‘Tarih gibi kadınım!’

Usta oyuncu ve ses sanatçısı Işıl Yücesoy ile beraberiz… Buluşma vesilemiz; ilk kadın Türk şarkı sözü yazarı Fikret Şeneş’in şarkılarını seslendirdiği ‘Vefa’ isimli ‘maxi single’ı. Albüm yeni ama şarkılar klasik ve zamansız! Tıpkı Işıl Yücesoy’un kendi gibi… Gülerek, “Karşınızda tarih gibi bir kadın var!” diyor ve bizi kendi hikayesiyle birlikte sahne tarihinde bir yolculuğa çıkarıyor.

Haberin Devamı

Sene 1940’lar… Kırklareli’nde, Kepirtepe Köy Enstitüleri’ndeyiz… İstanbullu öğretmen Rezzan Hanım, burada Amasyalı müzik öğretmeni Selahattin Yücesoy ile tanışıyor. Birbirlerini seviyor ve Kırklareli’nde bir yuva kurmaya karar veriyorlar. Işıl Yücesoy, işte bu mutlu çiftin iki kızından biri olarak 1945’te dünyaya geliyor. Çok mutlu bir çocukluk geçiriyor. Sanatla dolup taşan bir evin içinde büyüdüğü için, kendi deyimiyle; Hayata 3-0 önden başlıyor! Annesi, içine hayallerini de katarak hiç durmadan ona hikayeler okuyor. Babasını, “Piyano çalışı… Hayatımda enstrümanıyla bu kadar bütünleşen yakışıklı bir erkek görmemiştim. Çok güzel keman da çalardı” diye anlatıyor. Sürekli şarkılar söyleniyor, şiirler okunuyor… Ancak bu dönem genç Işıl Yücesoy’un aklı fikri yaramazlıkta! Kız kardeşi Alev ile etrafı öyle bir canlarından bezdiriyorlar ki akrabalar annesine, "Ne olurdu birine Munise, diğerine Sakine ismini koyaymışsınız ya!” diye serzenişte bulunuyor!

Haberin Devamı

‘Tarih gibi kadınım’Evinde buluştuğumuz Işıl Hanım, “Hürriyet gazetesi okurlarına sevgilerimle…” diyor…

BEDRİ RAHMİ’NİN RESİM ATÖLYESİNDEN KOVULDUM

İlkokul sonrası eğitim için ailesi onu önce Ankara’ya yolluyor. Ancak tek başınalık zor geliyor. Bir yılın ardından bütün aile İstanbul’da buluşuyor. Moda’ya yerleşiyorlar. Yücesoy, Kadıköy Kız Lisesi’ni bitiriyor. Sonrasında ne yapacağı meçhul… Işıl Hanım, “Sanata dair halen bir kıpırtı yoktu!” diye anlatıyor: “Sporcu mu olsam, eczacı mı olsam derken… Üniversite sınavlarında puan tutturamadım. Senem boş geçmesin diye misafir öğrenci olarak Güzel Sanatlar Akademisi’ne gittim. Ailede ressamlar vardı. Bedri Rahmi’nin sınıfına düştüm. Adam daha birinci günden, ‘Sakın ha, çok kabiliyetsizsin!’ dedi, beni gönderdi! Bir de büyük bir aşk acısı çekiyordum.” Ona yardım eli uzatan, tiyatro sanatçısı halası Muazzez Kurdoğlu olmuş… Yücesoy devam ediyor: “Beni çağırdı ve bütün yeğenleri arasında sadece bende bir yetenek gördüğünü söyleyerek konservatuvar sınavına girmemi önerdi. Onu dinledim ve sınavı kazandım.”

Haberin Devamı

‘Tarih gibi kadınım’SENE 1951: Işıl 6 yaşında

KONSERVATUVAR’DA ‘IŞIL’, MÜZİK SAHNESİNDE ‘ARDA’

Böylece Ankara günleri başladı… Yücesoy, beş yıl boyunca Türk tiyatrosunun en yıldız isimleriyle eğitim görüyor; Arsen-Can Gürzap, Yücel Erten, Zeliha Berksoy, Deniz Gökçer, Cihan Ünal… Konservatuvar’ın son senesinde yeni bir kulisin kapısı açılıyor. Işıl Hanım anlatıyor: “Bir arkadaşım ‘Süreyya Gazinosu’na gidiyorum. Şanar Yurdatapan’la müzik yapıyoruz. Sen de provaya gel’ dedi. Meğer beni önceden gözlerine kestirmişler! Gittiğim gibi gruba dahil oldum. Orkestrasıyla ilk defa şarkı söylemeye başladım. Okulda sorun olmasın diye ‘Arda’ takma ismini kullanıyordum. Süreyya Gazinosu’na o dönem kimler gelmezdi ki! Herkes tuvaletli ve takım elbiseli olurdu.” Tiyatro da devam ediyordu! 1970 senesinde ‘Haydutlar’ oyunuyla ilk defa profesyonel olarak sahneye çıktı. Bir süre sonra yerel tiyatroların kurulmasıyla İzmir’e atandı. Ancak altı yılın ardından radikal bir kararla Devlet Tiyatroları’ndan istifa etti.

