İlham veren şehir: Ankara

Değerli okurlarım... Birkaç haftadır seçim telaşı, LGS’ye girecek öğrencilerimizin heyecanları sebebiyle, herkesi biraz olsun rahatlatabilmek, stresini gidermek için yazılarımda daha ziyade uzmanlık alanım olan kişisel gelişim ve meditasyon konularına ağırlık vermiştim.

Haberin Devamı

Yazılarımın olmazsa olmazı Ankara’mdan ve onun ilham veren güzelliklerinden bahsetmeyi biraz ertelemiştim. Ama “bu hafta artık zamanıdır” diyor; hepinize sağlık, mutluluk dolu, başarılı ve verimli bir hafta dileyerek ilham veren şehrimize dair satırlarıma başlıyorum.

ANKARA’DA YAZ BAŞKADIR

Mayıs ayı ortalarından beri “Londra’da mı yoksa Ankara’da mı yaşıyoruz?” dedirtecek kadar yoğun yağışlı günler yaşadık. Havanın griliğine ve birtakım dış alan etkinliklerimize mani olan yağışlı havaya zaman zaman söylensek de, olumlu tarafından bakacak olursak, kentimiz bu yağışlar sayesinde kurak geçen yaz aylarına girerken olası su kıtlığını bertaraf etmiş oldu ve bolluğa kavuştu. Barajlar doldu, kuraklığa karşı doğal yollarla bir önlem alınmış oldu. Ve artık geçen hafta başından itibaren, güneş Ankara’mızda pırıl pırıl parlamaya, içimizi ısıtmaya, “haydi kalk yerinden, yaz geldi, dışarı çık” diye bize fısıldamaya başladı. Güneşin çağrısına kulak veren çok kentlimiz olsa gerek, şehrin cadde ve sokakları hafta boyunca akın akın insan kaynıyordu. Herkes ertelediği işlerini halletmeye çalışıyor, kimisi ziyaretlerini tamamlıyor ama herkes adeta yazın gelişini kutlarcasına cadde ve sokakların keyfini sürmeyi de ihmal etmiyordu. Ve tabii bir farkla: “Herkes gülümsüyordu...”

Haberin Devamı

İlham veren şehir: Ankara

Yazın o pozitif enerji veren etkisi, dikkat çekici biçimde herkesin yüzüne yansımıştı. Kavak ağaçlarının donattığı kaldırımlar ve cadde kenarları, sakuraların, leylakların açtığı bahçeler ve parklar, eşin, dostun, aşıkların buluşma noktası olmuştu. Ah Ankara’m! Kışınla olduğu gibi yazınla da ne kadar da güzelsin!

ŞAİR OLSAM ANKARA’YA NE DERDİM

Geçen cumartesi günü sabahın erken saatlerinde yoga yaparak güneşi selamlamak için sitenin parkına çıktığımda, sabahın hafif ürperten esintisiyle burnuma gelen buram buram leylak ve manolya kokuları daha yoga pozisyonu almadan beni başka bir meditatif boyuta taşıdı zaten. Sonra dedim ki içimden: “Birçok şehirde bu kadar botanik çeşitlilik, farklı ağaç türleri bir arada bulunmazken c’aanım Ankara’ya hala bozkır diyenlerin canı sağ olsun.”

Haberin Devamı

İlham veren şehir: Ankara

Coğrafi bölge olarak İç Anadolu bölgesinde yer aldığı için bitki örtüsü özelliği açısından bozkır olarak nitelendirilse de, daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi Ankara artık asla bozkır filan değil. Yemyeşil bir kent. Hem de her semti. Özel sulama sistemleri, korunaklı bahçeleriyle Ankara’da artık tropikal de olmak üzere birçok bitki türü yetişiyor. Defne yapraklı kartopu, ortanca, envai çeşit karanfil, sardunya, lavanta bunlardan sadece birkaçı. Kavaklıdere’sinden Keçiören’ine, Çayyolu’ndan Yıldızevleri’ne yeşilin yüzlerce tonunu görmek mümkün. Yoga ve meditasyonumu bitirdikten sonra parkımızdaki bir ağacın dibine oturdum. İçimden şiir yazmak geliyordu ki hiç bu konuda deneyimim veya özel bir yeteneğim yoktur. Şair olsam Ankara’ya ne derdim diye düşündüm... “Anadolu’nun yeşil yazmalı, pembe yanaklı, kara gözlü kızı” demek geldi içimden. “Yeşil”i malum yeşil alanlarından, pembesini sakura ve leylaklarından, kara gözünü de Kalecik Karası üzümünden ilham aldım. Ne dersiniz? Sizce de çok güzel olmamış mı?

