Alfa kuşağı ve eğitim

Güncelleme Tarihi:

Alfa kuşağı ve eğitim
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2021 10:29

Mark McCrindle tarafından ilk kez alfa olarak tanımlanan bu yeni kuşak 2010 ve sonrasında dünyaya gelenleri kapsıyor. Bu kuşağın belirgin özellikleri arasında tarihteki en yüksek eğitime sahip olmaları, bireysel olarak öğrenmeleri, paylaşım yerine sahip olmayı tercih etmeleri ve toplumsal normları reddetmeleri yer alıyor. Alfa Kuşağı geçmişte hiç olmadığı kadar özerk yaşamaya alışkın bir nesil.

Haberin Devamı

Değişim bu kuşak için de önemini kaybetmiyor. Adeta dünyanın tek tuşla değişebileceğine inanıyorlar.

BURADA VE ŞİMDİDEN ENDİŞELİLER
Kaygı ve korkular, giderek gelecek odaklı olmaktan çıkıp anı yaşama ile ilişkilendiriliyor. Bu durum “burada ve şimdi” şeklinde özetlenebilecek bir hayat tarzını benimsemelerine neden oluyor. Aynı zamanda aceleci ve sabırsız olmalarının temelinde de yeni nesil tüketim alışkanlıklarının etkili olduğu görülüyor.
İnsandan daha çok makineler ile etkileşeme girmeyi tercih eden bu kuşak, fiziksel olarak bir araya gelmeye yeterince istekli değildir. Bu bağlamda iletişimi doğrudan sürdürmek yerine aracılar kullanmak eğilimindeler.
Alfaların öğrenirken en belirgin özellikleri, bireysel çalışmayı sevmeleri, kişiselleştirilmiş öğrenme yöntemlerini tercih etmeleri, katılımdan kaçınmaları, dikkat sürelerinin kısa olması, odaklanmada zorluk yaşamaları ve teknoloji okuryazarlıklarının yüksek olması.

Haberin Devamı

İHTİYAÇ DUYULAN BECERİLER FARKLILAŞIYOR
Z kuşağının yerini zamanla Alfa kuşağına devredeceği dikkate alındığında bu iki kuşak arasındaki ilişki gelecekte kuşaklar arası ilişki üzerinde belirleyici etkiye sahip olacaktır. Buna göre hali hazırda X kuşağının beklentilerine göre kurgulanan ve X kuşağı ile Y kuşağına mensup öğretmenlerin sürdürdüğü eğitimin muhatabı olan öğrenciler Z Kuşağı ve Alfa Kuşağı’nın üyeleridir. Bu bağlamda öğretmenlerin ihtiyaç duyduğu beceriler giderek farklılaşıyor.
Üretkenlik, yaratıcılık ve tasarım gibi üst bilişsel ve duyuşsal becerilerin aktarılması için çoklu uyaran, alternatif öğrenme kanalları ve yenilikçi bir takım öğretim yöntemlerinin yanı sıra söz konusu becerilerin öğretmenler tarafından kazanılmış olması önem kazanıyor. Başka bir anlatımla yeni kuşağın öğrenme mottosu “bilmek yapabilmektir” sözüyle hayat buluyor.

EĞİTİMDE YAPI VE DEĞERLERİMİZ FARKLI MODELLERDE
Mevcut okullarda bütün yapı Birinci Sanayi devriminin ihtiyaçlarına göre kurgulanmış durumda. Eğitim sistemindeki değerlerimiz ize İkinci Sanayi devriminde ortaya çıkan rekabet üzerine yapılandırıldı. Ancak bugün yetkinlikler, duygusal zeka ve estetik üzerinden anlamaya çalıştığımız bir dünya mevcut. Hepimiz bir ölçüde makineler ile rekabet etmek zorunda kalıyoruz. Bu durum bizi daha farklı bir düşünce setine sahip olma konusunda cesaretlendirmeli. Yeni eğitimin dili ve pratikleri işbirliği ve bireysel anlam yaratma açısından ele alınmalıdır.

Haberin Devamı

BÜTÜNÜ ŞEKİLLENDİREN ÖĞRETMEN BECERİSİNE İHTİYAÇ ARTTI
Alfa Kuşağını tanımlamak ve ihtiyaçlarını doğru anlamak için bir başka önemli kavram ise bağlantısallıktır. İşbirliği ve etkileşimin evrensel yasası olarak bağlantısallık kavramı ile insanı, içinde yer aldığı evren ile yeniden uzlaştırmak ve bir bütün olarak düşünmek mümkündür. Benzer şekilde eğitim sisteminde ve okullarda yapılan bütün etkinlikler, kurulan bütün ilişkiler ve ortaya çıkan sonuçlar birbirleriyle ilişkilidir. Bu gerçeğe uygun bir öğretmen becerisine ihtiyaç duyduğumuzu söylemek mümkün. Yani aktaran değil ilişki kuran, tekil olay ve olgulara değil örüntülere odaklanan ve bütünü şekillendiren bir öğretmen becerisine olan ihtiyaç artmıştır.
Öğretmenlik, eğitimdeki bu kuşaklararası krize dönüşme potansiyelini de barındıran dönüşümün ortasında, yani algoritmalar ve makineler çağında insan kalabilmeyi sağlayabilecek önemli bir iddia olarak duruyor. Bu anlamda ideal öğretmenliğin pratik anlamını daha somut, ölçülebilir ve geliştirilebilir olarak ifade etmemiz gerekiyor. Belirli günlerde hatırlanmak, kutlama kültürü ve bir araya gelmek anlamlı olsa da kurumsallaşma, öngörülebilirlik ve yenilikçilik eğitimde değer yaratan kavramlar arasında yer alıyor.

Haberin Devamı

PROF. DR. M. ENGİN DENİZ KİMDİR?
İlk ve ortaokulu İskilip’te okudu. Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma lisans programını 1994’te tamamladı. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim Dalında 1997 yılında yüksek lisans ve 2002 yılında doktorasını tamamladı. Rehberlik ve psikolojik danışma alanında 2006’da doçent ve 2012’de profesör oldu. Yazarın, ulusal ve uluslararası dergilerde yayınlanmış çok sayıda makaleleri, ulusal ve uluslararası kongrelerde sunulmuş bildirileri ve kitapları bulunuyor. Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Deniz aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi Öğrenci Dekanlığı görevini de yürütüyor. Prof. Dr. Deniz Türk, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Şube Başkanıdır.

BAKMADAN GEÇME!