‘Geceler, katran karası geceler’

Londra’ya moda eğitimi için giden ve geceleri bambaşka bir kadının bedeninde 1960’lar Londra’sına uzanan genç bir kız. Edgar Wright imzalı “Dün Gece Soho’da” dönem ruhunu yansıtan detayları ve enfes şarkılarıyla görsel açıdan çekici bir nostaljik yolculuk, izlenmeyi hak eden bir yapım. Ama öykünün finale doğru olan kıvrımları filmin etkisini azaltıyor.

Haberin Devamı

İngiliz taşrasında (Cornwall) yaşayan, annesinin kaybının ardından en büyük destekçisi büyükannesi olan Eloise (kendisine ‘Ellie’ diye seslenilmesini istiyor), 60’lar ikliminde yetişmiş bir kızdır. Dinlediği müzikler, tarzı, hayalindeki yaşam hep o dönemi refere eder. Bu arada başvurusu sonuçlanır ve moda eğitimi için Londra’ya yollanır; büyükannesinin “Dikkat et, orası seni yutar, anneni de yutmuştu” telkinleri eşliğinde... Gerçekten de bu devasa metropol onun ayaklarını hemen yere basacağı türden bir liman değildir. Kaldığı yurttaki arkadaşlarıyla kültürel olarak pek anlaşamaz, yaşlı bir kadının kiraladığı tek kişilik odaya atar demirini. Lakin burada yorganın içine girer girmez kendisini bambaşka bir âlemin parçası olarak bulur. 60’ların Soho’sunda, sanki başka bir kadının (Sandie) bedenindedir artık...

Haberin Devamı

‘Geceler, katran karası geceler’

‘Zombilerin Şafağı’ (Shaun of the Dead), ‘Sıkı Aynasızlar’ (Hot Fuzz), ‘Tam Gaz’ (Baby Driver) ve ‘Dünyanın Sonu’ (The World’s End) gibi yapıtlarıyla tanıdığımız Edgar Wright’ın imzasını taşıyan “Dün Gece Soho’da” (Last Night in Soho) kırsaldan gelmiş yetenekli bir genç kızın büyük kentin kaosunda tutunma öyküsü gibi bir klişeden yola çıkmasına rağmen yönetmeninin dokunuşlarıyla orijinalliğini bulmaya çalışıyor. Metnini Wright’la birlikte Krysty Wilson-Cairns’in (‘1917’nin de senaristlerindendi) kaleme aldığı bu yapım, öncelikle ‘retro’ açısından göz kamaştırıcı bir çaba. 60’ların ortamı (West End’deki sinemalarda Sean Connery’li Bond filmi ‘Thunderball’ var), eğlence sektörü (‘Cafe de Paris’ adlı bir mekân ve buradaki revüler), Soho’nun havası ve ruhuyla Cilla Black, Petula Clark (özellikle de muhteşem ‘Downtown’ı) ve The Kinks gibi şarkıcı ve grupların melodileri derken çarpıcı bir nostaljik yolculuğa çıkıyorsunuz.

Öte yandan Eloise’in Sandie kişiliği özelinde çıktığı bu zaman yolculuğunun tarifini tanımlamaksa zor çünkü bu bir hayal mi yoksa ortada şizofrenik bir durum mu var ya da reenkarnasyon vakası mı sorusu izleyici olarak zihninizi kurcalıyor. Bu arada yönetmen Wright kimi sahneler ve anlar itibariyle ‘Peeping Tom’ ve ‘Don’t Look Now’ gibi eski İngiliz klasiklerine göndermeler yapıyor ama asıl adres bana Polanski’nin Catherine Deneuve’lü filmi ‘Tiksinti’ (Repulsion) gibi geldi.

Haberin Devamı

‘HER ÇİÇEKTEN BAL’ HEVESİ…

Özellikle ‘Leave No Trace’yle parlayan Thomasin McKenzie’nin Eloise’de dikkat çekici bir performansa imza attığı filmde Sandie’ye ‘The Queen’s Gambit’ dizisiyle parlayan Anya Taylor-Joy hayat veriyor. Genç kadınları kötü yola düşüren Jack’te Matt Smith (2010-2020 arası 58 bölümde ‘Dr. Who’yu canlandırmıştı) karşımıza gelirken yaşlı ev sahibesi Bayan Collins’te geçen yıl aramızdan ayrılan, bizim kuşak için ‘Tatlı Sert’in ‘Emma Peel’i olarak hatıralarımıza kazınan Diana Rigg var. Bu arada gizemli müşteri rolündeki Terence Stamp göründüğü sahnelerde filme çok özel bir hava katıyordu.

