Yüzde 5.5-12 arası faizle istikrarı sağlamak

MERKEZ Bankası hem finansal istikrar hem fiyat istikrarı sağlayacağım diyerek politika faizini yüzde 5.5 ile 12 arasında bir koridora yerleştirdi. Nasıl istikrar ama!

Gösterge faiz oranı artık düşük tutulan haftalık faiz oranı değilmiş, Merkez Bankası Başkanımız öyle söyledi. Merkez Bankası Başkanımız ayrıca gösterge faizin artık yüzde 5.5 ile 12 arasında değiştiğini, bunu duruma göre kendilerinin belirleyeceğini söyledi.
Bu yolla amaçlanan açık; kurları aşağı çekmek. Niye kurları aşağı çekmek istiyor derseniz; o da açık; Merkez Bankamız nihayet asıl görevi olan enflasyonu hatırladı ve belli ki yıl sonunda iki haneye çıkacağını gördüğü enflasyonu dizginlemek istiyor. O zaman faizi artırsın değil mi? Olmaz. Hükümet kızar diye faizi artırmamak için, şimdi de gösterge faizi değiştirdiğini söyledi ve literatüre yaptığı katkıyla “gösterge faiz koridoru” oluşturdu. Hem gösterge, hem koridorun alt ile üst sınırı birbirinin iki katından fazla... İnsanlar neyi gösterge alacak?
Yüzde 5.5 ile 12 arasında bir gösterge faiz olmaz ama yaptılar oldu, kimse de böyle bir şeye itiraz etmedi, bir şey olmaz diyebilirsiniz. Öyle değil işte, şimdi siz olacakları seyredin.
Bir bankacıya soruyorum; “Peki, şimdi siz hangi faizden kağıt alacaksınız?” Öyle ya, bankaların iki ana plasman kaleminden biri Hazine kağıdı, diğeri krediler. Ekonomi yönetimi önce kıstı, sonra kur etkisini saymam deyip, kredi hacmindeki artışı yine esnetti ama sonunda yine kısın talimatı geldi. Merkez Bankası Başkanımız söyledi; bu artış hızı da çokmuş.
Bankacı da diyor ki; “kredi veremiyoruz kağıt almamız gerek ama kaçtan alacağız bilmiyoruz. Yani belirsizlik riski büyük, o nedenle de kağıt faizinin yüzde 12’ye çıkmasını bekleriz.”
Hazine’nin de ihtiyacı yok, fazla borçlanma yapmaz, ayrıca yüzde 12’den borçlanırsa tüm bütçe dengeleri gider, o nedenle fazla bono ihraç etmez diyebilirsiniz.
O zaman bankalar topladıkları paraları ne yapacak? Artık balon olduğu açık açık konuşulmaya başlanan konuta kredi vermeyi mi sürdürecek. Öyle ya, Başbakanın o nedenle demir zammına bile çok kızdığı, gözbebeği konut sektörü zora girmez, konuta vermeye devam ederler denebilir... İyi de 600 milyar kredi hacmi var, zaten verilmiş olanlar bile durgunluk korkusuyla tehlikeye girmeye başlamış. Diyelim ki yüzde 2 ek kredi tehlikeye girdi, bankacılık sektörünün zararı 12 milyar lira eder. Zaten 18 milyar kar varken, 12 milyar lira zarar yazılır mı? Güvendiğimiz bankaların haline o zaman ne diyeceksiniz? Hadi diyelim; Başbakanımız ekonomide küçük oranlı artışlara katlanmadı, büyümeyi artırmaya karar verdi, böylece bütçeyi açıp borçlanmayı da artırıp bankalara da kıyak çekti. İyi de son eylül rakamlarını gördük; cari açık zaten milli gelirin yüzde 10’unu geçti, küresel durum böyleyken, cari açığı artık azaltmazsak başımıza neler gelecek, düşündünüz mü?
Evet, istikrar sağlayacağız diye geldiğimiz nokta ortada: Gösterge faiz yüzde 5.5 ile 12 arası.
CHP’NİN RAPORU DURUMU ÖZETLEMİŞ
Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın koordinatörlüğünde hazırlanan son CHP raporu Merkez Bankası’nın son açıklamaları ve dış ticaret rakamlarını değerlendiriyor. Raporda; temmuz sonunda işler iyi harcamaya devam edelim noktasına gelindiği, Başbakanın “kriz yok, bu sefer teğet bile geçmeyecek” dediği ama bir hafta sonra Merkez Bankası’nın kriz yönetimine geçtiği hatırlatılıyor. 26 Ekim’de ise büyümede düşüş riskinden vazgeçilip Merkez Bankası’nın yeniden enflasyonu hatırladığına dikkat çekiliyor. Temmuz sonu kur riski ve reel sektör döviz pozisyon riski yok diyen Merkez Bankası’nın son yayımında reel sektörün döviz pozisyon açığının 119.3 milyar dolarla rekor olarak açıkladığı belirtildi.
“Çoklu hedef, çoklu araç, para politikasında yeni yaklaşımlar” söylemi ile tüm gelgitleri örtmenin mümkün olmadığı belirtilen CHP raporunda, bir yıl önce enflasyon hedefi yüzde 5.5 olarak açıklandı, OVP’de bu oran yüzde 7.8 olarak revize edildi, daha OVP’nin mürekkebi bile kurumadan Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyonu yüzde 8.3’e çektiği,bu çelişkilere Merkez Bankası Başkanının “enflasyon tutmaz ise yazarsın bir mazeret mektubu olur biter” tarzı bir söylem kullanmasının en azından ciddiyetle bağdaşmadığı kaydediliyor.
Yazarın Tüm Yazıları