GeriSeyahat Bir Bekir Coşkun klasiği
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bir Bekir Coşkun klasiği

Bir Bekir Coşkun klasiği

O yazı bir Bekir Coşkun klasiğidir. Her yıl eylül ayının ilk haftalarında yeniden yazılır. Her yıl aynı hüzünle okunur, hatta ağlanılır.Konusu, sayfiye yerlerinde bırakılıp gidilen hayvanlardır.En çok da kediler ve köpekler.Sayfiye yerlerinin sonbaharı bazıları için çok güzeldir, bazıları içinse müthiş hüzünlü.Benim içinse her ikisi birden.Hem güzel hem hüzünlü...Bagajları dolu arabalar ayrılırken, arkada hüzünle bakan gözler bırakırlar.Özellikle de köpeklerinkini...Yani Fransızların ‘‘Regard du Chien’’ dediği cinsten köpek bakışlarını...* * *Bu yıl biz de köpeğimizi Akbük'te bırakıp geldik.Adı Çovçov...Ne anlama geldiğini sorarsanız şu:Küçükken, çok küçükken Çovçov cinsi Rus köpeklerine benziyordu.Tostoparlak, acayip tüylü bir şey.Şimdi büyüdü, artık Rus köpeklerine benzemiyor.Tipik bir Anadolu çobanı ile av köpeğinin karışımı.Gövdesi Anadolu çobanı, yüzü ise av köpeği.Kulakları sarkık.Geçen Kurban Bayramı'nda onu ilk defa gördüğümüzde üç kardeştiler.Biri balıkçı Bayram'ın paragatının iğnelerine takılan kalamarları yutmaya kalkmıştı.O büyük iğneler ağzına ve midesine batıp kalmıştı.Bayramın birinci günü Bodrum'da veterinere götürmüş, filmlerini çektirmiştik.Sonra tedavisi başlamış ve iyileşmişti.Ama biz dönünce, galiba tilkilere atılan zehirli eti yemiş.O öyle gitti.Daha narin olanı dişiydi.Ama çok güzel bir köpekti. Başına buyruk bir yavru.Karakterine uygun biçimde bir gün köyü bırakıp gitti.Ne kadar aradıysak bulamadık.Bize kala kala Çovçov kaldı.* * *Size biraz Çovçov'un karakterini anlatmam lazım.İki huylu bir köpek.Evin bahçesinden adımını attığı an, munis bir kuzu.Yıkanırken hiç kıpırdamadan duruyor.Sakin, ağırbaşlı bir aile üyesi.Ama bahçe kapısından attığı ilk adım onu bambaşka bir hayvan yapıyor.Bütün köyün en büyük provokatörü o.Geçen her arabanın arkasından havlayan bir arsız.Ha az daha unutuyordum. Yıkanırken yüzüne konan o tuhaf muzip ifadeye de değinmem lazım.* * *Ilık su başından, gövdesinden aşağı süzülürken, hiç ses çıkarmadan öyle durur.Gövdesinde hiç kıpırtı yoktur.Sadece yüzündeki ifade değişir.Hafif gülümseyen bir havası vardır.O müstehzi ifadenin ne anlama geldiğini on dakika sonra anlarsınız.Çünkü banyo bittikten 10 dakika sonra sokağa fırlar.İstikamet doğru, ilerdeki azmaktır.Daha doğrusu azmağın küçük göletinin kenarındaki bataklık.Hemen oraya girer, beş on adım atar, bir iki debelenir.Ve doğru eve döner.Dört patisi de bilek hizasının üzerine kadar simsiyah çamurla kaplıdır.Her defasında banyonun intikamı böyle alınır.Yüzündeki o muzip ifade işte bu intikamın aynasıdır.* * *Sonbahar yine geldi.Uzun uzun ne yapmamız gerektiğini tartıştık.Çovçov'u da getirmeli miyiz, yoksa orada evde mi bırakmalıyız?Getirsek, apartman dairesinde mutlu olur muydu?Ya Koska? Kedimiz. Acaba o ne derdi?Sonunda köyde kalmasına karar verildi.Bakacak insanları var. Kuru mama stoku tamam. Kiler ağzına kadar dolu.Bir de kulübe yapıldı. Altı tahta, damı su geçirmez küçücük bir ev.Anlayacağınız Çovçov kışa hazır.Ama ne yaparsınız ki, ayrılık yine de ayrılık.İki hafta önce köyden ayrılırken, arkamızda yine o hüzünlü köpek gözleri kaldı.O yüzden hep derim.Sayfiye yerlerinin sonbaharı çok güzeldir.Ah bir de geride kalan o köpek bakışları olmasa...İşte onun mevsimi yoktur. O yüzden her sonbaharda Bekir Coşkun beni mahveder.Her yazdan kafamda sadece o yazı ve hüzünlü bir bakış kalır.
False