Her alanda eşitlik istiyoruz

Güncelleme Tarihi:

Her alanda eşitlik istiyoruz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2021 16:46

Almanya Türk Toplumu (TGD) ile Göçmen Örgütleri Federal Konferansı (BKMO) ‘geleceğin federal hükümeti’ne dönük ortaklaşa bir ‘açık mektup’ yayımladı.

Haberin Devamı

Her alanda eşitlik istiyoruz

TGD adına Eş Başkanlar Gökay Sofuoğlu ve Atila Karabörklü, BKMO adına da Sözcüleri Michael AlliMadi ve Dr. Kamila Schöll-Mazurek imzalı, ‘Çeşitliliğin Sorumluluğunu Yerine Getirin’ başlıklı, Olaf Scholz, Annalena Baerbock, Robert Habeck, Christian Lindner’e hitaben yazılan ‘açık mektupta’, özellikle bakanların ve müsteşarların atanmasında toplumsal gerçeğin göz önünde bulundurulması talep edildi.
“Bizim geleceğimizin görünür hale gelmesi için sorumluluk üstlenmenin zamanı geldi” denilirken, yeni bakan ve müsteşarların yüzde 50’sinin kadın, yüzde 25’inin göçmen kökenli ve yüzde 20’sinin de Doğu Almanyalı olması önerildi.
Evet...
Bu öneriler 83.2 milyon nüfuslu Almanya Federal Cumhuriyeti’ndeki kadın, göçmen kökenli ve ülkenin doğusunda yaşayanların oranıyla örtüşmektedir.
Böyle bir talep demokratik bir haktır.
Çok da yerindedir.
Ancak bu talep ve öneriler Almanya’daki göçmen kökenlilerin beklentilerinin çok gerisinde kalmaktadır.
Almanya’yı daha ileri götürmek, daha modernleştirmek hedefiyle iktidara soyunan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller’den oluşacak ‘trafik lambası koalisyonu’ndan eşitlik ve demokratik haklar konusunda daha fazla açılım beklenmelidir.
Çünkü günlük yaşamda olduğu gibi politik ve demokratik katılım alanlarında da özellikle Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayan ülkelerden gelen göçmen kökenliler hâlâ yasalara önünde ‘ikinci sınıf yurttaş’ konumundadır.
Örneğin yalnız AB ülkelerinden değil, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada, Japonya, Güney Kore, Norveç, İsviçre, İsrail gibi 50’nin üzerinde ülkeden gelenlere ‘çifte vatandaşlık’ hakkı verildiği halde yıllardır bu ülkede yaşayan Türkler ve diğer ‘üçüncü ülkelerden’ gelenler bu haktan hâlâ mahrumdur.
Hem de Alman Anayasası’nın 3’üncü maddesinde, “Bütün insanlar yasa önünde eşittirler... Cinsiyeti, soyu, ırkı, dili, yurdu ve kökeni, inancı, dini ve siyasi görüşleri dolayısıyla hiç kimse mağdur edilemez ve hiç kimseye imtiyaz tanınamaz” denildiği halde.

Haberin Devamı

MAHKEMEDEN DÖNDÜ
Almanya’da 14 Şubat 1989’da ilk kez Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) ağırlıklı olduğu Schleswig Holstein Eyalet Parlamentosu, eyalette en az 5 yıldır yasal olarak yaşayan yabancılara yerel seçimlere katılma hakkı verilmesini karara bağladı.
20 Şubat 1989 tarihinde de SPD ve FDP’nin desteğiyle Hamburg Eyalet Parlamentosu 8 yıldır eyalette yaşayanlara aynı hakkın verilmesini kararlaştırdı.
Tabii Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) buna itiraz etti.
Federal Anayasa Mahkemesi, 31 Ekim 1990’da iki eyaletin kararını da “Anayasa’nın 20. maddesi ile bağdaşmıyor” gerekçesiyle devre dışı bıraktı.
Alman Anayasası’nın 20. maddesinde, “Almanya Federal Cumhuriyeti demokratik ve sosyal bir federe devlettir. Egemenlik tümüyle halkındır. Halk egemenliğini seçimler ve oylamalar aracılığıyla ve yasama, yürütme ve yargı yetkileriyle donanmış özel organlar eliyle kullanır” denilmektedir.
Federal Anayasa Mahkemesi yargıçları, “Alman Anayasası’na göre halk Almanlardan, Alman vatandaşlarından oluşuyor” görüşünü savunmuşlardır. Onlara göre, bu egemenlik haklarından ancak Alman vatandaşı olanların oluşturduğu ‘halk’ yararlanabilir.
Ama Federal Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından 15 ay sonra 7 Şubat 1992 tarihinde, Avrupa Konseyi tarafından imzalanan Maastricht Sözleşmesi ile AB vatandaşlarına yaşadıkları üye ülkelerdeki yerel seçimlere katılma hakkı verildi.
Alman yargıçların ‘halk’ anlayışı değişmiş olmalı ki, hiçbirinin gıkı bile çıkmadı.

Haberin Devamı

TÜRKLER HÂLÂ BU HAKTAN YOKSUN
Almanya’da yaşayan ve AB üyesi ülkelerden gelenler 1994 yılından beri yerel seçimlere katılma, seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
Ama 40-50 yıldır burada yaşayan Türkler hâlâ bu haktan yoksundur.
Belçika, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, Lüksemburg, Slovenya gibi Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde 3-5 yıldır yaşayan tüm “yabancılar”, Türk vatandaşları da, yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
Hatta İrlanda’da 6 aydır yaşayanlar bile.
Ama nedense Almanya bu hakkımızı vermemekte direnmektedir.
İşte yeni kurulacak federal hükümetten Türkler için bu demokratik hakkın talep edilmesi ve gerçekleşmesinin beklenmesinden daha doğal bir şey olamaz.
Böylece Almanya da yıllardır süregelen ayıbından da kurtulmuş olur.

BAKMADAN GEÇME!