Yeni sistem

İKTİDAR partisi milletvekilleri bile Meclis’e sunulan başkanlık sisteminde sakıncalı yönler buldu.

Haberin Devamı

İktidar milletvekillerinin sakıncalı bulduğu hususları MHP Lideri Bahçeli sakıncasız bulmuş olmalı ki Başbakan Yıldırım’la 1 Aralık günü yaptıkları görüşmede anlaştıklarını açıklamışlardı.

Seçilme yaşının 18’e indirilmesi, yedek milletvekilliği, doğuştan vatandaşlık, cumhurbaşkanı yardımcılarının seçimle değil atamayla belirlenmesi gibi konularda AK Partili bazı vekillerin itirazları var.

Pragmatik Başbakan Yıldırım “Mahzurlu olan şeyin üzerinde inat edilmez” diyerek bazı rötuşlar yapılması için Bahçeli ile dün görüştü. Bu satırlar yazılırken görüşme devam ediyordu.

EGEMENLİĞİ KULLANMAK

Seçilme yaşını 18’e indirmek referandumda gençlere yönelik propaganda yapmak için bir makyajdır. Dünyanın hiçbir yerinde seçilme yaşını 18’e indirmekle demokrasi arasında bir bağ kurulmaz.

Haberin Devamı

Hatta Cemil Çiçek’in belirttiği gibi, milleti temsil edecek vekillerde belli bir tecrübe ve olgunluk yaşının olması lazımdır.

Partinin gençlik kollarından birkaç delikanlıyı vekil olarak Meclis’e atamanın demokrasiyle ne ilgisi var?

Daha önemlisi, az sayıda da olsa AK Partili bazı vekillerin “kuvvetler ayrılığı” açısından da metinde ciddi sakıncılar görmesidir. Cumhurbaşkanına verilen aşırı yetkiler karşısında Meclis’in güçsüz kalacağını söylüyorlar.

Malatya Milletvekili Nurettin Yaşar, partideki vekiller toplantısında “egemenliğin halk adına TBMM eliyle değil, cumhurbaşkanı eliyle kullanılması”nın yanlış olacağını belirtmiş mesela...

HAKLI UYARILAR

Sistemlerin demokratik olmasının bir ölçüsü “hür seçimler”dir, diğer ölçüsü “kuvvetler ayrılığı”dır.

Yargı bağımsızlığı bunun için lazımdır; yargıçları atayan ve meslekten atan kurul yürütmeye bağımlı ise yargı bağımsızlığı kalmaz.

Milletvekili adaylarını partilerin tabanları seçmiyor da tavandan lider eliyle atanıyorsa, yasama organının “ayrı” olduğundan bahsedilemez.

Anayasa ve kanunlarda bunları sağlayacak kurallar yoksa, “kuvvetler ayrılığı” ilkesi çok zaafa uğrar.

Meclis’e sunulmuş olan teklif maalesef böyle.

AK Parti’nin eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Ömer Dinçer, Habertürk’teki dünkü yazısında şunu yazdı:

Haberin Devamı

“Demokrasiyi korumak için, kuvvetler arasında ‘denge ve denetim’ mekanizmasını güçlendirmek ve ‘tek adam’a gidecek yolları kapatmak gerekir.”

‘MİLLET’İN YETKİSİ?

Çok önemli bir sorun daha var: “Millet”in denetim yetkisi.

İktidar sürekli elbette “millet” vurgusu yapıyor, miting kalabalıkları “idam” deyince “Millet idam istiyor” oluyor...

Teklifte ise “millet”in denetim yetkisi olan seçimler “beş yılda bir”e indirgeniyor!

Halbuki hemen bütün başkanlık sistemlerinde başkan ve Meclis seçimleri ayrı tarihlerle yapılır, küçük partiler ezilmesin diye...

Yahut yasama organının üçte biri her iki yılda bir yapılan ara seçimlerle yenilenir.

Böylece “milletin denetimi” sürekli olur.

Haberin Devamı

Meclis’teki teklifte ise başkan ve Meclis seçimleri aynı gün ve 5 yıllık süre için yapılıyor. “Üçte bir yenileme” seçimleri yok. Dahası mevcut anayasadaki “ara seçimler” bile ortadan kaldırılıyor.

“Millet” beş yılda bir oy versin yeter!

MHP’nin böyle konularda hiç olmazsa bazı AK Partililer kadar hassas olması gerekmez miydi?

Sorunun temelinde “usul” meselesi var: Demokrasilerde anayasalar hele de sistem değişikliği yeterli zaman içinde geniş katılımlı müzakerelerle, geniş uzlaşmalarla yapılır. Bizde ise iki partinin liderini temsilen iki avukatın yürüttüğü kapalı görüşmelerle bir metin hazırlanıyor, Meclis’in ve milletin kabul etmesi isteniyor.

Yazarın Tüm Yazıları