Kıpkırmızı bir pazartesi

Kolombiyalı büyük yazar Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi adlı romanını yaşıyoruz sanki. Marquez, kitabın daha başında kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceğini anlatır ancak herkes bilmesine rağmen bir şey yapmaz.

Haberin Devamı

İşte tam da böyle bir durumu yaşıyoruz. Herkes küresel ısınma ve iklim değişikliğinin, insan varlığını tehdit edeceğini öngörüyor ancak kimse net bir şey yapmıyor, yapamıyor.
2015 Paris Anlaşması’yla, küresel sıcaklık artışının, 1.5-2 santigrat derecede tutulması öngörülüyor. Görünen o ki bu hedef artık çok zor. Birbiri ardına açıklanan raporlar durumun parlak olmadığını bize gösteriyor.
*
Birleşmiş Milletler bünyesindeki Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) açıkladığı yeni raporda, “İklim krizinin her yerde daha önce hiç görülmemiş düzeyde kötüleştiği” ifade edilirken, bunun sorumlusunun da insan olduğu açıkça ifade edildi.
Raporda katı bir çözüm bulunamazsa, 2030’a kadar 1.5 derecelik artışın gerçekleşeceği de kaydediliyor.
*
Son derece net olarak kırmızı alarm veren raporda, küresel ısınmayla sıcak hava dalgalarının artacağı, sıcak mevsimlerin uzun, soğuk mevsimlerin ise kısa olacağı da dile getiriliyor.
Raporda karbon salımının aşağı çekilmesinin bu hızla sürmesi halinde yüzyıl bitmeden 4 derecelik sıcaklık artışından da bahsediliyor.
NASA, küresel ısınma nedeniyle deniz seviyeleri senaryolarını açıkladı. Antalya’da yüzyılın sonunda en iyi senaryoda 44 santimetre en kötü senaryoda ise 90 santimetre denizin yükselmesi öngörülüyor.
*
Artık durumun yaşam savaşı olduğu ortada ABD bile ciddiyeti anladı ve Barack Obama döneminin Dışişleri Bakanı John Kerry’i ABD İklim Özel Temsilcisi olarak atadı. Kerry, “Bu 10 yıl eyleme geçmek için kritik ve Glasgow’da düzenlenecek COP26 bu krizin ortasında bir dönüm noktası olacak” derken, ülkelerin acilen ekonomilerinde değişikliklere gitmesi gerektiğini de dile getirdi.
Durumun ciddiyetini raporlarda ya da bu konunun uzmanlarından değil, bizzat yaşamın içinde ve acısını çekerek de görüyoruz. Yanan ormanlar, seller, hortumlar, kuraklıklar, aşırı yağışlar. Hepsini görmek artık mümkün. Dengesini insanın tüketim ve daha çok kazanma hırsıyla kaybetmiş bir doğayla karşı karşıyayız. Sanayicilere, iktidarlara iş düşüyor elbette ama biz de duyarlı olabiliriz. Tüketirken üreticilere baskı yapabilir ve daha az karbon ayak izi bırakabiliriz.
*
Aslında hepimiz Santiago Nasar’ın öldürüleceğini biliyoruz. Umarım bu kez pazartesi gelmeden önlem alınır.

Yazarın Tüm Yazıları