Beslenmesiyle beraber hayatı da değişti

Oğlunun daha sağlıklı bir anneye ihtiyacı olduğuna karar verip alkali beslenme tercihi yapan Gözde Aral Ocak’ın hayatı, kendi annesine “Alkali oldum ben” diyerek telefon açmasıyla değişti.

Haberin Devamı

Beslenmesiyle beraber hayatı da değişti

Fotoğraflar: Duygu Özbekçi Milli

 Torunuyla bisiklete binebilmek hayalini kurarken değiştirdiği hayat tarzının ayrıca bir işe dönüşeceğini aklının ucundan bile geçirmediğini anlatan Gözde Aral Ocak ile Hamak Festivali kapsamında bir araya geldik. Ocak ile kendi hikâyesi üzerinden alkali beslenme ve etkileri üzerine sağlık dolu bir söyleşi gerçekleştirdik.
Alkali beslenmeye nasıl karar verdiniz?
Oldubitti kilosu ile derdi olan bir insandım. Dönem dönem neredeyse duyduğum tüm diyetleri deneyip durdum. Sonunda da aslında mevzunun diyet olmadığını, yaşam şekli olduğunu fark ettim. 2 sene önce, yakınlarımdan üst üste gelen kötü sağlık haberlerinden sonra, oğlum Can için kendime daha iyi bakmam ve daha sağlıklı yaşamam gerektiğini düşündüm. Bana da o günlerde vertigo teşhisi konulmuştu. Tatile gittik ve uzun süredir başucumda duran Ayşegül Çoruhlu’nun kuantum beslenme kitabını okurken onun da verdiği enerji ile alkali beslenmeye karar verdim. Hemen annemi aradım ve “Alkali oldum ben anne! Artık hayatım hep böyle olacak; isterseniz size de anlatayım” dedim.

Haberin Devamı

Beslenmesiyle beraber hayatı da değiştiMOTİVASYON OLSUN DİYE BAŞLADIM

‘@alkalioldumbenanne’ sosyal medya hesabınızın adı aynı zamanda. Paylaşımlarınızı yaparken neyi amaçlamıştınız?
Aslında beslenme düzenimi değiştirmemin onuncu gününde kendime motivasyon olsun, annemle kardeşim de ne yaptığımı görsün diye bir tür yemek günlüğü tutmaya karar verdim ve instagram hesabımı açtım. Böylelikle fotoğraf çeker, tarifler yazar ve motive olurum diye düşündüm. İlk zamanlar herkese kapalıydı, sonra çok yakın arkadaşlarıma anlatınca onlar da takip etmeye başladı. Sonrasında yeni beslenme düzenimi resmen ilan ettim ve olaylar tahmin etmediğim şekilde gelişti.
Siz de bu kadar çok ilgi göreceğinizi tahmin etmemişsiniz?
Öyle bir amacım olmadığı için öngörüm de yoktu. Kendi kendime üzerimde bir baskı olsun, beslenme şeklimi bırakmayayım diye açmıştım. Konuya ilgisi olanlar geldikçe, hesabım kalabalıklaştı.

Haberin Devamı

YÜZDE 75’E 25 DENGESİ

“Alkali değilim, alkali besleniyorum” diyorsunuz. Açıklık getirelim mi?
Yüzde yüz alkali beslenmek diye bir şey yok zaten. Alkali beslenme şeklinin aslı hayatınızı yüzde 75 ve yüzde 25 gibi bir dengeye oturtmak. Tabağınızda, öğünlerinizde alkali besinleri çoğunlukta tutup, geri kalanları yine tüketip dengeyi kurduğunuzda vücudunuz bunu tolere edebiliyor. Her şeyin paketli, makyajlı, suni, tüketime hazır olarak burnumuza sokulduğu bir dünyada asıl ihtiyacımız olan şey tazelik. Çünkü son dönemde diyabet, insülin direnci, çölyak, geçirgen bağırsak sendromu, alzheimer, kanser ve eskiden adını anmaktan korktuğumuz tüm öcü hastalıklar artık “Bizim Letafet Teyze’de de var” mertebesine ulaştı. Ve tüm bunların temelinde kötü beslenme yatıyor. Hücrelerimize verdiğimiz zararla kendi hastalıklarımızı kendimiz yaratıyoruz.