Haberin Devamı

İLHAM VEREN ANKARA

Bana bile şiir yazmak için ilham veren kentimiz Ankara, Türk Edebiyatı’na damgasını vurmuş bir çok ünlü şaire ev sahipliği yapmıştır. 1972-1978 yılları arasında ünlü şair Cemal Süreya yine çok ünlü bir şairimiz olan yakın dostu Ahmed Arif’e komşu olarak And Sokak’ta ailesiyle birlikte yaşamıştır. Başkenti çok seven Süreya’nın “Bende tarçın sende ıhlamur kokusu, yürürüz başkentin sokaklarında” dizeleri akıllara kazınmıştır. “Şair arkadaş bir derdin mi var, bir şeyler çıkarmak mı istiyorsun derdinden? Ankara’ya gelmelisin” demiştir yine Cemal Süreya “Oteller Hanlar Hamamlar için Sürekli Şiir” adlı şiirinde... Türk Edebiyatı’nın bir başka yapı taşı şairlerinden olan Ankara doğumlu Turgut Uyar ise şiirlerinde Ankara’dan hiç bahsetmemiş olsa da, şiirlerinin çoğunu Ankara’da, Ankara’dan ilham alarak yazmıştır. “Duvarları katı sabır taşından kar altındadır varoşlar, hasretim nazlıdır Ankara. Dumanlı havayı kurt sevsin, asfalttan yürüsün aralık, sevmem, netameli aydır. Bir başka ama bilemem bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat kalbim, bu zulümlü sevda, kar altındadır” demiştir Ahmed Arif Ankara’nın Karanfil Sokağı’nı anlatırken. 1993 yılında yitirdiğimiz bir başka Ankara sevdalısı şairimiz Metin Altıok ise “Ankara, benim aziz kentim; sen kendini biraz fazla koyverdin, bense gençlik taslıyorum hâlâ. Oysa sende hep bir Kuvâ-yi Milliye ruhu olmuştur. “Birinci Yeni” sende başladı, “İkinci Yeni” de. Bakıyorum da şimdi herkes İstanbul’a göçüyor. Senin gözün yaşlı, benim kanadım kırık. Oysa bu böyle olmamalıydı. Çünkü şiirin gerçek başkenti sensin. Ölürsem senin toprağına gömülmek isterim. Varsın sende çürüsün bedenim...” dizeleriyle kentimizi şiirin başkenti ilan etmiştir.

Haberin Devamı

Ankara’nın bu kadar çok şaire ilham olması tesadüf değildir elbet. Ankara, insanı kendi içine döndüren, kimi zaman yalnızlığı ile büyüten, kimi zaman sosyalliği ile kalabalıklaştıran ama her türlü, varoluşundaki asalet ve tarih kokan, sanat kokan havasıyla, insanın “insanca yaşama arzusu”nu tetikleyen bir şehirdir. Ankara’nın hemen hemen her yazımda bahsettiğim kadim dostlukları bir başkadır. İnsanı bağrına basar Ankara. Atilla Özdemiroğlu (besteci), Fazıl Say (virtüöz piyanist), Durul Gence (baterist-müzisyen), İdil Biret (piyanist), Işıl German, Oğuz Abadan, Şefika Kutluer (flüt virtüözü), Serenad Bağcan (müzisyen), Bedri Baykam (ressam), Can Göknil (ressam ve yazar), Fatih Urunç (ressam), Hüseyin Özdemir (ressam) da Ankara’da doğmuş ve Ankaralı olarak “ilham veren” sanatçılarımızdan sadece bazılarıdır.

Haberin Devamı

HAFTANIN ÖNERİSİ

ANKARA’NIN SAKLI KALMIŞ CENNETTEN KÖŞELERİ

İlham veren şehir: Ankara

Bu hafta ne yapıp edip zaman yaratıp görmenizi, daha önce gördüyseniz de ilk fırsatta bir daha gidip vakit geçirmenizi önereceğim iki farklı yer var.

* Biri Zir Vadisi,

* Diğeri Uyuzsuyu Şelalesi

Her iki yerin de doğasının muhteşem olmasının yanı sıra, doğal enerjisi ve şifa enerjisi çok yüksek. Uyuzsuyu Şelalesi Nallıhan ilçesinde, birbirinden güzel ağaç türlerinin kapladığı ormanlık bir alanın ortasında yer alıyor. Çok eski zamanlardan beri bu şelaleden akan suyun şifalı olduğuna inanılıyor. Oradaki olağanüstü ve bakmaya doyum olmayan manzarayı izlemek, gözlerimizi kapayıp şelalenin sesini dinlemek bile başlı başına bir terapi ve meditasyon yöntemi. Yogaseverler için de her zaman kullanıma açık çok uygun bir alan. Ayrıca doğa yürüyüşleri ve trekking için de çok ideal koşullara sahip olduğunu söylemeliyim.

Zir Vadisi ise Ankara’ya 33 km uzaklıkta. Eski çağlarda adına İstanos denen vadi şimdiki Ankara-Yenikent olarak bilinen bölgede bulunuyor. Vadinin içinden bir de Ova Çayı akıyor. Akarsu kıyısında ve kayalık alanın tepesinde mesire alanları mevcut. Dağcılık ve tırmanış sporlarıyla uğraşanlar için de kesinlikle keşfedilmesi gereken bir yer. Hem tarihi hem de doğal güzelliklerini görmek, orada bulunan mesire alanlarında kamp veya piknik yaparak doğayla iç içe olmak eminim hepinize çok iyi gelecek.

Şifa olsun! Sevgiyle...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları