Aman Allahım, her yeri ‘Örümcek Adam’ kaplamış!

Marvel’in klasik kahramanlarından ‘Örümcek Adam’ animasyon serisinin ikinci halkası ‘Örümcek-Adam: Örümcek Evrenine Geçiş’te çoklu evrenlerde gezinmeye devam ediyor. Çok sayıda ‘Örümcek Adam’ın boy gösterdiği filmin son derece etkileyici bir görsel dünyası var ama ‘aile’ meselelerine sırtını dayayan öykü hem fazla kafa karıştırıcı hem de klişelere göz kırpıyor.

Haberin Devamı

Üç ayrı oyuncunun (Tobey Maguire, Andrew Garfield ve Tom Holland) 2000’li yıllarda canlandırdığı ve her seferinde hikâyeyi yeniden tanımlayan üç ayrı seri yetmedi, nihayetinde bir de animasyon üzerinden ayrı bir hat… Ana karakterini Brooklynli Hispanik kökenli (Porto Rikolu) genç Miles Morales üzerinden tanımlayan ‘Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde’ (Spider-Man: In to the Spider-Verse) bu fazlasıyla aşındırılmış Marvel mitini yeniden restore eden, hatta daha ileri noktalara taşıyan bir çalışmaydı. Peter Parker’ın yerine sahaya sürülen Morales’in siyah olmasının yanı sıra söz konusu animasyonun konusunun ‘çoklu evren’ sularına dalması da filmi fazlasıyla özgün yapıyordu. 2018 tarihli bu çizgi üstü yapıma ilişkin eleştiri yazıma baktım da “Süresinin uzunluğunun dışında pek bir handikap içermeyen ve bence son dönemlerde sinema salonlarına uğramış en iyi animasyon” türünde övgülerde bulunmuşum.

Haberin Devamı

Aman Allahım, her yeri ‘Örümcek Adam’ kaplamış

Şimdi huzurlarımızda bu filmin devamı niteliğindeki ‘Örümcek-Adam: Örümcek Evrenine Geçiş’ (Spider-Man: Across the Spider-Verse) var. İlki gibi üç yönetmenin (Joaquim Dos Santos, Kemp Powers, Justin K. Thompson) imzasını taşıyan (ama ekip farklı) bu yeni adımda Miles Morales, kendilerini ihmal ettiğini düşünen ebeveynleriyle yeniden sıcak temas kurmaya çalışırken çoklu evren yolculuğuna devam ediyor. Bu kez işin boyutları öyle büyüyor ki, neredeyse her yerden başka evrenlere ait ‘Örümcek Adam’lar fışkırıyor. Phil Lord, Christopher Miller ve Dave Callaham üçlüsünün kaleme aldığı senaryonun merkezinde ‘hikâyenin akışı’nın bozulup bozulmaması meselesi var. O da şu; gittikleri paralel evrenlerden biri olan ‘Mumbattan’da (ki burada da Hint bir ‘Örümcek Adam’ var!) Morales’in polis şefini kurtarması klasik ‘Örümcek Adam’ şablonunu bozuyor. Bu bir tür ‘zamanda yolculuk’ temalı öykülerdeki kaderle oynamaya benzer bir refleks, yani taşlardan sadece birini bile oynatsanız bütün sistemi ya da denklemi yeniden tanımlıyorsunuz.Morales de böylece iyilik yapma adına, farkında olmadan kurulu düzenle oynamış oluyor ve ‘asi’ konumuna yükseliyor.

Haberin Devamı
“Film “Bu sefer farklı işler yapalım” cümlesi eşliğinde açılıyor ama ne yazık ki bu dilek kâğıt üzerinde kalıyor. ”

Film “Bu sefer farklı işler yapalım” cümlesi eşliğinde açılıyor ama ne yazık ki bu dilek sadece kâğıt üzerinde kalmış görünüyor. Morales kendi ait olduğu evrende diğer evrenlere kapılar açan ama son derece beceriksiz bir portre çizen Spot’a karşı mücadele veriyor ama Spot, bu öykünün kötüsü olarak filmde çok da yer kaplamıyor. İlk film ‘Spidey mitolojisi’ni yeniden ele alıyor, zekice hamlelerle bir kez daha inşa ederken özgün olmayı başarıyordu. Bu kez bir kere ‘çoklu evren’ meselesi yoruyor (hatta Oscar’lı ‘Her Şey Her Yerde Aynı Anda’dan çok daha fazla) ve ana eksenin kaybolmasına neden oluyor. Nihayetinde ‘kutsal aile’yi tekrar ayağa kaldıracak kısımlar (her şeyi çocukları için yapan ebeveynler; yani Morales’in anne-babasıyla Gwen’in babası) ister istemez klişe sahnelere dönüşüyor. Filmde hikâyenin yarım kaldığını ve açılan parantezin devamıyla kapanacağını da belirtelim. Bu arada farklı çizgi tarzı desenler ve kadrajlar filmin en iyi yanıydı.

