F-16 ve Eurofighter alımının ilerlememesi Batı ile yeni bir sıkıntı alanı

Aylardır gazete ve televizyon bültenlerinde karşımıza sıkça çıkan haberler arasında muhtelif savaş uçaklarını konu alan gelişmeler de var.

Haberin Devamı

Her gün F-16’lar, Eurofighter’lar, F-35’ler, VIPER modernizasyon kitleri ve KAAN projesi bu haberler üzerinden gündemimize giriyor.

Değindiğimiz içerikteki haberlerin son dönemde bu kadar yoğunlaşmasının gerisinde, Türkiye’nin envanterindeki savaş uçağı filosunun önümüzdeki on yıllara dönük modernizasyon plan ve hedeflerinin hayata geçirilmesinde karşılaşılan sorunlar yatıyor.

Bu haberlerle ilgili önemli bir noktayı baştan vurgulayalım. Söz konusu savaş uçakları, Türkiye’nin Rusya ile Bulgaristan, Irak, İran gibi komşularıyla arasındaki askeri güç dengesine ilişkin tehdit değerlendirmeleri bağlamında gündeme gelmiyor.

Konu daha çok Ege’de Türkiye ile Yunanistan arasındaki güç dengesinin gözetilmesi, bu dengenin Türkiye’nin aleyhine şekillenmemesi hedefi çerçevesinde ele alınıyor.

Haberin Devamı

Dikkat çekici bir nokta daha var. Uçak alımlarının finansmanıyla ilgili hususlar kuşkusuz çok önemli olmakla birlikte, işin bu kısmı söz konusu haberlerde temel mesele olarak belirmiyor.

Sorun, bu aşamada büyük ölçüde uçakların satın alınabilmesi için gerekli siyasi onayın üretici, satıcı ülkelerin karar alma organlarından, yani hükümetlerinden, parlamentolarından çıkması noktasında yaşanıyor.

*

Modernizasyon dosyasının ana parametrelerini şu şekilde özetleyebiliriz: Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinin savaş uçakları kategorisini ağırlıklı olarak F-16 savaş uçakları oluşturuyor. Teknolojik yetenekleri itibarıyla ‘Dördüncü Nesli’ temsil eden bu uçaklar, 1980’li yılların sonlarından itibaren THK’nın envanterine girmiş bulunuyor.

Buna karşılık, savaş uçağı teknolojisinin günümüzde geldiği noktada artık birçok ülke, en ileri aşamadaki ‘Beşinci Nesil’ uçaklara geçmiş durumda ya da geçme sürecinde. Bu nesildeki önemli uçaklardan biri de F-35’lerdir.

Türkiye, ABD’nin başını çektiği bir konsorsiyuma girerek F-35 ortak üretim projesi içinde 2000’li yılların başından itibaren yer almakla birlikte, 2019 yılında Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri satın aldığı için Trump yönetimi tarafından bu programdan çıkartılmıştı.

Haberin Devamı

Türkiye, bu nedenle beşinci nesil savaş uçağı ihtiyacını, üzerinde çalıştığı kendi milli uçağı “KAAN” projesi ile kapatmayı tasarlıyor. Ancak KAAN’ın Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterine girebilmesi için iyimser ihtimalle, 2030’lu yılların ortalarına kadar beklemek gerekiyor.

Peki aradaki zaman zarfında Türk Hava Kuvvetleri’nin yetenekleri açısından belireceği hesaplanan açık nasıl kapatılacaktır?

*

Türkiye, beşinci nesil milli uçağını filosuna katana kadar geçecek zaman içinde açığı ‘4.5’uncu Nesil’ uçaklarla kapatmayı tasarlıyor.

Buradaki birinci seçenek, Türkiye’nin kullandığı mevcut F-16’lara ‘4.5’uncu Nesil’ yeteneği kazandırmasından geçiyor. Bu da F16’lara “VIPER” olarak adlandırılan modernizasyon kitlerinin takılması suretiyle sağlanıyor.

