G-20’den aklımda kalan

BELEK’teki G-20 zirvesini, aynen bizim muhalefet partilerinin izlediği gibi, sesimizi çıkarmadan boş boş bakarak izledik.

Haberin Devamı

Kişi başına milli geliri on bin doların üzerinde olan ülkelerin üyesi veya potansiyel üyesi olduğu “Gelişmiş Yirmiler Teşkilatı” içinde iki de Afrikalı vardı.

Senegal Devlet Başkanı Macky Sall ile Zimbabwe Devlet Başkanı Robert Mugabe’nin oradaki varlıklarına pek anlam veremedik.
Doksan bir yaşındaki Zimbabwe başkanı Mugabe’yi teee Rodezya içsavaşı zamanından hatırlıyorum. Irkçı beyazların yönettiği Rodezya’daki yönetime karşı gerilla savaşı verenlerin liderliğini yapıyordu.
1980 yılında başkanlık koltuğuna bir oturdu. Daha da kalkmadı.


* * *


“Ülkesini zengin mi etti de o koltuktan kaldırmadılar?” diye merak edenleriniz çıkacaktır. Zengin etmedi ama parasız da bırakmadı.
Afrika’nın en fazla karşılıksız para basan devleti Zimbabwe’nin başkanı Robert Mugabe herkesin cebini hatıra paralarla doldurduğu için G-20 toplantısına katılmayı hak etti.
Özetlersek, bu iki Afrika ülkesi başkanının G-20’ye katılması ile Türkiye’de Koç ve Sabancı ailelerinin ortaklaşa verdiği bir davete benim katılmam arasında bir fark yoktur.

 

ÜŞÜYEN BAYAN

 

Haberin Devamı

Bir ortamda kadın varsa ilk üşüyen mutlaka o olur. Haziran sonunda havanın elli dereceyi bulduğu Las Vegas’a beş kadın götürün. Hava karardıktan sonra birinden biri mutlaka “şal” isteyip yanındaki erkeğin sinirini bozar.
Öbür iki kadın da “Evet bir yerlerden soğuk geliyor ama” deyip şal isteyene arka çıkarlar.
Havanın günlük güneşlik olduğu, öğle saatindeki sıcaklığın meteorolojiye göre 26 derece ortalamayla seyrettiği ve 29 derece hissedildiği Belek’te Güney Kore’nin 1952 doğumlu cumhurbaşkanı Park Geun-hye bizi ilk doğrulayan kadın oldu.
Kimse üşümezken o üşüdü ve otel yetkililerine “Acaba klimanın derecesini biraz yükseltebilirler mi?” haberi gönderdi.
Almanya’nın 1954 doğumlu Şansölyesi Angela Merkel de ona arka çıkıp “Evet, üşüyoruz” dedi.
1947 doğumlu olduğu halde bu iki kadın liderden daha genç duran (zaten güzellikte de fark atıyordu) Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff ise iki mevkidaşına susarak destek verdi.
Otel yöneticileri de koşturarak klimanın sıcaklığını yükselttiler.


* * *

Haberin Devamı


Ev sahibi Türkiye’nin kontenjanından G-20’ye davet edilen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in kongredeki varlığı en çok bizim işimize yaradı.
Cumhurbaşkanımız, hayat koçumuz Tayyip Bey’in tercüman kullanmadan konuştuğu tek lider olarak “sosyalleşebilme” sebebimiz oldu.
Ayrıca eşi Mihriban Hanım, first lady’miz Emine Hanım’a arkadaşlık etti.

 

EN DÜŞÜK NOT

 

Bana “Kimin performansını beğenmedin” diye soracak olursanız “Suudi Arabistan Kralı Salman” beyi tek geçerim.
Ülkemize “bin kişilik” bir heyetle geldi. O bin kişi ne iş yapacaktı, açıklaması yok. Medyamız da merak etmiyor ki gazeteleri açıp oradan öğrenesin.
Hizmet anlamında bin kişiyi nereye dağıtırsan dağıt boşluk çıkar. Üç kişi tırnağını kessin, on kişi kaftanını ütülesin, beş kişi çoraplarını yıkasın, yirmi kişi abdest aldırsın. Arap müziği yapan yüz kişilik bir de korosu olsun.
Yine de “bin kişinin” varlığını açıklamaz. Otelin birkaç yüz metre ötesinde Suriyeli göçmenlerin derme çatma kampı vardı. Biraz naylon germişler, üzerine battaniye atmışlar. Çoluk çocuk, aç biilaç altında oturuyorlar.
Suudi Kralı’nın oraya yüklü bir yardım yapacağını bekledim. Ne bileyim, misal kamping çadırları satın aldırıp yollardı. İçlerine yiyecek yığardı, üstlerini başlarını yaptırıp, ceplerine harçlık koyup hayır dualarını alırdı.
Tam tersine tınmadı bile. Yedi içti, özel uçağına binip gitti. Fukara Suriyeliler de içlerinde bir umut, otelin kapısına uzaktan bakıp durdular.


* * *

Haberin Devamı


G-20 çalışmaları boyunca ağızlarından tek bir yorum çıkmayan, kamuoyuna en küçük bir fikir dahi vermeyen, ne öven ne eleştiren CHP, HDP ve MHP için de iki satır üst üste koyup bitireyim.
Anlamlı suskunlukları ile “Tek sesli Türkiye’ye” büyük katkı yaptılar. Dik durdular, eğilmediler. “Boş başak dik durur” sözünün hakkını tam verdiler. Hükümet adamları üçüne de minnettar.

Yazarın Tüm Yazıları