Atatürk’ün fikir ve düşünceleri toplamda altı ilkeden oluşmaktadır. Türk milletinin çağdaşlaşması adına yapılan inkılaplar da bu ilkelere göre belirlenmiştir. Atatürk’ün her bir ilkesi diğeriyle iç içedir ve ayrı düşünüldüğü takdirde Atatürk’ün düşünceleri tam olarak anlaşılamamaktadır.
Cumhuriyetçilik ilkesi, ülkenin yönetim şeklini belirlemektedir. Egemenlik halkındır bu sebeple halk, kendisini yönetmesini istediği kişileri seçme hakkı vardır. Cumhuriyetçilik ilkesi, anayasaların tamamında korunmuştur ve değiştirilmesi teklif edilmemiştir.
Milliyetçilik ilkesi, millet halinde olarak birlik ve beraberlik içinde yaşama şuurudur. Atatürk, Türk sınırları içinde yetişen ve kendini Türk hissettiğini söyleyen herkesin Türk olduğunu belirtmiştir. Bu sebeple milliyetçilik yalnızca bir grubun değil, herkesin ilkesidir.
Halkçılık ilkesi toplumun düzenini sağlamak amacıyla belirlenmiş bir ilkedir. Sınıf ayrımına karşıdır ve eşitliği esas almıştır. Yasalar önünde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin eşit olmasını sağlamıştır ve ayrıcalıklı grupların oluşmasını engellemiştir.
Devletçilik ilkesi, devlet olarak kalkınması esas almıştır. Hem devlet hem özel sektörün gelişmesi adına çalışmalar yapılmıştır. Sosyal devlet anlayışına sahip olmayı amaçlayan devletçilik ilkesi Türkiye’ye özgü bir sistemdir.
Laiklik ilkesi anayasaya sonradan girmiş olsa bile öncesinde uygulanmaya başlamıştır. Laiklik, din işlerinin diğer dünya işlerinden, özellikle politika, ayrılması gerektiğini belirtir. Atatürk, herkesin kendi dinini özgürce yaşamasını sağlamıştır ancak din işlerinin devlet işlerine karıştırılmasına karşı olmuştur.
İnkılapçılık ilkesi, Atatürk’ün Türk milleti adına yaptığı tüm yenilikleri ve inkılapları temsil eder. İnkılapçılık ilkesi sayesinde Türk milletinin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşması hedeflenmiş, her türlü alanda çalışmalar yaparak ülke gelişimi sağlanmıştır.
Atatürk, bir ülkeyi baştan yaratırken kökten değişiklik uygulamalarını da gerçekleştirmiştir. Bu inkılaplar halkın refah düzeye ulaşmasında, Batı devletlerinin gelişmişlik düzeyine ulaşmasında oldukça etkili olmuştur.
Sosyal alanda yapılan inkılapların en önemlisi Türk kadınına tanınan haklardır. Özellikle seçme ve seçilme hakkının doğmasıyla kadınlara halk içinde yükselme ve ülke yönetimine girme hakkı tanınmıştır. Şapka Kanunu, Soyadı Kanunu, sağlık alanında yapılan inkılaplar ile uluslararası saat, takvim ve rakamların kabulü sosyal alanda yapılan inkılaplardır.
Siyasal alanda yapılan inkılaplar arasında Ankara’nın başkent oluşu, saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet’in ilanı, halifeliğin kaldırılması, anayasa hareketleri bulunur. Bu kararlar ülkenin yönetim şeklini değiştirmiştir. Ayrıca çok partili seçim denemeleri de Atatürk döneminde yaşanmıştır.
Eğitim alanında yapılan inkılaplar dış ülkelerin verdiği eğitimi düzenlemek, halkın okuryazarlık oranını arttırmak için yapılmıştır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu, yeni Türk harflerinin kabulü, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumlarının kurulması, Maarif Teşkilatı Kanunu yapılan inkılaplar arasındadır.
Hukuk alanında yapılan inkılaplar anayasa ve kanunların düzenlenmesini sağlamıştır. 1921 ve 1924 Anayasaları, Şeriye mahkemelerinin kaldırılarak Yeni Mahkemeler Teşkilatı’nın kurulması, Türk Ceza Kanunu yapılan ilk inkılaplardır. Türk Medeni ve Borçlar Kanunu, Hukuk ve Ceza Mahkemeleri Usulü Kanunları da hukuk alanında yapılmış inkılaplardır.
Ekonominin güçlendirilmesi adına; Milli ekonominin kurulması, aşarın kaldırılması ile Teşviki Sanayi ve Kabotaj Kanunları uygulamaya girmiştir. Bunların dışında; sanayi, tarım, ulaştırma, bayındırlık, denizcilik, madencilik ve turizm alanında yapılan bazı yenilikler de bulunur.
Mustafa Kemal Atatürk; ileri görüşlü, siyasi ve askeri zekaya sahip bir devlet adamıdır. Bu bağlamda, kendisinin zamanında söylediği bazı sözler günümüzde tekrar tekrar hatırlanmaktadır. Kendisinin en fazla bilinen sözlerinin başında; “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” ile “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” gelir.