Haberin Devamı

Ya da doğrudan 4.5’uncu nesil yetenekleri üzerinden tasarlanarak imal edilmiş olan Eurofighter gibi bir seçeneğe yönelmek gerekiyor.

*

Türkiye, F-35 programından çıkartılınca ilk adım olarak 2021 ekim ayında F -16’ların 4.5’uncu nesil modernizasyonu için ABD yönetiminin kapısını çalmıştı. Yapılan bir başvuruyla Türkiye, ABD’den Lockheed Martin firması tarafından üretilen 40 adet yeni versiyon F-16 savaş uçağı ile envanterindeki 79 F-16 için VIPER modernizasyon kitleri satın almak istediğini bildirmişti.

Toplam 6 milyar doları bulacağı anlaşılan bu projenin hayata geçirilebilmesi için ABD yönetiminin Kongre’ye resmi bir başvuruda bulunması ve bu bildirimin Kongre’de bir itirazla karşılaşmaması gerekiyor.

Haberin Devamı

İşte aradan geçen iki yılı aşkın süre içinde yürütülen bütün müzakerelere karşılık, Biden yönetimi Türkiye’nin talebini desteklediğini açıkça söylemekle birlikte, Kongre’ye bu konudaki resmi başvurusunu henüz iletmiş değil.

Bunun nedeni, verilen resmi izahata bakılırsa, yönetimin Kongre’den kaynaklanan itirazları giderebileceğinden emin olmamasıdır. Son olarak gelinen noktada, Kongre çevrelerinin itirazları karşısında Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya üyeliği üzerindeki engellemesini kaldırması halinde F-16 talebinin Kongre’den geçirilebileceği konuşuluyordu.

Bu arada, Washington’dan gelen haberler, İsrail’in Gazze’de ayrım gözetmeksizin sergilediği orantısız güç kullanımına, yürüttüğü katliamlara Türkiye tarafından resmi düzeyde verilen sert tepkilerin de denkleme girebileceğini işaret ediyor.

Haberin Devamı

ABD Kongresi’ndeki güçlü Yahudi lobisinin bu kez Türkiye’nin Gazze’deki krizindeki tutumu nedeniyle daha önce hesapta olmayan bir engellemeye başvurabileceği yolundaki yorumlar sıklaşıyor.

Bir başka deyişle, İsveç’in NATO üyeliği pürüzü nedeniyle kilitlenmiş olan F-16 konusunun bu kez de Gazze krizi nedeniyle yeni bir basınç alanına daha girmesi ihtimal dahilindedir.

*

İşte Türkiye’nin son dönemde ‘4.5’uncu Nesil’ Eurofighter seçeneğine daha kuvvetli bir şekilde yönelmesinin gerisinde de, muhtemeldir ki, F-16’lar konusunda iki yıldır süren sancılı bekleyişin bir türlü aşılamamış olması yatıyor.

Ancak bu kez Eurofighter alımı konusundaki belirsizlik karşımıza çıkıyor. Bu savaş uçakları Birleşik Krallık, Almanya, İtalya ve İspanya’nın yer aldığı bir konsorsiyum tarafından üretiliyor. Burada Birleşik Krallık, İspanya ve İtalya cephelerinde bir sorun olmamakla birlikte, Almanya cephesine gelindiğinde türbülanslı bir alana giriliyor.

Nitekim Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, geçenlerde TBMM Bütçe Plan Komisyonu’nda bu konuda yaptığı bir açıklamada “Eurofighter’ı almak istiyoruz, çok etkili bir uçak. Almanya ona biraz itiraz ediyor ama o sorunu İngiltere ve İspanya ‘Biz çözeceğiz’ diyorlar... İngiltere ve İspanya Almanya’yı razı etmek için çalışıyorlar, biz çalışmıyoruz. Olursa oradan 40 tane Eurogfighter uçağı almayı planlıyoruz” diye konuşmuştu.

