Yeni bir skandal mı??

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Yeni Yüzyıl Gazetesi iki günden beri manşetten yayın yapıyor. Kemal Yurteri'nin haberleri ile çok önemli bir konuya değiniyor. Tansu'nun başbakanlığı döneminde İsrail tarafından Türkiye'ye satılan, ancak hibe gibi gösterilen milyonlarca dolar tutarında özel silah ve teçhizatın ardından Meksan isimli küçük bir ilaç firması çıkıyor. Bunun sahibi Ertaç Tinar isimli bir şahıs. Tinar'ın İngiltere'deki Hospro isimli firmasının sermayesi sadece 100 sterlin!

Ertaç Tinar geçen hafta MİT tarafından sorgulanıyor. Bu özel silahlardan biri Susurluk kazasında DYP Milletvekili Sedat Bucak'ın arabasında bulunmuştu.

İsrail tarafından Türkiye'ye satılan silahların satış kaydı devlette yok. Hibe olarak gösteriliyor ama değil. Peki bunların parası nereden ödendi? Bu silah ve teçhizat şimdi nerede? Çoğunun kayıp olduğu anlaşılıyor.

Evet, para nereden ödendi ve silahlar nerede?

Yeni Yüzyıl Gazetesi, Ertaç Tinar'la Özer Çiller arasında yakın ilişki olduğuna değiniyor. Bu silahlar getirildiği sırada Tansu'nun başbakan olduğunu vurguluyor.

Bu yayınla birlikte bazı sorular derhal yanıt bekliyor:

İsrail'den satın alınan silahlar niçin Ertaç Tinar'ın ismi cismi bilinmeyen İngiltere'deki firması tarafından getirildi? Parayla satın alınan silahlar niçin hibe gibi gösterildi? Silahlar Sedat Bucak'a nasıl ulaştı? Gerisi nerede? Ödenen para devlet kayıtlarında olmadığına göre, nereden ödendi? Tansu parayı örtülü ödenekten mi verdi?

***

Uğur Dündar ve Kanal-D ekibi, aynı olayın bir başka boyutunu iki geceden beri ele alıyor. Hatırlayınız, Uğur Dündar, Çiller Ailesi ile yakınlığını kanıtladığı Tom Mc Grevey isimli bir emekli albayı Amerika'da bulup konuşturdu. Bu şahıs geçmişte CIA adına çalıştığını Uğur'a itiraf etti.

İşin ilginç yanı, aynı şahıs Çiller Ailesi'nin Amerika'daki mal varlığını çok iyi biliyor!.. Çünkü bir süre Özer'in Amerika'da danışmanlığını yapmış. Dahası, onların yine Amerika'daki otelinin müdürlüğü görevini üstlenmiş. Karısı ise aynı otelde sekreter olarak çalışmış.

Yine biliyorsunuz, Çiller Ailesi'nin Amerika'daki G.C.D. isimli şirketlerinin üç ortağı var. Mr. Gistis isimli Yunan asıllı bir Amerikalı, Özer Çiller ve Bilger Duruman! Zaten şirketin adı da bunların soyadlarının baş harflerinden oluşuyor.

Kanal-D yayınında da Türkiye'ye özel silahları satan Ertaç Tinar'la Özer Çiller'in yakınlığı vurgulanıyor. Kanal-D, Özer'e somut sorular soruyor:

‘‘Tom McGrevey'in eski bir CIA ajanı olduğunu biliyor muydunuz? Sizi onunla kim tanıştırdı? Onu ve eşini hangi işlerde çalıştırdınız?..

Silah satışı yapan dostunuz var mı? Onlarla silah satışı yaptınız mı? Azerbaycan'a silah satışında, yine eski CIA ajanı olan Richard Secord ile işbirliği yaptınız mı?

Türkiye'ye silah satan Ertaç Tinar ile ilgili bildikleriniz nelerdir? Silah satışında aracı oldunuz mu?

Örtülü ödenekle ilgili bildikleriniz nelerdir? Eşinizin başbakanlığı döneminde hiç örtülü ödenek parası teslim aldınız mı?

