Farklılıklarımızı kucaklayan bir kutlama

11 yıl önce bir iftar etkinliği olarak Ortadoğu lezzetleri falafel, kebap ve künefeyle başlayan Lakemba Gece Festivali, bugün Güneydoğu Asya, Hint ve Afrika mutfaklarının da temsil edildiği, camiden çıkan halkın kilisenin bahçesinde sunulan çayı içtiği çokkültürlü bir kutlamaya dönüştü. Yıldız lezzetiyse 2 bini bulan satış rakamıyla meşhur deve burger...

Haberin Devamı

 Uzun yıllardır yaşadığım Avustralya, benim gördüğüm ve yaşadığım İngilizce konuşulan ülkeler arasında, çokkültürlü yaşamayı en iyi başarmış yerlerin başında geliyor. Her inanca, tercihe, etnik kökene saygılı, insanı merkeze koyan bir ülkede doğal olarak farklı kültürlerin dini ve milli bayramları da farklı kültürlerden insanların katılımıyla büyük bir şenliğe dönüşüyor.

Lakemba Gece Festivali, 2012 yılında Müslüman toplum üyelerinden Yassr Elyatim’in ramazan ayı boyunca dükkânın önünde burger satarak başlattığı küçük bir etkinlik. İki sene sonra burgerlerinde deve eti kullanmaya başlayarak hem kendi işletmesinin hem de festivalin büyümesine ciddi bir katkı sağladı. Şu an gecede 2 bin burger satışıyla deve burger, festivalin en yıldız lezzeti.

Haberin Devamı

En son 2017 yılında gittiğim festivale bu sene tekrar katıldım. Başlarda Lakemba, ilçenin ünlü Haldon Caddesi’ndeki dükkân sahiplerinin ramazan ayında sadece iftarda kurdukları yemek stantlarıyla dolardı. Şimdi, dükkânların normalde akşamüstü 17.00’de kapandığı mahallelerde bile ay boyunca iftardan sahura ve tüm gün açık; belediye tarafından düzenlenen, gecede 30 bin ziyaretçi alan, yolların kapandığı bir megafestival haline geldi.

Farklılıklarımızı kucaklayan bir kutlama

11 yıl önce bir iftar etkinliği olarak Ortadoğu mutfağının falafel, kebap, künefe gibi lezzetleriyle başlamıştı. Bugün Güneydoğu Asya, Hint ve Afrika mutfaklarının da temsil edildiği, Lakemba Camisi’nden çıkan halkın diğer sokağın kilise bahçesinde sunulan çayı içtiği çokkültürlü bir etkinliğe dönüştü.

Benim gibi çokkültürlülüğün her rengine âşık bir insan için bu mutluluk verici. Ama herkes çok memnun değil. Bazı semt sakinleri ve özellikle Müslüman kesim bu etkinliğin amacından çıktığını, cami giriş ve çıkışının çok yoğun olduğunu, iftar için yapılan bu etkinliğe herkesin katıldığını ve amacını aştığını savunuyorlar. Haklı oldukları yanlar var elbette. Sidney’in trend avcısı halkı bu tip etkinlikleri kültürel köklerinden uzaklaştırıp popülerleştirmeyi çok sever. Asya mutfağını öne çıkaran Noodle Markets, Bondi ikinci el pazarı, Carriageworks çiftçi pazarı... Trend avcılarının tüketim çılgınlığıyla köklerinden koparılıp başka hale bürünen şehir etkinlikleri...

Haberin Devamı

Neyse, olayımız yemek, oraya dönelim. Ben gittiğim sırada festival çok yoğundu. Lezzet yolculuğumuza Desi Paikari Bazaar’dan, Malay mutfağının en sevdiğim lezzetlerinden ‘murtabak’la başladık. Murtabak bizim gözlemenin çok daha incesi. Elle incecik açılıyor, içine çeşitli peynirler, sebze ve karışımları konuyor.

Farklılıklarımızı kucaklayan bir kutlama

UĞRUNA 1 SAAT KUYRUKTA BEKLENİYOR

Marketin benim için en enteresan stantlarından biri Cocos ve Christmas adalarından yemeklerin sunulduğu Island Dreams Cafe. Bu adalardan gelen Alimah, Müslüman bir kadın işletmeci ve tavuk satayları sadece Lakemba’da değil tüm Sidney’de meşhur olmalı. Tabii yanında da sütlü çayın efsanesi ‘teh tarik’. Pazarın süperstarı elbette Broaster Chicken’ın festivali başlatan deve burgeri. Kalabalık gecelerde 1 saat kuyruk bekleyebiliyorsunuz. Tabii o kadar bekleyince de çift köfteli söylüyorsunuz. Deve eti özellikle burgere çok yakışıyor çünkü dana etinden daha yağlı. Ayrıca geyik gibi av hayvanlarından hafif ama lezzetli bir ekşilik var. Keşke Amerikan cheddar’ı yerine baladi veya shanklish gibi Ortadoğu peynirleri kullanılsaydı.

Haberin Devamı

Yeter mi? Asla. Daha sırada ‘knafeh’ var. Bizim künefenin Suriyeli kuzeni. Şurubu biraz daha ağır, içinde portakal çiçeği esansı var. Ben ne gül ne de çiçek esanslarını severim ama diğer yandan peyniri çok güzel. Hem tuz oranı, hem miktarı hem de uzaması mükemmele yakın.

Tabii ki üzerine kumda Türk kahvesi... Sevdiğimden değil, Türk kahvesinin aslında nasıl pişmesi gerektiğini sevgili Mehmet Gürs vaktiyle gösterip anlattı bize... Ama ritüelini seviyorum. Karnımız fazlasıyla doydu. Festivale veda ederken farklılıkları kucaklamanın, azınlıkta olduğun bir kültüre saygı ve fırsat tanıyan bir ülkede yaşamanın ne kadar güzel olduğunu düşünerek evimize döndük. Herkese iyi bayramlar...

Yazarın Tüm Yazıları