Paylaş
Dış politika, deprem bölgesinde yaşananlar, seçimle ilgili oldukları ölçüde öne çıkacaklar. Ancak bir konu hep gündemimizde olacak. O da geçim kaygısı.
50 yaşındayım. Enflasyonun 3 haneli rakamlarda olduğu, hatta, kuyruklu yıllar denilen 1970’lerin sonunu da ucundan yakalamış birisiyim. Ama bu kadar ani bir enflasyon ve gelir azalması sarmalını yaşamamıştım.
*
Enflasyonun yüzde 100 olduğu dönemlerde yüzde 105 maaşa zam alır ve yolumuza devam ederdik. Ancak şimdi işler biraz daha zor. Enflasyon artışı ile gelirinizdeki artış aynı oranda olmuyor ve gittikçe çok daha can yakıcı bir geçim kaygısının içine düşüyoruz.
Emekli, çalışan halkın çok önemli bir bölümü ocak ayında zam aldı ama rahatlamaları en çok 2 ay sürdü. Şimdi gözler yeniden maaşlara yapılacak düzenlemede. Hal böyle olunca, seçimin ve seçim sonrasının en önemli sorunu geçim oluyor. Seçimler geçimimiz ne olacak sorusunun gölgesinde kalıyor.
*
Ben kısa vadede iyimser değilim.
Kim kazanırsa kazansın seçimin ardından ekonomik olarak sıkıntılı bir döneme gireceğiz. Kredi musluklarının açılması gerçekleşse de, bu durumun orta ve uzun vadede daha borçlu bir ülke olmamızdan başka yararının olacağını düşünmüyorum.
Aslolan üretimi artırarak, döviz ihtiyacını düşürecek bir ekonomik yol haritası çizmekte. Ama her geçen gün işler daha da zorlaşıyor. Döviz ihtiyacı artarken, geçim de zorlaşıyor.
Seçimlerin bir an önce sona erip gerçekle yüzleşmemizin zamanı da yaklaşıyor. Yani bu yaz ayları hepimiz için kavurucu olacak. Hem mecazi olarak hem de kuraklığın neden olabileceği gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle gerçekçi olarak.
İşimiz zor ama önceden görüyoruz. Kişisel tedbir almak zorundayız.
Kalın sağlıcakla.
Paylaş