Övülmeyi hak eden birçok yanına (mesela hikâyenin “Geçmiş o kadar da matah değildi” fikri de kayda değer) rağmen “Dün Gece Soho’da” sanki yönetmeninin her çiçekten bal alma hevesine yenik düşmüş gibi. Başarılı bir şekilde kurulan görsel dünyaya öykünün gidişatı eşlik edemeyince ve Wright’ın sahaya sürdüğü ‘hayaletli geçmiş’ fazla yorucu olmaya başlayınca filmin gardı düşüyor. Hele hele o şaşırtma ya da seyirciyi ters köşeye yatırma ısrarına heba edilen final, bu güzelim nostaljik yolculuğu, çok daha fazla sevmemize engel oluyor.

Haberin Devamı

Ama yine dediğim gibi atmosferi, dönem ruhunu yansıtan detayları ve geçmişin enfes şarkılarıyla izlenmeyi hak eden bir yapım.

‘Geceler, katran karası geceler’

DİĞER SEÇENEKLER...

Charles Addams’ın yarattığı dünya bir kez daha animasyon olarak karşımızda. ‘Addams Ailesi 2’yi (The Addams Family 2) Greg Tiernan, Laura Brousseau ve Kevin Pavlovic üçlüsü yönetmiş. ‘Kırmızı Pabuçlar ve Yedi Cüceler’ (Red Shoes and The Seven Dwarfs) adlı animasyonun yönetmeni Sung-ho Hong. Woody Allen’ın son filmi ‘Rifkin’in Festivali’ (Rifkin’s Festival) haftanın yenilerinden. Kadroda Wallace Shawn, Michael Garvey, Damian Chapa, Gina Gershon ve Bobby Slayton Garrel gibi isimler var. Otoriter bir baba ve iki oğlu arasındaki dengeler üzerine bir hikâye anlatan ‘Af’, Cem Özay imzasını taşıyor. Oyuncular Timur Acar, Emine Meyrem, Hakan Aslan, Yusuf Bayraktar ve Macit Koper. Gençlik serisi ‘4N1K’nın yeni adımı ‘Düğün’de başrolleri Gözde Mutluer, Burak Yörük, Sina Özer ve Atakan Hoşgören paylaşıyor, yönetmen Deniz Coşkun. Yerli komedi ‘Seni Bulacam Oğlum!’da yönetmenliği üstlenen Gökhan Yıkılkan aynı zamanda filmin başrolünü üstlenmiş. Diğer oyuncularsa şöyle: Ali Sürmeli, Gürkan Uygun, Fulden Akyürek ve Çetin Altay.  Yerli gerilim ‘Cin Çarpılması’nın yönetmeni Onur Aldoğan.

Haberin Devamı

‘Geceler, katran karası geceler’‘Addams Ailesi 2’

VE HUZURLARINIZDA SİNEMATEK!

Sinematek ‘12 Eylül rejimi’nin kapattığı kurumlardan biriydi. Sonrasında 80’li yıllarda boy veren bir fidan olarak İstanbul Film Festivali, bir anlamda bayrağı devraldı ve ‘yedinci sanat’a dair eğitim-öğretim, bilgi-görgü refleksleriyle hareket ederek var olan boşluğu doldurmaya çalıştı. Yedi tepeli şehrin kültür hayatına tam 40 yıldır yön veren en önemli etkinliklerden biri olan festival kendi geniş yatağında akadursun 2018’de farklı bir adım daha atıldı.

Kadıköy Belediyesi’nin girişimiyle, Türk Sinematek Derneği’nin ilk üyesi olan ve aynı zamanda Fransız Sinematek’inde de çalışan Jak Şalom öncülüğünde Sinematek/Sinema Evi hizmete girdi. Amaç hem bir mirasa sahip çıkmak hem de düzenli ve sistematik programlarla sinema sanatına damga vurmuş yerli ve yabancı klasikleri seyirciyle buluşturmaktı. Üstelik bu buluşma için yeni bir salon inşa edilmesine karar verilmişti. Ama araya ne yazık ki pandemi girdi.

