Güncelleme Tarihi:
Davalı oğul, babasının dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanmak su?larından dolayı mahkum olduğunu, İstanbul Defterdarlığı'na başvurarak kendisini ihbar ettiğini, ölümle tehdit ve hakaret su?larından yargılandığını, yanında ?alışan hizmet?isinden evlilik dışı ?ocuğu olduğunu ve bu nedenlerle yardım nafakası isteyemeyeceğini belirtti.
Mahkeme, taraflar arasındaki aile bağlarının, babanın kusuru ile ortadan kalktığını, davacı babanın, oğlunu ölümle tehdit su?unu işlediği iddiasıyla yargılandığını ve aile bağlarının temelinden sarsıldığını belirterek, aile birliğinin sağladığı hak ve yükümlülüklerin ortadan kalktığını belirterek davanın reddine karar verdi.
Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozarak bor?ları nedeniyle emekli maaşına haciz konan babaya, refah i?erisinde yaşayan oğlunun "yardım nafakası" ödemesi gerektiğine karar verdi.
REFAH İÇİNDEKİ OĞULA NAFAKA Y?K?ML?L?Ğ?
Yargıtay, verdiği emsal kararda şu görüşleri dile getirdi:
"Medeni Kanun'un 336. maddesi uyarınca, korunmaya muhta? kişilerin bakımı bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar, yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlarından isteyebilir. Yasanın bu hükmü de gözetildiğinde, nafaka yükümlülüğünün yasanın emrettiği ve özellikle refah i?erisinde olan altsoy (oğul) i?in ka?ınılmaz bir yükümlülük olduğu görülmektedir."
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yardım nafakasının ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı sosyal bir ödev olduğunu ve kanun koyucunun bunu kişilerin ve toplumun vicdanına bıraktığına dikkat ?ekerek şunları belirtti:
"Yardım nafakası, zarurete düşen hısmın yaşamını sürdürebilmesi i?in zorunlu yardım isteğidir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhta? duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Yardım nafakasının koşulları objektiftir ve bu koşulların ger?ekleşmesi halinde nafaka borcu doğmaktadır. Aileye karşı vazifelerini ağır surette ihmal edenlerin, nafaka isteyemeyeceği Medeni kanun'un 510. maddesi uyarınca kabul edilmektedir. Uygulamada, aile bağlarının temelinden sarsılması halinde nafaka yükümlülüğünün ortadan kalkacağı kabul edilmektedir. Davacı 70 yaşlarında, nafaka yükümlüsü oğul refah i?erisindedir. Aile bağları babanın kusuru ile zayıflamıştır. Ne var ki, Medeni Kanun'un 2. maddesindeki dürüstlük kuralı, bu koşullarda davalı oğlun nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilmemelidir. Oğlun, yardıma muhta? duruma gelmiş olan babasına karşı asgari yaşama giderlerini karşılama borcu, dürüstlük kuralı gereği ortadan kaldırılamaz. Aksini gerektirir. Zira, altsoyun (oğlun) üstsoya(babaya) karşı yardım yükümlülüğü ile üstsoyun altsoya karşı olan yardım yükümlülüğünün ahlaki, geleneksel ve toplumsal nedenleri farklıdır."
Yargıtay, verdiği kararda "Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Aile bağları, babanın kusuru ile zayıflamasına rağmen, oğlun yardıma muhta? hale gelmiş olan babasının asgari yaşama giderlerini karşılaması gerekir" görüşünü dile getirdi.
Bu kararın ardından, refah i?erisinde yaşayan ?ocuklar, yoksul duruma düşen anne ve babalarına nafaka ödemek zorunda kalabilecek.