Haberin Devamı

‘Tarih gibi kadınım’SENE 1955: Halası Muazzez Kurdoğlu ile

HAYATIMA BİR KUYRUKLU YILDIZ DEĞDİ: FİKRET ŞENEŞ

Bir sonraki durağı İstanbul oldu. Sene 1970’lerdi. İstanbul’un kulüp hayatı en şaşalı günlerini yaşıyordu. Burada ona bir ‘kuyruklu yıldız’ değecek ve hayatını değiştirecekti… Işıl Hanım anlatıyor: “Erol Evgin, Ayten Alpman, Esin Avşar, Ajda Pekkan gibi isimlerle çıkıyor, şarkı söylüyordum ama çok da tanınmıyordum. Bir gün, Boğaz’da bir mekanda şarkı söylerken kulisime kısa boylu, kıvır kıvır saçlı, çok tatlı, neşeli bir kadın geldi. Fikret Şeneş’miş…

‘Tarih gibi kadınım’SENE 1974: Fikret Şeneş ile
“Fikret Şeneş, büyük bir sahne ve şarkı sözü rejisörüydü. Beni çok kovduğunu hatırlıyorum; ‘Sen git halde domates sat!’ diye bağırırdı. Şarkıyı en iyi hissettirmek için hangi harfe vurgu yapmak gerektiğine titizlenirdi. Çok güzel piyano çalardı…”

Haberin Devamı

KIZIM SEN RUS AJANI MISIN!

Şarkımı dinledikten sonra bana ‘Kızım, kimsin sen! Rus ajanı mısın, bu kadar güzel nasıl Rusça şarkı söyleyebiliyorsun!’ dedi. Ben Rusça’nın ‘R’sini bilmem ama tiyatroda öğrendiğim fonetik bilgisinin faydasını görüyordum… Bir yıl sonra bu sefer ben Fikret Şeneş’in kapısına dayandım ve ‘Güzel ablacığım, lütfen bana bir albüm yap!’ dedim… Orijinali bir Japon ezgisi olan ‘Çalamazsın Mutluluğu’ şarkısını yaptık ve büyük başarı sağladık. Sene 1975’ti.”

‘Tarih gibi kadınım’SENE 1970'ler: ‘Arda’ takma adıyla Ankara sahnelerinde...

ÇİÇEKLER, ŞAMPANYALAR

Yücesoy, 1980’lere kadar sahnelerin aranılan isimlerinden oldu… Sonraysa, yine radikal bir kararla hayranlarını şaşırttı! Anlatıyor: “Gece kulüplerinin ortamı farklılaştı. Arabesk bir hava hakim oldu. Çiçeklerin yerini patlatılan şampanyalar aldı. Ne zaman kadife tepsinin içinde gelen peçeteler sanatçıların üzerine atıldı, işte o zaman ‘Burası artık bana ait değil’ dedim ve bıraktım… Bu bir görgüsüzlüktü. O arada gazeteci, yazar Tanju Cılızoğlu hayatıma girdi. Kızım Meneviş doğdu. 1989’da Devlet Tiyatroları’na döndüm. ‘Üç Kuruşluk Opera’da oynadım. Ondan sonra da İstanbul kadrosunda devam ettim. Estağfurullah bir sürü ödül aldım! 2000’lerden sonra diziler başladı. Beş yıl ‘Hanım Ağa’ dizisinde oynadım. Ardından Çağan Irmak ile bir tesadüf neticesinde tanıştık; ‘Abla, ben de seni arıyordum!’ dedi ve ‘Çemberimde Gül Oya’da yer aldım.”