Haberin Devamı

Sömürünün her türlüsü

Afrika’dan yeni bir hayat umuduyla Avrupa topraklarına adım atmış iki mülteci çocuk... Lokita çalışma belgesi alabilmek için Tori’yle kardeş olduğunu ispatlamak zorunda. Sığındıkları Belçika’da yetkililer onların bu hikâyesine ikna olmuyor ve daha inandırıcı deliller istiyorlar. İkili gerçekte kardeş değil, sadece geldikleri gemide tanışmışlar ama aralarındaki güven bağıyla kardeşten öte bir noktaya gelmişler. Bir pizzacıda çalışır gözükürler ama asıl olarak yaptıkları uyuşturucu satıcılığıdır. Patronları Betim onları teslimatta kullanır, sonrasında da Lokita daha fazla para kazanmak adına şehrin dışındaki kenevir çiftliğinde insanlık dışı koşullarda çalışmaya başlar…
Luc ve Jean Dardenne’ler, Avrupa sinemasının vicdanı olmayı sürdürüyor ve son çalışmaları ‘Tori ve Lokita’da (Tori et Lokita) göçmen sorununa bir kez daha parmak basıyorlar. Filmde ucuz işgücü kaynağı olarak kullanılan Afrikalı göçmenler her cephede eziliyor, sömürülüyor ve aynı zamanda cinsel istismara da uğruyor. Dardenne’ler bu öyküyü sinemasal süslemelerden uzakta, ‘yeni gerçekçilik’ çizgisinde bir üslupla anlatıyor.

Haberin Devamı

Aman Allahım, her yeri ‘Örümcek Adam’ kaplamış

‘Daha Fazlası, Daha Azı Değil’

Başkent yine yazı 26’ncı kez düzenlenen Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’yle karşılıyor. 31 Mayıs’ta başlayan etkinlik 7 Haziran’a kadar sürecek. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla düzenlenen organizasyonda gösterimler Büyülü Fener Kızılay Sineması’nda gerçekleşecek ve festivalde dokuz bölümde dünyanın dört bir yanından toplam
64 film izleyiciyle buluşacak. Türkiye’nin ilk kadın filmleri festivali olan etkinliğin bu yılki teması da ‘Daha Fazlası, Daha Azı Değil’. Festivalin özel gösterimler bölümü kapsamında, Tilbe Saran’ın başrolünde olduğu ‘Çekmeceler’, Asiye Dinçsoy’un rol aldığı ‘Toz Bezi’, Selda Taşkın’ın kurgusunu yaptığı ‘Ela ile Hilmi ve Ali’ ile Öyküsu Özyürek’in rol aldığı ‘Cehennem Boş, Tüm Şeytanlar Burada’ filmleri gösterilecek. Bu yıl Bilge Olgaç Başarı Ödülü’ne layık görülen Belmin Söylemez’in kısa film ve belgesellerinden oluşan retrospektifiyle son çalışması ‘Ayna Ayna’ da seyirciyle buluşacak. Ayrıca Laura Poitras imzalı ‘Hayatın Tüm Acıları ve Güzellikleri’ (All the Beauty and the Bloodshed), Joanna Hogg’un ‘Sonsuz Sır’ı (The Eternal Daughter) ve Estibaliz Urresola Solaguren’in 2023 Berlin Film Festivali’nden ödülle dönen filmi ‘20.000 Arı Türü’ (20,000 Species of Bees) de festivaldeki yapımlardan bazıları. Bilet fiyatları tam 40 lira, öğrenci 20 lira.

Haberin Devamı

VE DİĞER SEÇENEKLER

Bir süre önce eşini kaybeden ve biri 16, diğeri 10 yaşındaki iki kızıyla yaşadıkları travmayı atlatmaya çalışan terapist Will Harper’a günün birinde tuhaf bir hasta gelir ve çocuklarını evlerine dadanan bir varlığın öldürdüğünü iddia eder. Bu hastanın açıklamalarının ardından Harper ve ailesinin de hayatı allak bullak olacaktır. Rob Savage imzalı ‘The Boogeyman’, Stephen King’in aynı adlı kısa öyküsünden uyarlanmış. Filmin başrollerinde Sophie Thatcher, Chris Messina, Vivien Lyra Blair ve Marin Ireland var. Salvador Dalí’nin 1973’te New York’taki büyük sergisi hazırlıkları döneminde geçen ‘Dali Diyarı’nı (Daliland) Marry Harron yönetmiş; oyuncular Ben Kingsley, Barbara Sukowa, Suki Waterhouse ve Ezra Miller. Robert Rodriguez imzalı ‘Hypnotic: Zihin Avı’nda (Hypnotic) ise başrolleri Ben Affleck, William Fichtner, Alice Braga ve Dayo Okeniyi paylaşıyor. Laura Terruso’nun yönettiği ‘Eyvah Babam’ın (About My Father) kadrosundaysa Sebastian Maniscalco, Robert De Niro, Leslie Bibb ve Anders Holm gibi isimler var. Mahsun Kırmızıgül’ün yönetip başrollerinde kendisiyle birlikte Onur Gözeten, Ali Erkin, Eser Yenenler ve Engin Hepileri’nin yer aldığı ‘Prestij Meselesi’ de bu hafta yeniden vizyonda.

Aman Allahım, her yeri ‘Örümcek Adam’ kaplamış

 

Yazarın Tüm Yazıları