Hükümetten Yüksek Planlara Kurumu kararıyla 5 milyon dolar istemiştik. Bu imzalandı, onay bekliyor. Tüm bunlarla 1999 depremlerinin benzerlerine hazırlanmak için hiç de mütevazi sayılmayacak, topyekün bir çalışma hız kazanacak.’’