Haberin Devamı

‘Tarih gibi kadınım’‘Çemberimde Gül Oya’ dizisinde ‘Sema’ karakteri

46 YIL SONRA YENİDEN ‘ÇALAMAZSIN MUTLULUĞU!’

Işıl Yücesoy, müziğe 37 yıl ara verdikten sonra 2016’da artık zamanının geldiğini düşünerek, ‘Zamansız’ albümünü çıkardı. Onu ‘Hayat Herkese Aynı’, ‘Hani Ben’ singleları ve ‘Sezen Aksu Sokağı’ isimli çalışması takip etti. Bu aralarsa Ossi Müzik’ten çıkan yeni ‘maxi-single’ının heyecanı içinde! ‘Vefa’ isimli albümünde 1975-1979 yıllarında seslendirdiği, sözleri Fikret Şeneş’e ait olan şarkılar, Yücesoy’un bugünkü duygularıyla yaptığı yorumlar ve yeni düzenlemeleriyle yer alıyor. Bunlardan biri de, Fikret Şeneş’le, bundan tam 46 yıl önce beraber çıkardıkları ‘Çalamazsın Mutluluğu’ şarkısı... Yücesoy, albümünü şöyle anlatıyor: “Benim için vefa unutulmuş bir semt adı değildir. Fikret Şeneş Ablam’a çok şey borçluyum… Bana sahnenin yazılı olmayan bütün etik kaidelerini öğretti. Programlarıma gelir anlatırdı; ‘Odanda bir hanım bulunduracaksın, giyimini dikkatli yap, çok dedikoducu bir ortamdasın, ses tesisatına hediye almayı, teşekkür etmeyi ihmal etme…’ 53. sanat yılımı doldurdum. Artık ben de aldım yaşımı gidiyorum… Ona bir teşekkür etmek istedim.”

‘Tarih gibi kadınım’

‘RİTİMLER DEĞİŞİYOR DUYGULAR DEĞİŞİYOR’

Şarkı diyor ki; “Bir yalnızlık hatası. Hemen dönüverdi başım. Yanlış kapı çalmışım. Karşıma çıkana bağlanmışım. Bir yandı bir söndü. Geçti yolumdan. Bir gün geldi. Ne kül kaldı ne de duman. Ben kendim kuracağım cenneti aşklarımdan. Çalamam ki mutluluğu başkalarından…” Yeni şarkılarda artık böyle şairane şarkı sözleri yok mu? Yücesoy, “Türkiye’ye birkaç tane Fikret Şeneş gelmez” diye yanıtlıyor: “O yıllardaki şarkılar çok etki yapıyordu. Sonra gelen bir diğer söz cambazı Sezen Aksu oldu… Şimdinin gençleri her şeyi hızlandırılmış seviyorlar. Aşkları da hiçbir şey demlenmeden yaşıyorlar. Ritimler değişiyor, duygular değişiyor… Ritimli, duygusuz şarkılar hiçbir zaman klasikleşmeyecek. İstediği kadar müthiş beste olsun… O ses, o söz bana hitap edecek. Bir şarkının hayatıma girmesi ve onu söyleyebilmem için sözlerinin beni kalbimden vurması lazım.”

‘Tarih gibi kadınım’

‘ŞAN, ŞÖHRET… BUNLAR ‘KOFTİ’ ŞEYLER!’

Sinema, tiyatro, dizi, müzik… 53 yıllık sanat hayatında Yücesoy’un cebinde hep çok taşlar olmuş! Işıl Hanım, “Bu bir rastlantı eseri değil…” diyor: “Hiçbir zaman monoton bir sanatçı olmadım. Hep farklı yönlerimle insanları şaşırttım. Beni diziden bilenler, üç gün sonra plağımı görüp ‘Aaa şarkı da söylüyormuş!’ dediler. Son marifetim sesli kitap! Hayatta çok sevgi ve saygı gördüm. Genç arkadaşlara da önerim, paralar pullar kazanılır. Şan ve şöhret zaten kofti bir şey… Her şeyin sonu bir musalla taşı. Önemli olan insanların ‘İyi bilirdik’ demesi. Allah sağlık verirse 80 yaşında da şarkı söylemek istiyorum!”

‘Tarih gibi kadınım’SENE 1980’ler

IŞIL HANIM’IN ANAYASASI…

Işıl Yücesoy hakkında en sık yapılan yorumlardan biri; “Hükümet gibi kadın.” Bunu hatırlatınca gülerek, “Hükümetler iner biner… Ben ‘devlet’ gibi kadınım!” diyor. Peki bir devlet olsa Işıl Yücesoy’un anayasasında neler yazardı? Yanıtı: “Devlet gibi kadın olmak kalıcıdır. Kişilik olarak, prensip olarak, hayatta duruş olarak… Ömrümde kimseyle kontrat yapmadım, verdiğim söz ölümüne sözdü. Kişiliğim kontrattı. Yalan söylemeyeceksiniz. Neyseniz o olacaksınız. Kendinizle gırgır geçeceksiniz. Risk almayı da bileceksiniz. Hayatta başarı kadar başarısızlık da var.”

‘Tarih gibi kadınım’‘Susuz Yaz’

'İNSAN KENDİNE ARADA BİR TOKAT ATMALI Kİ…'

“Eşimden ayrılmıştım. Çocuğum 1.5 yaşındaydı. Ağır bir mali kriz geçiriyordum. Çaresizdim, tek başımaydım… Aynada kendimle göz göze geldim ve kendime bir tokat attım! İnsan arada kendine bir tokat atmalı ki… O tokat beni tekrar hayatla mücadele ettirdi. Amatör bir grupla Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliyesi’ni sahneye koydum.”

‘Tarih gibi kadınım’SENE 1962: Anne ve babasıyla

Yazarın Tüm Yazıları