Genç ölümler

NURİ Bilge Ceylan kazandığı büyük ödülü Soma işçileriyle “Türkiye’de son bir yılda hayatını kaybeden gençlere hediye” etti.

Haberin Devamı

Son bir yılda, yani Gezi olaylarından bu yana.
Ethem Sarısülük ve Berkin Elvan da Burakcan Karamanoğlu da dahil.
Nuri Bilge Ceylan ve arkadaşları sinema sanatında sürekli bir başarı grafiği ortaya koydular. Bunda sanatçı ve yazar eşi Ebru Ceylan’ın büyük katkısını da vurgulamak gerekir. Yılmaz Güney’den sonra Ceylan’ın Türkiye’ye Altın Palmiye kazandırması hepimiz için bir onurdur. Yürekten kutluyorum.
Ben ilaveten Nuri Bilge’yi genç ölümleri konusundaki ayrımsız duyarlılığı için de kutluyorum.

ÖLÜP GEÇMİYOR!

Başbakan Erdoğan’ın “Ölmüştür geçmiştir” konuşmasını dinlerken içim yandı. Daha nereye kadar diye irkildim. Siyasal nitelikli ölümler toplumdaki kutuplaşmayı daha da keskinleştiriyor.
Bu olaylarda hayatını kaybedenler “Ölmüştür geçmiştir” olmuyor, arkalarında derin bir ıstırap ve tepki birikimi bırakıyorlar. Kitlelerin bu duyguları onları yaşatıyor.
İşte “Gezi olayları” denildiğinde bu olayları destekleyen geniş muhalif kitlelerde “genç ölümler” hâlâ canlı olarak hafızalarda yaşıyor...
Başbakan Erdoğan’ın hafızasında Esma’nın hâlâ yaşıyor olması gibi...
Başbakan Köln’de, haklı olarak elbette, Mısır’daki darbe ve zulmü eleştirdi, “Esma kızımızı da öldürdüler” diye konuştu.
“Esma kızımız” elbette... Fakat niye “Berkin evladımız” değil?!
Üstelik Berkin ve diğerleri vatandaşımız, bu ülkenin çocukları.

Haberin Devamı

VİCDANLA DÜŞÜNMEK

Başbakan ve bütün muhafazakârlar ellerini vicdanlarına koysunlar, Mısır’da veya Türkiye’de biri çıkıp “Esma öldü geçti” diye konuşsa, buna karşı nasıl tepki duyarlardı?!
İşte “son bir yılda ölen gençler”in acısını duyan kesimlerde bu tepki var. Onun için toplumsal olaylar artıyor... Onun için dün marjinal kalan örgütler, bir süredir çevrelerinde kitleler toplayabiliyorlar.
İktidarın sert yönetimi ve öfkeli üslubu, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın Gezi olayları sonrasında söylediği gibi, “hiç bir araya gelmeyen kesimleri iktidara karşı birleştiriyor”.
Onun için toplumsal gerilim artıyor.
Son otuz yıla bakın, Türkiye’de bizler ve Almanya’da Türk toplumu hiç bu kadar bölünmüş, böylesine kutuplaşmış mıydı?

Haberin Devamı

ALEVİLERİN HASSASİYETİ

Evet, ateş düştüğü yeri yakar; ölümlerin siyasi niteliğine göre hassasiyet dozları farklı olabilir. Cemevlerinde namazları kılınıp kaldırılan cenazelere, Alevi vatandaşlarımızın daha duyarlı davranmaları olması tabiidir. Buna saygı duyulmalıdır.
Hepimiz düşünmeliyiz: Alevi vatandaşlarımızda uzun asırlardan gelen ve devam eden mağduriyet duygusunu gidermek için dilimizi, evet dilimizi ve de kanunlarımızı nasıl değiştirmeliyiz?
İktidar bunu yapmadığı gibi, Alevi vatandaşlarımızda mağduriyet duygusunun artmasına yol açtı. İktidar başlangıçta destek aldığı liberal, liberal sol ve hatta kısmen merkez sağ kesimlerle bile kavgalı.
Bu, iktidar için de ülke için de hiç de iyi bir gidiş değildir.
Alevilerin ve mezhep kökeni ne olursa olsun siyasi muhaliflerin protesto mitingleri yapmaya ihtiyaç duymayacakları bir demokrasiyi gerçekleştirmek, hepimizin görevidir.
Tarih boyunca mezhep ve ideoloji kavgalarında oluk oluk kan döken Avrupa bugünkü barışıklığa böyle ulaştı.

Haberin Devamı

BAŞBAKAN’IN TELEFONU

Köln dönüşünde Başbakan, Okmeydanı Cemevi’nde taziyeye gittiği sırada isabet eden bir kurşunla hayatını kaybeden Uğur Kurt’un ailesini arayarak başsağlığı dilemiş. Buna sevindim, keşke dedim balkon konuşmaları gibi münferit kalmasa da yeni bir tavrın, kibirden arınmış bir şefkat dilinin ve gerçek bir demokrasi anlayışın işareti olsa...

BAKAN AVCI’NIN AÇIKLAMASI
Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı, saat 10.30 gibi telefon ederek bir açıklama yaptı. Yukarıya aldığım cümlesinin devamında şunları söylediğini belirtti:
“Bu gösterilerin bir çoğunda, o gösteriye katılan ve masum çevreci talepleri olan insanlar, çok farklı niyetlerle gösteriye katılan başkalarının da olduğunu göreceklerdir. Özellikle bu gösterilere katılan gençlere unu da söylemek ihtiyacını duyuyorum. Bu toz duman dağıldığında, yanlarında kimlerin durduğunu görünce çok şaşırabilirler. Koltuğunun altında Orhan Pamuk’un kitabını taşıyan açık radyo dinleyicileri, koltuğunun altında ulusol gazeteler taşıyan beyaz bereli çocukları yanlarında gördüklerinde hiç şaşırmasınlar.”

Yazarın Tüm Yazıları