Susurluk skandalında ortaya çıkan özel silahların İsrail'den alınmasıyla ilgili olarak örtülü ödenekten para kullanıldığı konusunda bilginiz var mı?

***

Özer dün bu sorulara güya bir yanıt veriyor ve bütün basın kuruluşlarına fakslıyor. Fakat inandırıcı olamıyor... Çünkü çok soyut, yuvarlak laflar ediyor. Bunların bir iftira olduğunu söylüyor. Örneğin ‘‘Eski CIA ajanı Tom'u tanımam. Benim Amerika'daki otelimde kendisi ve karısı çalışmamıştır’’ diyemiyor.

İftiralara çanak tutan medyadan falan söz ediyor ki, kesinlikle inandırıcı olamıyor.

***

Bu ailenin hiçbir sözüne artık güvenmiyoruz. İki somut örnek vereyim. Birincisi, Tansu tarafından kamuoyuna yapılan açıklamada, Amerika'daki mallarını satıp vakfa bağışlayacağı belirtilmişti. Bir kuruşluk malını satamadı!

İkincisi, bunlar Kuşadası'nda edindikleri görkemli çiftliğin, Suna Pelister isimli hizmetkârlarına ait olduğunu söylemişlerdi. Bu iddiaya kargalar bile güldü. Sonra ortaya çıktı ki, çiftlik kendilerine aittir. Vaziyet çakılmasın diye önce Suna adına alınmış, sonra kendi üzerlerine geçirilmiştir.

Dolayısıyla, ben şahsen bu ailenin hiçbir sözüne inanmam.

Geçmişte Refah Partisi ve Necmettin Erbakan hakkında en ağır suçlamalarda bulunup milletten oy toplamayı başaran Tansu, daha sonra sırf yolsuzlukları örtbas edilsin diye onlarla iktidar ortaklığı kurup paçasını din tüccarları sayesinde kurtarmadı mı?

***

Şimdi size geçtiğimiz günlerde burada yazdığım bir olayı yeniden hatırlatıyorum. Biliyorsunuz, Tansu döneminde tam 500 milyar lira tutarında bir örtülü ödenek parası kaybolmuştu. Hiçbir devlet kuruluşu bu paranın nereye gittiğini bilmiyordu. Tansu bu paranın nereye gittiğinin hesabını verememiş ve ‘‘Açıklarsak savaş çıkar’’ diye espri yapmıştı!

Bu para, kadın başbakanlık görevinden tam ayrılmak üzere iken bankadan çekilmiş ve bavullarla Konut'a getirilmişti.

Bu konuyu, yakın geçmişte Tansu'nun sağkolu ve en yakını olan bir siyasetçiye gazeteci arkadaşlarımızın yanında geçenlerde sordum ve yanıtını da burada yazdım. Şöyle demişti:

‘‘Benim bildiğim kadarıyla bu paradan Tansu Hanım'ın haberi yoktu. Bence örtülü ödenek parasının nereye gittiğini Özer Çiller ve Tansu Hanım'ın Özel Kalem Müdürü Akın İstanbullu biliyorlar...’’

Tahmin ediyorum, Yeni Yüzyıl ve Kanal-D'de son olarak yer alan haberlerin ardında devletin çok önemli istihbarat birimleri var. Galiba düğüm yakında çözülecek ve birileri Amerika'ya tüyecek...

Eğer işin içinden Tansu ve Özer fışkırırsa, yandı gülüm keten helva!.. Durum şimdilik bunu gösteriyor. Belki büyük bir skandal patlayacak.

Emekli CIA ajanlarını Amerika'da otelinde çalıştıran, kendisi için de CIA görevlisi olduğu iddiaları bulunan, Yunan asıllı Mr. Gistis'le yine Amerika'da ortaklık kuran Tansu, şimdi Türkiye'de ‘‘milliyetçi muhafazakâr’’ rolü oynuyor, Refah çizgisine düşmüş, onların korumasına muhtaç olmuş! Vay be!..

Ama ne yaparsa yapsın, hesap günü yavaş yavaş yaklaşıyor.

Yazarın Tüm Yazıları