İkiz annesinden mektup var

Benim önce bir kızım oldu, 4 sene sonra da oğlum. İkinci çocuğumu kucağıma aldığımda 4 yıllık annelik tecrübem vardı.

Haberin Devamı

Oysa bir ikiz annesi, hayatı boyunca iki çocuğuyla da ilk/tek ikiz çocuklu gibi oluyor.
Cümle çok karışık ama anladığınızı düşünüyorum.
İkiz annesi arkadaşım Ayşen, bir keresinde bana “Yonca, ben hiç ‘Birinci çocuğumla bunu yaşadım ondan ikinci de böyle’ diyemedim ki! Her ikisiyle de her tecrübem hep aynı anda ve ilk ve tek tecrübem oldu” demişti. Of nasıl haklıymış!
Bizim Mavi ve Demir de, birçok ikiz gibi, sürpriz yapıp erken geldiler.
Prematüre olayı zaten apayrı çaba, cefa, endişe; ikiz prematüre ise duble zor bir şey. Seferberlik filan ilan ediyorsun. Bebeğini sağlıkla kucağına almak büyük bir şansken, ikizlerin ikisini de sağlıkla kucağına almak daha büyük bir şans.
Çok şükür sağlıklılar. Ne çok şükrediyoruz anlatamam. Ve tüm ikiz ailelerine yürekten saygı, sevgi, güç ve sabır yolluyoruz.
Ben ikiz halası oldum diye yazdığımda, dünyanın her yerinden türlü çeşit ikiz tecrübeleri yağdı.
Bir tanesi, bebeklerden biri Serebral Palsi’li olduğu için müthiş yapıcı bir paylaşımdı.
Simge Anne’den izin aldım, olduğu gibi paylaşıyorum...
“Yonca, ben Simge. İkizleri 80 gün kuvözde kalan bir anneyim. Sana bunu yazmak istedim, çünkü belki prematürelikte Serebral Palsi (CP) teşhisi konan, sonrasında tedavi gören çocuklara bir katkımız olabilir. Biz büyük bir şey başardık.
Bizim fındıklar Ali ve Cem, hamileliğimin 28’inci haftasında 1240/1040 kg olarak dünyaya geldiler. Uzun yoğun bakım sürecinde bir oğluma CP teşhisi kondu (beyninin üçte birini beyin kanaması yüzünden kullanamıyor).
Birçok nörolog kafasını bile kaldıramayacağını söylüyordu. Biz onları dinlemedik, kaslarında kasılmalar olduğunun farkındaydık, uygun zaman gelince hemen çok yoğun fizik tedavi sürecine girdik.
Peki fizik tedaviyi 2 yaşındaki bir çocuk ne kadar kabullenebilir ki! Tabii istemedi, yapmadı. Bunun üzerine, fizik tedavi doktorumuz Prof. Dr. Ekin Akalan ve ortopedi doktorumuz Prof. Dr. Yener Temelli ile Türkiye’de belki ilk defa denenen bir
tedaviye gittik.
Bu tedavinin Amerika’da benzerleri var.
‘Spor’ adı altında ‘fizik tedavi’.
Doktorlarımızla spor hocaları Kayhan Yalçın iki haftada bir görüşüp, oğlumuzun durumunu konuşuyorlar ve ona uygun antrenman yazıyorlar; yüzme, atletizm, koşu, bisiklet.
Aslında Cem triatlonlara hazırlanıyor. Çok büyük keyif alıyor.
Zaten benim triatlona başlama nedenim de bu oldu; çünkü evde spor bizim rutinimiz olursa, Cem de bunu kabullenir diye düşündük. ‘Hadi oğlum spor yap’ dersek yapmayacağı kesindi. Biz yaptıkça ona da yapma isteği gelecekti. Öyle de oldu.
Sadece fizik tedavi yaptırdığımız dönemde, diğer oğlum da kendini dışlanmış hissediyordu. Şimdi ikisi de sporcu oldular. Spor hocaları yarışlara sokuyor onları.
Hem onlar çok keyif alıyor, hem biz.
Sana demek istediğim şey aslında şu; sporun her hastalığa çare olacağını, özellikle CP’li çocuklara terapi ve tedavi olacağını yaşayarak gördük.
Türkiye’de her 10 çocuktan biri prematüre doğuyor. O kadar yetersiz ki imkanlar.
Hem maddi hem manevi olarak yetersiz.
Prematüre doğan çocuğun annesi ile normal doğan çocuğun annesine aynı haklar tanınıyor.
Doğduğunda bir kuvözü üç çocuk paylaşıyor. Çocuklar kaderine teslim veya CP teşhisi sonrası ömrü boyunca engelli yaşamaya mahkum.
Belki senin aracılığınla sporun bu çocuklar ve aileleri üzerindeki yapıcı etkisini birilerine duyurabiliriz.
Kim bilir, belki oralarda bir yerlerde bazı annelerin bunu duymaya, denemeye değer olduğunu ve işe yaradığını bilmeye ihtiyacı vardır.
Simge”
Umut olması
dileğimle...
Yonca
“umutspor”

Yazarın Tüm Yazıları