Güncelleme Tarihi:
Sayın Stenger, Türkiye Almanya en son 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında karşı karşıya geldi. O zaman Almanya’da dostluk atmosefi hakimdi. Bu sefer de benzer bir durum bekliyormusunuz?
Harald Stenger:Umuyoruz benzer sahnelerle karşılaşırız. Hafızalarımızda 2008’den geriye güzel anılar kaldı. Beklentimiz Türk ve Alman taraftarların takımlarını ateşli bir şekilde ama dostluk çerçevesinde desteklemesi. Fairplay ve karşılıklı saygı çok önemli. 2008’de Basel’de hafızalarda kalan güzel anılara yenilerinin eklenmesini umut ediyoruz.
Alman Milli Takımı için Berlin’in deplasman olmaması, stada çok fazla Türk taraftarın girmemesi için özel önlemler aldınız mı?
Harald Stenger: Hayır bu konuda önlem almadık ve almayacağız. UEFA kuralları kapsamındaTürkiye Futbol Federasyonu’na 7500 bilet vermemiz gerekiyordu. Biz bu rakamı arttırarak 11.000’e yükselttik. Alman taraftarlar için ayrılan blok ise 15.000 kişilik. Stadın geriye kalan kısmında Türk ve Alman taraftarlar birlikte oturabilecek. Biletleri internet üzerinden sattığımız için ne kadar Türk ne kadar Alman taraftar bilet aldı bilemiyoruz. Ama beklentimiz stattaki taraftar dağılımının %50 Türk %50 Alman olması. Türk taraftarların yoğun ilgisinden memnunuz önemli olan sahada olduğu gibi tribünde de dostluğun hakim olması.
Almanya’nın bu maçta deplasman atmosferinde oynayacak olmasını DFB nasıl karşılıyor?
Harald Stenger: Bu konuda aslında biz çok rahatız. Tribündeki dağılım Berlin’deki ve Almanya’daki toplumsal gerçeklerin bir sonucu. Burada çok sayıda Türk yaşıyor ve stada gelip takımlarını desteklemesi normal. Çoğunun Dünya Şampiyonasında Almanya’ya destek verdiğini de biliyoruz. Biz takımımıza güveniyoruz bu durum takımımızı motive edebilir. Esprili bir açıdan bakarsak Alman Milli Takımı deplasmanda her zaman iyi oynar. Bunun en iyi örneği de Moskova’da elde ettiğimiz 1-0 lık galibiyet gösteriyor.
İlk kez bir Türk kökenli futbolcu kilit rolde Almanya formasıyla Türkiye’ye karşı oynayacak. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Harald Stenger: Mesut Özil Alman takımına çok iyi entegre oldu. 2010 Dünya Şampiyonasında kabuğunu kırdı ve oynadığı futbolla dikkatleri üzerine çekti. Real Madrid’e transfer olmasıyla da ödüllendirilmiş oldu. Güney Afrika’da Mesut’la geçirdiğim zamanı düşündüğümde, kendini Alman takımının bir parçası olarak gördüğünü söyleyebilirim. Elbette Türk kökenini inkar etmiyor sadece doğup büyüdüğü ülkenin formasını tercih etti. Benzer şekilde başka oyuncular tercihlerini Türkiye’den yana kullandı. Futbolcuların verdikleri kararları saygıyla karşılamamız gerekir.
Ilerleyen dönemde Alman Milli Takımında daha fazla Türk kökenli oyuncu görecekmiyiz? Almanya bu konuda nasıl bir strateji izleyecek?
Harald Stenger: Bizler futbolculara sadece teklifte bulunabiliriz ve gösterecekleri performansa göre Milli Takımda forma şansı bulabilirler. Kimseyi zorlayamayız sadece bunun kendilerine sağlayacağı avantajları anlatabiliriz. Mesut Özil’in Alman Milli Takımını tercih etmesi de böyle oldu. Ama bu sadece Türkiye için değil, diğer ülkeler için de geçerli. Onlar da burada yetişmiş kendi vatandaşı futbolcuları renklerine bağlamak istiyor. Biz kimseyi zorlayamayız. Alman Milli Takımında oynayan biri kendini bu takımla özdeşleştirmeli. 2010 Dünya Şampiyonasında modern bir Multi-Kulti takımımız vardı. Cacao olsun Khedira ya da Özil olsun hepsi kökenlerini inkar etmese de Almanya ile kendilerini bütünleştiriyor.
Alman Milli Takımındaki çok kültürlülük Almanya’ya nasıl bir mesaj veriyor?
Harald Stenger: 2010 Dünya Şampiyonasında oluşturulan takım aslında sembolik bir mesaj içeriyor. Özil gibi futbolcular ülkede yaşayan göçmen gençler için iyi bir örnek teşkil ediyor. Dünya Şampiyonasinda yaklaşık bir ay birlikteydik, aramızda en ufak bir sorun olmadı. Toplum içinde günlük yaşamda bu kadar başarılı değiliz. Burada Almanların da suçu var, göçmenlerin de. Oluşturulan çok kültürlü takımla aslında toplumda da bunun başarılabileceği noktasında önemli bir mesaj vermiş olduk.