Haberin Devamı

‘Geceler, katran karası geceler’

Yasakların adım adım kalktığı 2021 yazındaysa Sinematek/Sinema Evi boş durmadı; yeni sanat yönetmeni Emin Alper (ki kendisi zaten sinema yönetmenidir!) öncülüğünde hazırlanan film programıyla yaz boyunca Kalamış Parkı’nda sinemaseverlerin karşısına çıktı. Program kapsamında Charlie Chaplin’in ‘Şehir Işıkları’ndan Zoltan Fabri’nin ‘Cehennemde İki Devre’sine, Zeki Ökten’in ‘Sürü’sünden Milos Forman’ın ‘Hair’ine birçok yapıt gösterildi.

Ve artık Sinematek/Sinema Evi yeni salonunda seyircisini buyur etmeye hazır... Bugün itibariyle başlayacak ve 30 Ocak 2022’ye kadar sürecek olan organizasyonda Goethe-Institut İstanbul ve Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali işbirliğiyle hazırlanan program sunulacak. Programda dışavurumcu Alman sineması ve özgün yönetmenlerimizden Metin Erksan var.

‘Geceler, katran karası geceler’Metin Erksan

İkinci Dünya Savaşı öncesinin önemli akımlarından biri olan ve 20’nci yüzyılda derin izler bırakan ‘Dışavurumcu Alman Sineması’ bölümünde akımın çekirdek filmleri olarak kabul edilen sekiz yapıtın yanı sıra dışavurumculuk üzerine bir belgesel ve yine bu akımın modern sinemaya etkilerini hatırlatan dört modern filmden oluşan bir seçki yer alıyor.

2012’de aramızdan ayrılan Metin Erksan hem toplumcu gerçekçi sinema geleneğinin öncülerindendi hem de yapıtlarıyla her daim tartışılan bir isim olmuştu. ‘Erksan toplu gösterimi’ndeyse yönetmenin 19 filmi izleyiciye sunulacak.

KASIM AYI PROGRAMI

Yarın

15.00 Kuyu
20.00 Yılanların Öcü

19 Kasım

15.00 Dokuz Dağın Efesi: Çakıcı Geliyor

25 Kasım

20.00 Şoför Nebahat

26 Kasım

15.00 Gecelerin Ötesi

28 Kasım

20.00 Susuz Yaz

‘Geceler, katran karası geceler’

Adres: Osmanağa Mahallesi, Hasırcıbaşı Caddesi, Hasırcı Sokak No: 16, Kadıköy
Bilet fiyatları: 20 lira, indirimli 10 lira.

SİZİ ŞÖYLE BİR GERELİM…

Sinema tarihinin seyirciyi en çok geren ismi Alfred Hitchcock’un renkli çektiği yapıtlar, henüz kendisini keşfetmeyenler ya da anılarını tazelemek isteyenler için büyük ekranlarda huzurlarımızda. İstanbul Film Festivali özel retrospektif bölümü kapsamında gerçekleştirilecek programda ‘büyük usta’nın 15 renkli filmi kasım ve aralıkta yenilenmiş kopyalarından Beyoğlu ve Kadıköy sinemalarında gösterilecek. Gösterimler her hafta beşer film içerecek şekilde hafta sonları yapılacak. Biz de bu vesileyle ilk hafta izlenecek yapımları duyuralım.  

Beyoğlu Sineması

19 Kasım

- 21.00 Ölüm Korkusu/Vertigo

20 Kasım

- 14.30 Çok Şey Bilen Adam/The Man Who Knew Too Much
- 21.00 Topaz

21 Kasım

- 14.30 Kapri Yıldızı/ Under Capricorn
- 21.00 Cinayet Var/Dial M for Murder

Kadıköy Sineması

19 Kasım

- 21.00 Kuşlar/The Birds

‘Geceler, katran karası geceler’

20 Kasım

- 14.30 Harry ile Derdimiz/The Trouble with Harry
- 21.00 Kelepçeli Âşık/To Catch a Thief

21 Kasım

- 14.30 Esrar Perdesi/Torn Curtain
- 21.00 Cinnet/Frenzy

Bilet fiyatları: 35 lira, öğrenci 25 lira.

Yazarın Tüm Yazıları