Gevşek kur politikası bilinçli mi?

Yeni bir ekonomik modele geçiş yaptık.

Haberin Devamı

 

Döviz kurları yönünü yukarıya doğru çevirdi.
Kamu kuruluşları büyük ölçüde bir kontrol ve baskı uygulamıyorlar
Mehmet Şimşek ve ekibi, anladığımız kadarıyla bir “ehem- mühim” analizi yaptılar.
Ülkenin “enflasyon, bütçe, büyüme”.. sorunları ortadayken, tüm bunların üstünde bir öncelik belirlediler.
O da; akut boyutlara sürüklenen ”döviz” ihtiyacı.
TCMB gösterge faizi bu esasa uygun olarak, beklentilerin oldukça altında açıklandı.
Enflasyon %40’lar seviyesinde gezinirken, gösterge faizinin %15 olarak belirlenmesinin TL’de değer kaybı yaratacağı açıktı.
Nitekim döviz fiyatları o andan itibaren hareketlendi ve Türk Lirası’nda yüzde 30’lar mertebesinde devalüasyon yaşandı.
Bu gelişme daha önceleri devamlı yaşadığımız üzere “enflasyonu” tetikleyecek bir unsur.
Yanı sıra; kamunun döviz cinsinden borçlarını da arttıracaktır. Ekonomi yazarları; haziran ayında KKM’den kaynaklanan kur farkı yükünün takribi 166-192 milyar Türk Lirası mertebelerinde olacağını ifade ediyorlar.
Ancak yükselen kur en başta “ihracatçıyı” ilgilendirmektedir. Bu yönüyle, bir yıla yakın baskılanmış döviz fiyatı ve brüt( giydirilmiş )800 dolarlara gelmiş asgari ücret nedenleriyle fiyat oluşturamayan ve işçi çıkartmaya başlayan sektör nefes alabilecektir.
İkinci olarak, bu kur seviyesi hemen hemen ülkeyi terk etmiş kısa vadeli yabancı fonlar için bir “iştahlanma” vesilesi olacaktır.
Bilindiği üzere, bu neviden sıcak paralar gelirken yüksek kurdan TL’ye geçer, duruma göre faize ve borsaya yatırım yapar, döviz kuru arz bolluğu sebebiyle aşağıya gider,
Çıkışlarında TL’ yatırımlar dövize çevrildiğinde esaslı bir getiri de bu aşamada sağlanır.
Bu sebeple ilk aşamada kurların yukarıya gitmesi dört gözle ve şart koşularak beklenir.
Genel olarak, döviz kurlarının artması, ithalatı da baskılayan bir unsur.
İhracat artarken ithalatın azalması doğrudan cari açığın küçülmesi anlamına gelir ki, bu da döviz dengesini arttırıcı bir tasarruftur. Nitekim haziran ayında dış ticaret açığı %34.5 azalmıştır.
Ayrıca yaz aylarında yabancı turistler için değerini kaybetmiş Türk Lirası ilave bir cazibedir.
Tüm bunlar vurguladığımız gibi akut döviz ihtiyacını giderici fonksiyon icra ederler.
Nitekim TCMB brüt rezervlerinde 16-23 Haziran haftasında 4.76 milyar dolar (net 8.5 milyar) artış kaydederek 107.56 milyar dolara çıkmıştır. Belirtelim ki KKM’den dövize dönüşlerde Merkez Bankası, bankalara, açıkladığı üzere, devamlı döviz satma durumunda kalacaktır. Bu sebeple bahse konu enstrümana ekonomi yönetimi uzun bir süre mahkûm kalmaya devam edecektir.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan Türkiye’nin ”finansal normal” e dönüş için uzun bir yolunun olduğunu ifade etmesi, bahse konu politikaların devam edeceğinin göstergesi olarak değerlendirmelidir. Söylemeye bile gerek yoktur ki, bu politika “kur-maliyet-enflasyon” sarmalına yol açacak ve enflasyonla mücadele, ENAG ve TÜİK verilerinden de anlaşıldığı üzere, muhtemelen yerel seçimler sonrasına kalacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları