Yurtdışında yaşayan bir akademisyenden tenkitler

Ben bir akademisyenim. Yurtdışında yaşıyorum. Bu yazıda başrol size yazan 15 yaşındaki kız çocuğu, yardımcı oyuncu da 29 yaşındaki üniversite mezunu ve evli adamla çok mutlu ilişkisi olduğunu söyleyen genç hanım.

O evli adamın keyfi yerinde. Bir evde çamaşırını yıkayan, ona düzgün bir aile sunan, diğer evde de seviştiği iki kadın ile hayatını mutlu sürdürüyor. 15 yaşımızı hatırlıyorum da arkadaşlarımla psikolojiye merak sarmıştık. Bence bu küçük kızın ona daha yararlı yazılar okuması gerekiyor.

29 yaşındaki hanıma söylemek istediğim ise, para kazanmak sorumluluk kazanmak demek değildir. 32 yaşındayım, yabancı bir ülkede akademiye devam ediyorum. Özgürlüğün anlamı her istediğini yapabilmek değildir. Namus iki bacak arasında değilse de, medeniyet mahremiyet gerektirir...

Bu köşeye yazanlara acıyorum, yok intihar edeceğim, yok sevdiğimi kaybetmekten korkuyorum, yok beni kullandı! Türkiye Cumhuriyeti fikri hür, vicdanı hür insanları yetiştirmek için kuruldu. Özel problemlerini uluorta yazanlar için değil. Açın ilim kitaplarını, bir psikoloğa danışın, bir jinekoloğa gidin. En güzeli, kafanızı değiştirin artık.

Ben el ülkesinde okumak zorunda kaldımsa, biraz da sizlerin sorumluluğunuz var bu işte. Boş işlerle Güzin abla köşesini meşgul etmeyin. Çalışın... Çalışın ki bizim üniversitelerimiz de ilerlesin, üretin ki, yeni iş alanları ortaya cıksın, işsiz nesil yok olsun.

Çalıştıkça bu tür dertler ile uğraşamazsınız. Medeni toplumlarda cinsel bunalımlar, felaketler, evlilik sonrası ilişkiler hemen hemen yok. Çünkü medeni ilişkileri öğrenmişler. En önemlisi kendinize saygıyı öğrenin. Geleceğin liderleri, anneleri, babaları bu tür işlerle uğraşmaz.

Bunları yazmak istedim sevgili Güzin abla. Umarım sizi kırmadım. Ama kendimi eğitime adadım ve herkesi mutlu, huzurlu, sağlıklı, bilgili görmek istiyorum ülkemde.

SENEM Ş.

Ah! sevgili kızım, sizin gibi benim de en büyük amacım insanları mutlu, huzurlu, sağlıklı ve bilgili görmekten başka bir şey değil, inanın.

Ben akademisyen değilim ama, yıllardır var gücümle bu amaç uğruna bu köşede ter döküyorum. Yazdıklarınızın büyük bir bölümüne katılıyorum, eminim okurlarım da katılıyorlardır ama...

İşte aması var. Hangi ülkede olduğunuzu yazmamışsınız ama, bağışlayın, bazı konularda ne yazık ki sizi haksız bulduğumu belirtmek isterim. Önce şu sizi, ‘el ülkesinde okumak zorunda bırakanların’ neden ülkemizdeki eğitim eksikliği değil de, benim okurlarım olduğunu anlayamadım.

Elbette bu eğitim karmaşasından gençlerimiz mağdur durumda; ayrıca herkesin sizin gibi dış ülkelerde okuma şansı da yok. ‘Medeni ülkelerde cinsel bunalımlar, evlilik sonrası ilişkiler yok’ sözünüze gelince.

Hani hiç yurtdışı görmemiş olsam bir derece de; hem yurtdışında bulunmuş, hem de çeşitli ülkelerde akrabaları olan bir insan olarak, üstelik yurtdışından çok fazla mektup alan biri olarak, oralarda nelerin olup bittiğini çok iyi izliyorum. Bir gecelik ilişkiler çok yaygın, gençler arasında intihar olayları, uyuşturucu bağımlılığı, alkolizm, eşcinsellik, inanılmaz düzeyde. Evlilik müessesesi ise neredeyse yok olmak üzere.

Gelelim ülkemiz insanının çalışma konusuna... Aman sevgili kızım, ülkemizde işsizliğin ne boyutlarda olduğundan haberiniz yok anlaşılan... Her yıl üniversiteden mezun olan yüzlerce genç iş bulmak için çalmadık kapı bırakmıyor.

Bir genç okurumun şu satırları asla aklımdan çıkmıyor ‘Her sabah sırf evden çıkmak için gazete almaya gidiyorum, köşedeki bakkala ve yolda gördüğüm işe giden insanlara gıpta ile bakıyorum. Bunca eğitimden sonra annemin, babamın yüzüne bakmaya utanıyorum’ diye yazıyordu. Onun bu ezikliğini yüreğimin derinliklerinde hissettim ben.

İstediğiniz kadar çalışkan olun, dediğinizin aksine, iş imkanı olmadan, nasıl çalışacak bu gençler söylesenize!

Sıra geldi, aşk, meşk meselesine...

İşte bakın orada size katılıyorum. Aşk uğruna intihara kalkışmalar, tüm yaşamını bir sevgili uğruna feda etmeler. Evet gençlerin bu zaafına ben de üzülüyorum. Ama cinsel eğitimsizlik inanılmaz boyuttaysa, okullara en ufak bir cinsel eğitim programı uygulatmayanların suçu değil mi bu?

Psikologlara ve uzmanlara gitmek mi? Doğrusu bu elbette ama siz ülkemdeki insanların asgari ücretleriyle, uzmanlara para verebilecek durumda olduklarını mı sanıyorsunuz?

Ben de sık sık onlara psikolog ya da psikiyatr öneriyorum, ama bazen de uzun sürecek seanslara nasıl para yetiştireceklerini düşünmekten kendimi alamıyorum, açıkçası...

İşte sevgili okurum, ülkenizde durum bu vaziyette ve Güzin abla köşesini bu yazılarla boş yere işgal etmiyorlar. Benim görevim onlara biraz olsun umut aşılamak, karınca kararınca bilgi vermek, ailelerinden ve yakınlarından görmedikleri ilgiyi gösterip, onların dertlerini dinlemek.

Çünkü biliyor musunuz, onların dertlerini açıp, yüreklerini ferahlatabilecekleri hiçbir merci yok!

Ve tabii herkesin de sizin gibi eğitim imkanı yok, kendi kendine yetebilecek gücü de yok. Hem, madem bu kadar birikimli ve eğitimlisiniz, neden bir an önce ülkemize gelip de bu birikiminizden faydalanmamıza imkan vermiyorsunuz?
Yazarın Tüm Yazıları