Haberin Devamı

SEBZELERİ YÜKSEK ISIDA PİŞİRMEYİN

Alkali beslenmenin temel noktaları nelerdir?
Alkali besinlerin tablo olarak belirtildiği listeyi internet ortamında ya da alkali mutfak kitaplarında bulmak mümkün. Vücudunuza bıraktığı yüke göre besinler yüksek, orta, az alkali ve asitli besinler diye sıralanıyor. Genellikle tüm beslenme ekollerinin tavsiye etmediği, en asitli olan besinler, konserveler, unlu mamuller, reçeller, kızartmalar, trans yağlar. Alkali besinler ise sebzelerden oluşuyor. Sebzeleri de tüketirken ne kadar canlı tutabilirsek o kadar, vitaminlerinden, fito besinlerinden, enzimlerden faydalanmış oluyoruz. Zeytinyağı, sade yağ kullanarak, sebzeleri çok yüksek sıcaklıklarda pişirmeyerek, kızartmaya maruz bırakmayarak beslenmek gerekiyor.

Haberin Devamı

Beslenmesiyle beraber hayatı da değiştiTALEPLER ‘ADSIZ ALKALİKLER’İ DOĞURDU

Takipçileriniz artmaya başlayınca artık danışanlarınız da olmaya başlamış. Adsız Alkalikler grubu nasıl doğdu?
Hayatım boyunca sevmediğim işleri yapmaktan kaçtım. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler mezunuyum. 2005 yılından itibaren drama öğretmenliği yaptım, kitap çevirdim, kurumsal eğitimler verdim. Çiğ beslenme üzerine bir eğitim aldım. Fonksiyonel tıp sağlık koçluğu eğitimim de halen devam ediyor. “Sevdiğim işi yapıyorum, bir de üstüne para veriyorlar” hissini ömrüm boyunca düstur edinmişken, beslenme şeklimden dolayı para kazanacağım aklımın ucundan geçmezdi. Hesabım bir yılı tamamlarken insanlar o kadar çok soru soruyordu ve o kadar çok cevap veriyordum ki en sonunda 10 kişilik bir gruba nasıl yaptığımı anlatayım diye düşündüm. Sayı gittikçe artınca gruplar olmaya başladı ve Adsız Alkalikler’in temelini oluşturarak programını çıkarmış bulundum. Gruplarda yer alanların enerjisiyle ve güzel dönüşler sonrası şahıs şirketimi kurdum. Şu anda 12’inci gruptayız. Bana da insanların hayatlarına böyle bir değer katmak çok büyük bir keyif veriyor. Uygulamalı atölyelerimiz ve de online terapi grubu gibi belli bir programımız var. Onun dışında da sürekli soru-cevap halindeyiz.

Haberin Devamı

ALKALİ DİYET DEĞİL, ALKALİ BESLENME!

Alkali diyet olarak da çok sık duymaya başladık. Doğru bir tanım mı bu?
Diyet kelimesi geçtiğinde piyasada daha çok prim yaptığından böyle sunulduğu da oluyor maalesef. Bizde diyet, kilo vermek için belli bir süre yapılan kısıtlamalar olarak algılanıyor. Oysa alkali beslenme bir yaşam düzeni. Paketli gıdalar almıyorsunuz, rafine şeker yemiyorsunuz, mümkün mertebe sebze ağırlıklı ama hayvansal ürünleri de dengeleyerek besleniyorsunuz. Basit karbonhidrat kaynaklarından uzak durarak, bakliyatlar, yağlı tohumlar gibi kompleks karbonhidratlara yönelince, vücudunuzda ister istemez iyi yönde değişiklikler olmaya başlıyor. Adsız alkaliklerin son grubunda bir katılımcı, mide küçültme ameliyatı olmayı düşünürken en son bunu da deneyeyim diyerek başladı ve 6 haftada 13 kilo vererek bambaşka biri oldu. Mevzu kilo vermek değil ama en gözle görülen kriter olduğu için merak edilerek uygulanmaya başlanıyor. Beslenme şeklini değiştirerek aile boyu kilo verenler de var.
Yorumlara bakınca sıkça sorulan soruların sebze suyu ve bakliyatların filizlendirmesi hakkında olduğu görülüyor?
Herkes artık damardan yeşil sebze suyu aldığımı zannediyor(!) Sebzeleri tüketmekten hoşlanıyorum ancak ne kadar gerçek besin tüketirseniz vücudunuz da onlardan o kadar çok istiyor. Bir süre sonra kötü besin yemek istemiyorsunuz. Kahvaltıda ekmek üstüne tereyağı, reçel sürmek gibi şeyler vazgeçilmez gibi görünebilir ama ekmeksiz, menemenli, bol yeşillikli, zeytinli, cevizli kahvaltı da çok güzel yapılabiliyor. Çimlendirmeye ya da filizlendirmeye gelince bakliyatların besin değerlerini büyüterek daha da faydalı bir şey haline getiriyor. Üstüne üstlük sindirimi de kolaylaştırıyor.