Bu projenin maliyetinin 4-4.5 milyar Avro dolayına çıkması bekleniyor.

*

Hürriyet Ankara Bürosu’ndan Selçuk Böke’nin önceki gün gazetemizde çıkan haberinden Almanya’nın bu engellemesini 2019 yılında Avrupa Birliği Konseyi’nin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları nedeniyle aldığı yaptırım kararına dayandırdığını öğreniyoruz.

Nitekim, Almanya Ekonomik İlişkiler ve İhracat Kontrol Federal Ofisi’nin “Diğer Silahların Transferi ve İhracatı” başlıklı 33 numaralı duyurusunda, Türkiye açısından daha önce başlamış olan bir kısıtlamayı 28 Temmuz 2023 tarihinden geçerli olmak üzere sürdürdüğü anlaşılıyor. Bu duyuruda, NATO müttefikleri, Avustralya, Güney Kore silah transferine izin verilen ülkeler olarak sıralanırken, Türkiye bu grubun dışında tutularak ambargo uygulanacak ülkeler kategorisinde gösterilmiştir.

Almanya, blokajını AB Konseyi’nin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri ile ilgili aldığı yaptırım kararına dayandırırken, AB kararında silah transferleriyle ilgili bir hüküm bulunmaması dikkat çekiyor. Buna karşılık AB üyesi olan İspanya ve İtalya Eurofighter alımı için Türkiye’ye pekâlâ yeşil ışık yakarken, Almanya’nın farklı davranması AB açısından izaha muhtaç bir çelişki yaratıyor.

*

Sonuçta hangi nedenden olursa olsun, Eurofighter alımında beliren Almanya engeli aşılamadığı takdirde bu proje de tehlikede görünüyor.

Buna karşılık Yunanistan Hava Kuvvetleri’nin 4.5’uncu nesil modernizasyon programında bu yıl içinde ciddi bir ilerleme sağlanmıştır. Geçen ağustos ayı itibarıyla Yunan Hava Kuvvetleri’nde 10’uncu F-16’nın da VIPER modernizasyonunu tamamlamış bulunuyor.

Yunanistan’ın önde gelen gazetelerinden Katimerini’de geçen 3 Ağustos’ta çıkan bir habere göre, 2027 yılına kadar toplam 84 adet F-16 savaş uçağının VIPER kitleriyle modernizasyonu tamamlanmış olacaktır.

Yunanistan, ayrıca beşinci nesil F-35 satın almak için de ABD’ye başvuruda bulunmuştur. Biden yönetimi, bu talebi henüz Kongre’ye iletmiş değildir. Türkiye’nin F-16 modernizasyon talebiyle birlikte bekletilmektedir bu dosya.

*

Yunanistan’ın hava gücünün modernizasyonu alanında yol almaya başlaması, buna karşılık Türkiye’nin ABD ve Almanya cephelerindeki siyasi problemler nedeniyle henüz bir adım atamaması, Ankara’daki karar vericiler açısından sıkıntılı bir başlık olarak belirmektedir.

Bu arada, ABD’nin Yunanistan’ın F-35 talebi karşısında nasıl bir hareket tarzı izleyeceği de, Ege’deki güç dengesini etkileyebilecek olması bakımından ABD’nin Türkiye ile ilişkilerini de çok yakından ilgilendirmektedir. Olumlu bir yanıtın Türkiye ile ilişkilerde ciddi sorunlara yol açması kuvvetle muhtemeldir.

Her halükârda Türkiye’nin hava kuvvetlerinin modernizasyonu için yaptığı başvuruları değerlendirmekte olan Atlantik’in her iki yakasındaki karar vericileri bekleyen hassas bir görev var. Yunanistan’ın önü açılırken Türkiye hedeflediği yetenekten yoksun bırakıldığı takdirde, bu durumun tetikleyebileceği olası sonuçlar üzerinde de dikkatle düşünmeleri gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları