Kaybolan pazar arabası

BİZİM mahallede pazar her salı kurulur. Komşuluk artık pek kalmasa da, özellikle yaşlı müdavimleri tanır birbirini.

Haberin Devamı

Hatta “pazar arkadaşlıkları” bile vardır, “selamsız yabancılaşma”ya inat.
Her hafta aynı saatlerde, aynı pazarcılara giderler mesela.
Domatesi hakiki Ayaş, fasulyesi kılçıksız, dolmalık biberi ince kabuklu olduğu için değil sadece...
Fiyatı uygun olduğundan da değil.
Özellikle yaşlıları nazlatıp, domatesi, hatta biberi, baklayı bile tek tek seçtirdikleri için... (Yaşlılıkta ömür kısalır da, bazı şeylere ayrılan zaman uzar)
* * *
Pazarcıların jargonunda, tekerlemelerinde edebiyatın, mizahın en taze örnekleri gizlidir zaten de...
Pazara giden yaşlıların hikayeleri de fırından çıkmış somun sıcaklığındadır bazen.
Onların küçüldükçe küçülen boyları, dünyalarıyla, Sait Faik tadındadır...
* * *
Dinlemiştim birisini, ilk elden.
Seksenini
süren yaşlı kadın, hikayenin anlatıcısı.
Almış küçük pazar arabasını, her salı olduğu gibi gitmiş Emek Pazarı’na.
Mecburiyetten değil, daha çok hayatında kalan ender meşguliyetlerden birisi olduğu için.
Kaybolan pazar arabası
Pazardan elleriyle seçerek patlıcan, dolmalık biber filan alacak.
Kurutacak onları sonra.
Hem çocuklarına/torunlarına Halep dolması yapıp yedirecek.
Hem de -onlar uğraşamazlar- kızlarının mutfağına kışın pişirmeleri için erzak takviyesi (lojistik destek) yapacak. (Kuru dolmalıklar, kışlık domates püresi, hazır menemen harcı, ev işi erişte, kuru nane, asma yaprağı, tarhana, kokusu, kıvamı baki reçeller…)
Ve “Yaşıyorum, kendime yetiyorum, üstelik hala bir işe yarıyorum”un huzurunu duyacak, içten içe...
* * *
Pazarda yapmış alışverişini.
Küçük cüzdanından kuruşlar çıkarmış ve en son radika, nane tezgahına yanaşmış.
Naneyi kurutacak, radikayı haşlayıp, zeytinyağı limonla akşam öğününe katacak.
Bir bakmış, pazar arabası yok yanında...
Sağa bakmış yok, sola bakmış nafile.
* * *
Gözlerinden yaşlar boşanmış, çökmüş-oturmuş, küçümen bedeniyle bir köşeye.
Şivelerinden anlamış, Doğu illerimizden iki pazarcı koşturmuş hemen yanına:
“Noldu ana, hayırdır?”
“Pazar arabam kayboldu, herhalde çaldılar” diye mırıldanmış ağlayarak.
“Ana, senin bir gözyaşına pazarı yakarım” demiş pazarcı, seslenmiş arkadaşlarına.
Bırakıp tezgahlarını dağılmışlar etrafa... “Dakkasına bulmuşlar” pazar arabasını.
Yaşlı kadın, tezgahları gezerken bir köşeye bırakmış, sonra unutmuş orada.
* * *
Ne diyeyim, o yaşlı kadına hasoğulluk yapan “hemşehrim” pazarcılara.
Size de, sizi emziren anaya da kurban...

Yazarın Tüm Yazıları