SU İÇMEK BİLE ÖNEMLİ ADIMDIR

Alkali beslenme şekline geçmeye karar verip, başlamak isteyenler için ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Öncelikle adım adım başlayıp üst kademeye çıkmak gerekiyor. Herkes için en çok söylediğim şey önce su içerek başlamaları. 50 kiloluk bir insanın günde en az 2 litre, 70-80 kiloluk bir insanın ise 3 litre su içmesi gerekiyor. Çünkü vücudumuzdaki artıklar ancak su içerek temizlenebilir. İlle de su alkali olsun diye içine karbonat koyacaksınız, limon sıkacaksınız diye bir ısrarım yok. Vücudunuzun ihtiyacı olan suyu içmeniz bile çok büyük bir adım. Danışanlarımdan biri 3 haftalık programın ilk haftasında günde sadece bir bardak su içtiğini fark etmişti. “Kendimi bildim bileli dudaklarım hep çatlaktır ve su içmeye başlayınca geçti” dedi. Meğer susuz kaldığı için dudakları çatlıyormuş. Kronik kabızlık çekenler, cilt rahatsızlıklarından muzdarip olanlar, sadece vücudunun ihtiyacı olan suyu içerek çok kısa sürelerde iyi yollar alıyor.
Alkali suyun faydası nedir?
Şöyle bir örnek vereyim. Bir bardak kola içtiğinizde, bunun vereceği zararı dengelemek için 32 bardak kadar normal suya ihtiyacımız var. Vücudumuza kolanın bıraktığı atık yüzünden böyle bir yük bindiriyorsunuz. O anda 32 bardak suyu içemeyeceğinize göre vücudunuzdaki depolardan kalsiyum, bikarbonat, magnezyum, potasyum çağırıyor ve dengelemeye çalışıyor. Eğer sizde bu mineraller yeteri kadar yoksa ilerleyen zamanlarda kemik erimesi, magnezyum eksikliği gibi şeyler olabiliyor. Bir litre suya yarım çay kaşığı karbonat koyarak ya da az limon sıkarak yapılan alkali su ise vücudunuzda alkali ajanlara destek veriyor.

Beslenmesiyle beraber hayatı da değiştiTÜM ÇABAM OĞLUM İÇİN

Alkali beslenmeye oğlum Can için başladım demiştiniz. Paylaşımlarınızda Can’ın yorumlarına da sıkça yer veriyorsunuz. Beslenme şeklinize kolay uyum sağladı mı?
Sürekli böyle beslendiğim ve ona da sık sık anlattığım için biraz da çekiniyorum. Acaba Can da buna karşı bir tepki oluşur ve tamamen tersini yapmaya kalkar mı diye? Onu bu anlamda baskılamıyorum ancak kendisi artık bunlar sağlıklı ya da sağlıksız diyerek ayırt edebiliyor. Arada “Anne sağlıksız da yiyebiliyoruz değil mi?” diye sorsa da kötü besinlere karşı bir duyarlılık da oluşmuş durumda. Herkes Can’ın örnek bir beslenme şekli olduğunu düşünse de maalesef hiç sebze yemiyor, suyunu da içmiyor. Ben de bu yüzden bu kadar çırpınıyorum. Kıtır şeylerden daha çok hoşlandığı için sebzelerle krakerler yapıyorum ya da bütün iyi sebzeleri çorbaya katıyorum.
Çocuklar için ayrıca bir kitap da yazmışsınız. Konusu nedir?
Kafamda bir karakter vardı; armadillo, hani zırhıyla korunan, top gibi yuvarlak hale dönüşebilen hayvan. Büyük olmak isteyen bunun için bir şeyleri feda edebilecek olan bir armadillonun hikâyesini yazdım. Çok sevdiğim ve de çizimlerine bayıldığım Ceyhun Şen resimledi. Adı da ‘Bir Armadillo Hikayesi’ oldu. Yakında okuyucularıyla buluşacak.

 ALKALİ BESLENME NEDİR?

Kanın PH’ı ortalama 7,4’tür. Bedenimiz bu değerin korunması için var gücüyle çabalar ve bu değer sabit kalır. Alkali beslenmeyle yapılan şey, bedeni fazla asit yüküne maruz bırakmamaktır. Artan asit yükü zamanla hücrelerden organlara kadar zarar vererek, bağışıklığın düşmesine ve kilo, halsizlik ve de pek çok hastalığa sebep olabilir. Alkali beslenmenin özü vücudu gereksiz asit yüküne sokmadan, bitki temelli, dengeli beslenmeyi sağlamaktır.

Yazarın Tüm Yazıları