Aşağıda Atatürk'ün bazı sözlerini bulabilirsiniz:
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.
Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.
Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar.
Bir millet eğitim ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak eğitim ordusuyla mümkündür.
Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur.
Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadi hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için yegane gelişme ve ilerleme yolu budur
Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Ben, savaşlarda dahi düşmanın üzerinde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının uygulanmasını düşünürüm.
Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat âşığıyım.
Efendiler, bizim milletimiz vatanı için, hürriyeti ve hakimiyeti için fedakar bir halktır; bunu ispat etti.
Atatürk daha çok şiir ve edebiyat sevgisiyle bilinse de müziğe de çok önem vermiş ve ilgi duymuştur. Zaman zaman şarkılara ve türkülere eşlik etmiş, oyunlar oynamıştır. Türk müziğinin gelişmesinde Türk çalgı aletlerinin kullanılmasını teşvik etmiştir. Yalnızca Türk topraklarında değil tüm dünyada dinlenebilir bir Türk müziği yaratılmasını hedeflemiştir. Müziğin kültürel kimliğin korunmasında, tanıtılmasında ve diğer kuşaklara aktarılmasındaki önemi de göstermiştir.
Atatürk, Türk değerlerine önem verdiği gibi Türk diline de önem vermiş, bu alanda çalışmalar yapmıştır. Türk dilinin zenginliğini ve genişliğini göstermek, yabancı sözcükleri Türkçeden arındırmak için Türk Dil Kurumu’nu kurmuştur. Türkçe sözlük hazırlanması, yabancı eserlerin çevrilmesi, diğer ağızlarla olan kelime farklılıklarının giderilmesi Türk Dil Kurumu sayesinde olmuştur.
1 Kasım 1928 tarihinde resmi olarak Yeni Türk Alfabesi kullanılmaya başlamıştır. Atatürk’ün dil alanında yaptığı gelişmelerden biri de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ni kurmak olmuştur. 9 Ocak 1936’da açılan bu fakültede Türk dili ve tarihi hakkında eğitimler verilmiş, dilini bilen öğrenciler yetiştirilmiştir.
Atatürk hayatının her alanında kitaplara ve edebiyata değer vermiş, kitap okumak için mutlaka vakit ayırmıştır. Kitap sevgisi bazı dönemlerde sadece okumakla kalmamış, yazmaya da dönüşmüştür. Yazılarının kitaplaştırılması sayesinde Atatürk’ün düşüncelerinin ileri görüşlülüğü, akılcılığı ve zekası gösterilmiştir. Atatürk’ün kitapları:
- Tabiye Meselesinin Halli ve Emirlerinin Sureti Tahririne Dair Nesayih
- Takımın Muharebe Talimi (1908)
- Cumalı Ordugahı – Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları (1909)
- Tabiye ve Tatbikat Seyahati (1911)
- Bölüğün Muharebe Talimi (1912)
- Zabit ve Kumandan ile Hasbihal (1918)
- Nutuk (1927)
- Vatandaş için Medeni Bilgiler (1930)
- Geometri (1937)
Atatürk, müzik konusuna büyük bir ilgi göstermiştir. Kendisi özellikle türkü türündeki eserlere kıymet vermiştir. Bu bağlamda, günümüzde Mustafa Kemal Atatürk ve onun ince ruhuyla özdeşleşen pek çok türkü dinlenmeye devam etmektedir. Atatürk’ün severek dinlediği bazı türküler ise; Vardar Ovası, Bülbülüm Altın Kafeste, Yemen Türküsü, İzmir’in Kavakları ve Çalın Davulları şeklinde sıralanabilmektedir.
Atatürk'ün İmzası İsmi Olan Kemal'in K harfi ve soyadı olan Atatürk'ten oluşmaktadır. K. Atatürk şeklinde el yazısı ile yazılmaktadır.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, milli mücadele dönemi ve sonrasında yapmış olduğu işlerle hem Türk toplumu hem de diğer toplumlar üzerinde büyük bir etki bırakmıştır. Bu kapsamda, ünlü şairlerin kaleminden Atatürk hakkında pek çok şiir dökülmüştür. Ümit Yaşar Oğuzcan’a ait Mustafa Kemal’i Düşünüyorum şiiri de bunların başında gelmektedir. Bunun dışında; Faruk Nafiz Çamlıbel, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Orhan Seyfi Orhon gibi şairler de şiirlerinde Atatürk temasını işlemişlerdir.
Atatürk’ü konu alan şiirlerle karşılaşmak mümkün olduğu gibi onu hatırlatan şarkılarla karşılaşmak da mümkündür. Bu bağlamda, özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi bayramlarında öğrenciler tarafından bu tarz parçaların söylendiği ile karşılaşılmaktadır. Tam olarak şarkı türünde ele alınmasa da 10. Yıl Marşı ve 50. Yıl Marşı da hem Cumhuriyet’in ilanını kutlamak hem de Atatürk’ü anmak amacıyla bestelenmişlerdir.